“Mensur söyleyiş”
Ömrümüz ne güzeldi, biz size hayran bir çırpıda geçer gider.
Unutur uzak nesiller bazı hikâyeleri.
Ne soluklanışlar, ne alışverişler, ne tüten bir ocak, elde ne kaldı heyhat!
Bir ses oldu gelişin, hayatı özümsemek, sevmek, güzel bir sesle gitmek,
Çizginde hep aynı vakar, var olmak,
Ne zamanın izi, ne saadet, üşürken ısınmak, açken doymak,
Yetmez sana karınca kararınca yolunda olmak,
Bakmak ve görmek, hissetmek velhasıl aşk ile sevmek.
Yetiremezsen, getiremezsen ne zor olur kâinat.
*
Sürüklendiğin yolda dağılırken rüzgârla,
Ah nerede sığınacağın bir liman
Yeten de sensin yetmeyen de kaybolduysan zaman içinde,
Sonun topraktır nihayetinde.
*
Yorgun günün ardı, dayanılmaz uzun uykular.
Öylece köşeme çekilmek ne zor
Biri başlayınca biri biten oyun
Karıştı bir her şeyle çözülmez
Güçtür bu kale zapt edilmez,
Manası nasıl, bu nedir ki raptedilmez.
Çok çabuk darılmadan, sevmekten yorulmadan,
Sen sanıp kırılmadan…
Uğraştık gölge yakalanmadı…
Bir gördü, yetmez oldu, aklı şaştı
Aza çok oldu, çoğa az geldi, nedendir
Mücadelem bitmez, gücüm sendendir.
Şükür ki ne şükür, nimetin taştı…
Sen varsan sesim, nefesim çıkar arşa
O ses bir Ferhat mı, feryat mı baştanbaşa
*
Beklediğim sendin, varmaktı dileğim.
Kısa yoldan nice hamle eyledim.
Döndüm, dolaştım ki nereye…
Mesafelerle avunur mu gönül,
Bir oraya, bir buraya savrulur mu gönül
Bu zahmet, bu hasret…
Yarab, sana çıktı yollar bilmedim.
Savaş bitti, teslim mülkünde barış,
Bitap, öylesine yorgun,
Kapında bekledim…