Şiddet ihtiva eden söylemler, hakaret, aşağılama, itham, sürekli ötekileştirme, şiddet ve CİNAYET

Yeniçağ Gazetesi yazarları, Yavuz Selim Demirağ' dan sonra aynı gazeteden Orhan Uğuroğlu, KRT Program yapımcısı Afsın Hatipoğlu ve Milletvekili Selçuk Özdağ evlerinin önün de saldırıya uğradı.

Orhan Uğuroğlu, elli yıllık saygın bir gazeteci.

Yavuz Selim Demirağ, Afşin Hatipoğlu ve Ümit Özdağ Ülkücü gelenekten yetişen isimler.

Türkiye'yi sarsan bir cinayet.

Bir dönem Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapmış, saygın bir akademisyen, fikir ve dava adamı Sinan ATEŞ, Başkent Ankara'da, bir cuma günü güpegündüz alçakça katledildi.

Her birinin ortak noktaları Türk Milliyetçisi olmaları, ülke sorunlarına eğilmeleri, araştırmaları dile getirmeleri.

Neden?

Yıkılan bir İmparatorluğun külleri üzerinde, 29 Ekim 1923 de Türk Devleti yeniden kurulmuştu. Yeniden kurulan devletin adı Türkiye Cumhuriyeti Devleti idi. Devleti kuran kurucu irade, Türk Milletini bütün hasletleri ile tanıyan, binlerce yılda oluşan milli karakterinden dolayı ona güvenen ve bu güveninden dolayı mahcup olmayan irade idi.

Devletin kültür politikası Türk Milli Kültürü idi ve bir anlamda Türk-İslam sentezini ifade ediyordu. Türk Milleti unutturulmak istenen milli, örf, adet, ahlak, hukuk, dil, edebiyat, felsefe, ilim, bilim ve sair her alanda kendine dönecekti.

Türk Dil Kurumu, Türk Tarihini Araştırma Kurumu, Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi bunun için kurulmuştu. Sümerbank, Etibank gibi kuruluşların isimleri bu felsefe ile verilmişti.

Her Şey Türk İçin, Türk'e Göre, Türk'e Doğru olacak idi.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Hakka yürüyüşünden sonra, Türkiye Cumhuriyet Devleti Millî Eğitim Bakanlığı, Muasır Medeniyetler Seviyesinin Üstüne Çıkmak, ülküsünü, batılılaşmaya çevirdi, Nasıl Batılaşacaktık? Onlara göre bu iş Türk-İslam Kültürü ile olmazdı. Roma ve Helen Kültürünü öğrenmeli ve benimsemeli idik.

Aralarında Başbuğ Alparslan Türkeş'inde bulunduğu Nihal Atsız ve arkadaşlarının şahsında 1944 yılında Türk Milliyetçilerinin şahsında Türk İnkılabına ilk darbe vuruldu.

Sonraki yıllarda, Roma ve Helen kültürünün yanına Marksist kültür, Arap ve Acem Kültürleri din ile maskelenerek eklendi.

Yıllar boyu, Atatürk'ün ismi arkasına saklananlar Türklüğü, Türk Milliyetçilerinin şahsında Türk-İslam Kültürünü hor gördüler, dışladılar, sürgünlere gönderdiler, yargıladılar ve zindanlara hapsettiler. Sözde demokrasi adına demokrasi düşmanı her türlü yıkıcı, bölücü faaliyete yol verdiler.

Türk olup, Türkçü olmamak, Türk Milliyetçisi değil ulusçu olmak adeta moda oldu.

Gelinen noktada, Türkiye Cumhuriyeti'nin Temel İlkeleri, Türk Milliyetçiliği, Devletçilik, Üniter yapı, hukukun üstünlüğü unutulmak, unutturulmak istenmekten öte vazgeçilir oldu.

Türk Milliyetçiliği ayaklar altına alındı, yetmedi maddeci ve giderek manayı maddileştirmekte ustaca kullanılan politikalar sonucu milli ve manevi değerler birilerince sadece güç unsuru olarak, karşıtlarınca saldırı tahtası olarak kullanılır hale geldi.

Fikirlerin topla, tüfekle, baskı, cebir ve şiddetle önlenemeyeceği tarihi bir hakikattir. Birileri artık bunu görmelidirler.

Devlet, halkın, huzuru, güvenliği, refahı için vardır.

''ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR'' ve de DEVLETE ADALET YAKIŞIR.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.