Manisa’nın en büyük ilçelerinden biri olan Akhisar, Gediz’in kollarından olan Kumçay’ın suladığı geniş ve verimli bir ovada kurulmuştur. Tarihte bilinen ilk ismi Pelopeia olup Selevkoslar döneminde Makedonyalı askerler iskan edilince adı Thyateira olarak değiştirilmiştir. 14. Yüzyılda Türkler tarafından fethedilince bir tepe üzerinde bulunan kalesi dolayısıyla adına Akhisar denilmiştir. Ege Bölgesinde Hıristiyanlığın önemli bir merkezi olan Akhisar 1300’lü yıllarda Saruhanoğulları tarafından ele geçirilmiş, 1390’a doğru Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına ilhak edilmiştir. Ancak Timur’un Yıldırım Beyazıt’ı yendiği Ankara Savaşından sonra tekrar Saruhanoğulları Beyliğinin hakimiyetine girmiştir. İzmir Beyi Cüneyd’in kuvvetleri Akhisar önlerinde Yahşi Halil Bey tarafından bozguna uğratılınca tekrar Osmanlı idaresine girmiş ve Saruhan Sancağına bağlı bir kaza merkezi haline getirilmiştir.       

       Akhisar kazası, önemli bir ulaşım yolu üzerinde bulunması ve verimli ovaya sahip olması nedeniyle kısa zamanda gelişmiştir. 16. Yüzyılın ilk yarısında 17 mahallede 594 hanede 3.500 dolayında Türk nüfusu barındırmakta idi. 16. Yüzyılın son çeyreğinde ise mahalle sayısı 19’a yükselirken hane sayısı 542’ye inmiş ancak nüfus sayısı değişmemiştir. Bu yıllarda Akhisar’da bağ, bahçeler gelişmiş, yerleşim alanı genişlemiş, medreselerde öğrenim gören öğrenci sayısı artmış, önemli bir eğitim ve kültür merkezi haline gelmiştir. Halkın çoğunluğu tarımla uğraşmaktadır, tarlalarda hububat yetiştirilmekte, bağcılık gelişmiş ve gelir seviyesi yükselmiştir. Tarım yapılan on dört ova köyü bulunmaktadır, şehir merkezinde ise imalathanelerde imal edilen pamuklu dokumaları çok meşhurdur, İstanbul’da mevcut tersanenin yelken ve tente bezleri ihtiyaçları ve gömleklik dokumaları Akhisar’dan diğer şehirlere gönderilmektedir. Ayrıca yeniçeri elbiseleri için çuha ve astarlık kumaşlar Akhisar’da dokunmaktadır.  

       16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bölgede görülen Celali isyanları Akhisar’ı olumsuz yönde etkilemiş, 1603 yılında Şeytanoğlu İbrahim’in liderliğindeki eşkıyalar şehri ve civarını yağmalamıştır. 17. Yüzyıldan itibaren İzmir’in uluslar arası ticarete açılması ile diğer şehirlerden işçi akını başlamış, zengin pamuk tarlalarında çalışmak için ege adalarından Rumlar Akhisar’a göç etmişlerdir.17. yüzyıla kadar Akhisar’da Rum nüfus bulunmamaktadır. Evliya Çelebi hatıralarında şehirde 24 mahallede 2600 adet ev bulunduğunu ve nüfusunun ise on bin olduğunu yazmaktadır.  1835 yılına ait kayıtlarda kasabanın 20 mahalleden oluştuğu, Türkler ile Rum ve Ermenilerin karışık olarak ikamet ettikleri, nüfusunun yedi bin olduğu yazılırken 1842 yılında ise dokuz bin nüfusun yaşadığı belirtilmektedir. 19. Yüzyılın başlarında nüfus sayısı on iki bin kişiye yükselmiştir, bunun sebebi ise tarımın gelişmesi olarak açıklanmaktadır.

       Balkan Savaşları ile Birinci Dünya Savaşlarında çok sayıda Akhisarlı genç gittiği cephelerden geri dönememiştir, 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali sonrasında önce Manisa daha sonra da Akhisar işgal edilmiştir. Akhisarlı yerli Rumlar, işgalci Yunan ordusunu törenle karşılamışlar ve komşuları olan Türklere zulüm yapmakta soydaşları Yunanlılardan geri kalmamışlardır. Albay Bekir Sami Bey, Çerkez Ethem, Karaosmanoğlu Halit Paşa, Kuşçubaşı Eşref Bey, Parti Pehlivan ve arkadaşları Akhisar Cephesini kurmuşlardır. Çerkez Ethem ve Kuvva-i Seyyare’nin milisleri Akhisar’ı ele geçirerek hainlere hak ettikleri dersi vermişlerdir.  Yunan Ordusu 1919-1922 yılları arasında Akhisar’ı işgal altında tutmuşlardır, Yunan ordusu 1922 yılı Eylül ayının ilk haftası içinde Akhisar’dan kaçarken şehri yakıp yıkmışlar ve katliamlara girişmişlerdir. Cumhuriyet döneminde Yugoslavya’dan gelen muhacirler şehre yerleştirilmiş, nüfus devamlı artmış, tarıma dayalı ekonomisi gelişmiştir.          

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.