İslam Tarihinde Resulullah’ın hicretinin üzerinden bir asır geçmeden her biri İslam’ı en iyi kendilerinin bildiğini, temsil ettiğini iddia eden bir takım fırkalar, partiler ortaya çıkar oldu. Daha sonra da “iman ile küfürün arasındaki sınırı tayin etmek için mezhepler teşekkül etmeye başladı.”*(E.R.Fığlalı).
Ehli Sünnet mezhepleri 1-Hanifi,2-Maliki,3-Şafii,4-Hanbelî olarak dört mezhep ifade edildi.
İmamı Azam Ebu Hanife(699-767) nin ise, Arap olmadığı kesindir. Türk veya İranlı olduğuna dair rivayetler bulunur. İran-Acem diyarı da bizim hâkimiyet alanımız ve göç diyarımızdı, Kendisine Horasan’dan, Türkistan’dan eğitim için birçok Türk talebenin geldiği bilinmekte, Tirmizli bir Türk kabilesine mensup olduğu söylenmektedir. O’nun mezhebi Türkler arasında yayılmış, kabul edilmişti. O’nun Türk olması kuvvetle muhtemeldir
İslam dininin kural ve hukuk sistemlerinde bir takım mezhepler ortaya çıktığı gibi, “Dokuzuncu asırdan itibaren, tasavvufi düşüncede de birçok mektep ortaya çıkmıştır. Bu tasavvufi mektepler yaygın olan adıyla tarikatlardır. İlk dört asırdaki tasavvufi düşünce için sufilerin temel görüşleri esas alınarak bölgelere göre, bir ayırım yapılabilir bunlar:
- Bağdat mektebi(Mısır-Şam)
- Horasan mektebi(Nişabur-İran)
- Basra mektebi ” **(M .Kara).
Özelikle bizim konumuz diğeriyle de irtibatlı olmasına, zaman zaman birbirlerinden etkilenip iç-içe girmesine rağmen, Türkî özellikleri öne çıkan, Horasan tasavvuf ve düşünce yapısıdır. Çünkü bizi etkileyen ve yön veren çoğu zaman bu mektep olmuştur.
Hem bu mekteplerin olsun hem de İslam mezheplerin düşünce temellerini oluşturan, düşünce kolları mevcuttur. Bunlar yalnız Kuran ve Sünneti esas alarak, aklı önemsemeyen Eşarilik ile Kuran ve Sünnet’in yanında akla önem veren Maturidiliktir.
Maturiliğin kurucusu, İmam Maturidi(862-944) inanç esasları konularında İmam azam Hanife’nin yolunu takip etmiştir. Bu büyük Türk Âlimi, insanın irade hürriyetine sahip olduğu söyler ve akla büyük önem verir.
Türk Milleti’nin İslam’ın ilk devirlerinden itibaren manevi kahramanları ile yeni fikirler üretmesi, mektepler kurması, mevcut ve zengin birikimlerinin mahsulüdür. O birikimlerle yeni ve zinde bir güç ve ses meydana getirmiştir.
Türk Milletinde Tasavvuf, bir düşünce sistemi olmasının ötesinde, düşünce ile yaşayışı bir eden, bir birleşimdir. Horasan mektebi millidir, milli şuuru harekete geçiren unsurdur. Bağdat-Irak mektebindeki gibi yalnızca çileye soyunma, kendini hırslarından ayırma veya Basra mektebindeki gibi ağırlıklı ibadete dayalı değildir. Türk Düşüncesinde, hukukta Hanefi Çizgisi, düşüncede Maturidi esasları üzerine kuruludur. Hoca Ahmet Yesevi’nin kurduğu, Türklerin ilk tarikatı olan Yeseviye, Türk Milletinin birikimi ve asli özelliklerini bünyesinde toplamış olan, gelişmesine önemli katkılar yapan tasavvuf mektebidir. Bu mektep ve fikirler, Türk Milletin hayatında hal-hareket tarzı olmuş, toplum içinde gah eşyada, gah insanımızda ete kemiğe bürünmüş, şekillenmiş, cisimleşmiştir.