1920 yılında Topal Molla lakabı ile tanınan sakallı, tespih ve sarıklı bir kişi, Afganistan’da bir tekke kurarak kısa zamanda bir tekke kurmuş ve kendisine bağlı müritler yetiştirmeye başlamıştır. Yetiştirdiği müritlerin sayısı üç yılda iki yüz bin, beş yılda ise üç yüz bin kişiye ulaşmıştır. Topal Molla, Afganistan’daki olumsuz durumları istismar ederek Afganistan Kralı Emanullah Han’a karşı ayaklanma başlatmıştır. 1925 yılında Afganistan’da kardeş kavgaları sonucunda binlerce kişi can vermiş, aynı milletin çocukları birbirini kırmıştır.
Büyük bir Türk dostu olan ve Kurtuluş Savaşımızda ülkemize maddi ve manevi destekler sağlayan ve aynı zamanda Enver Paşa’nın Türkistan mücadelesinde de yardımlarda bulunan Afganistan Kralı Emanullah Han, daha fazla kan dökülmemesi için ülkesini terk etmek zorunda kalmıştır. Ülkesinin sınırına geldiğinde yanına İngilizler gibi giyinmiş ve başında bir fötr şapka giymiş bir kişi yaklaşarak kusursuz bir Urducayla, Afganistan Kralı Emanullah Han’a: “ Beni tanıdın mı? Ben ülkenizde tekke kuran müritler yetiştiren ve ayaklanma harekatını başlatan meşhur Topal Molla’yım. Afganistan’daki görevim sona erdi, İngiltere’ye geri dönüyorum.” der. Afganistan Kralı Emanullah Han: “ Seni tanıdım, ben senin İngiliz casusu olduğunu biliyordum. Fakat dini kullanarak halkıma o kadar çok etkili olmuştun ki senin bir İngiliz casusu olduğunu onlara anlatmak çok zor olduğu düşüncesiyle ülkemi terk etmek zorunda kaldım.” der. Topal Molla lakaplı İngiliz casusu sakalını kesmiş, tespih ve sarığını atarak ülkesine dönmüştür.
Aynı senaryolar bizim ülkemizde de sahneye konulmuştur, Cemalettin-i Efgani isimli İngiliz casusu etkisiz hale getirmek için Sultan 2. Abdülhamit tarafından İstanbul’da zorunlu misafir edilmiş, Abdülhamit’in Hal edilmesinden sonra İttihat ve Terakki Partisi yöneticileri tarafından serbest bırakılması gafletine düşülmüştür. Aynı yıllarda Yıldız İstihbaratı elemanı bir Türk, Paris’te yıllarca papaz olarak görev yapmıştır. İngiliz casusu Lawrence Arapçayı ve Kur’an-ı Kerim’i imamlık yapacak kadar iyi öğrenmiş ve Arabistan’da görev yapmış ve beş bin Türk esirini bedevilere teslim ederek katledilmelerini sağlamıştır.
Kurtuluş Savaşımız yıllarında Ankara’da din adamı kılığında faaliyet gösteren Mustafa Sagir’in İstanbul’daki İngiliz Elçisine göndermek üzere hazırladığı gizli rapor Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy tarafından ele geçirilerek tutuklanması sağlanmış ve İngiliz hükümetinin serbest bırakılması baskısına rağmen İstiklal Mahkemesi tarafından verilen kararla Ankara’da idam edilmiştir. Keza Kurtuluş Savaşımıza karşı çıkan ve milletimizin Atatürk’ü ve Milli Kuvvetlerimizi desteklememesi konusunda bildiri yayınlayan İngiliz Muhipleri Cemiyeti üyesi molla Said ile Cumhuriyetin ilanından sonra Doğu Anadolu Bölgemizde isyan çıkarın Şeyh Said ve büyük taarruz öncesinde Konya’da halkı kışkırtarak iç isyan çıkaran Delibaş Mehmet de İngiliz İstihbarat Teşkilatının elemanlarıdır. Delibaş Mehmet aynı zamanda Yunan Kuvvetlerine istihbarat sağlamaktadır. Bir Bulgar papazının Adapazarı ilimizde imam olarak görev yaptığı basında yer almıştı.
Millet olarak uyanık olmak zorundayız, karanlık düşünceli kişiler ve gruplar daima hassas olduğumuz dini ve Milli duygularımızı zedelemek, doğru bildiğimiz konularda bizleri şüpheye düşürmek, suistimal etmek, inançlarımızı zayıflatmak hatta yok etmek amacıyla kasıtlı yayınlar yapmaktadırlar. En doğru bilgileri kendi kaynaklarımızdan öğrenmeliyiz, okuma-yazması olmayan toplumlar hurafe toplumu haline gelir, yaşadıklarını din zanneder, dini ve milli inançlarımızı muhafaza etmeliyiz. Okuyacağız, araştıracağız ve doğruları bulacağız, cümlenin rivayeti aynı ama maksudu başka.
