Sizlere 65 yıl önce bağımsızlığına kavuşan ve bağımsızlığı uğruna yedi yüz kırk bir şehit verdiğimiz yüz bin kilometre genişliğinde ve elli milyon nüfuslu kendi küçük başarıları büyük bir ülke olan Güney Kore’nin ekonomik mucizelerinden bahsedeceğim. 1910-1945 yılları arasında Japonya’nın işgalinde kalan, 1945’de ikiye bölündü, 1950 yılında Çin ve Rusya destekli  Kuzey Korelilerin saldırısına uğrayınca B.M. tarafından koruma altına alındı,  üç yıl süren savaştan sonra aralarında Türk Tugayının da bulunduğu B.M. ordusu tarafından işgalden kurtarılmıştır. Mehmetçik, ekmeğini Güney Koreli ile paylaşmıştır.

       1953 yılında kişi başına düşen milli geliri 67 Dolar olan Güney Koreliler 2015 yılında F.B.D.M. geliri 35.000 Doları aşmıştır. B.M. Ordusu komutanı Amerikalı Orgeneral Mac. Arthur “ Bu ülkenin geleceği yok, yüz yılda toparlanamaz.” diyor, Güney Koreliler eğitimsiz bir tarım toplumu idi, derme çatma kulübelerde ve sefalet içinde yaşıyorlardı, ilk önce eğitim kurumları inşa ettiler, eğitim reformu yaptılar, beşer yıllık ekonomik  kalkınma planlarını hazırlayıp uyguladılar. B.M. ve A.B.D. ekonomik yatırım yapmadılar, Güney Koreliler 1961 yılından itibaren Almanya’ya işçi olarak gittiler, birikimlerini ülkelerine aktararak, küçük işletmeler kurdular, nitelikli ve eğitimli  teknik donanıma sahip elemanlar, mühendisler  yetiştirdiler.

       Çelik üretimi için yabancı uzmanlar getirdiler, 1973 yılında çelik üretimine geçtiler ve 2009 yılında çelik üretiminde dünya 4. oldular, çelik üretimi sayesinde inşaat, otomobil ve gemi üretimi sektörleri gelişti, 1973 yılında Orta Doğu ülkelerinde büyük ihaleler aldılar, 1981 yılında 13,7 milyar Dolar ihale geliri elde ettiler ve dünyanın en büyük ve en yüksek binalarını inşa ettiler. Gemi ve elektronik eşya üretiminde dünyada söz sahibi oldular, gemi yapımında dünya ikincisi oldular, Hundai- Kia otomobil fabrikalarını kurdular, otomobil pazarında Batı ülkeleri ile yarışmaya başladılar, bellek üretiminde % 52’lik payla dünya lideri oldular ve yılda 35 milyar Dolar tutarında bellek satmaktadırlar.

       Yarı iletken üretiminde dünya ikincisidir, yıllık satış tutarı 52 milyar Dolardır, 1980 yılında kişi başına düşen milli gelir 1590 Dolar, 2000 yılında 11. 000 Dolar idi ve 2015 yılında 1.4 trilyon Dolarlık milli geliriyle Türkiye’nin iki katı büyüklüğüne ulaşmış  ve dünyanın on birinci büyük ekonomisine sahip olmuştur. Bu ekonomik mucizenin ve olağanüstü başarının altında şüphesiz ki eğitim sistemi, çalışma azmi, var olma- yok olma kaygısı, Kuzey Kore karşısında güçlü olma düşüncesi, Eğitimde, endüstride, dış politikada, ülke savunmasında milli politika ve stratejiler izlenmesi  yatmaktadır. Aksi halde, Kuzey Kore’nin karşısında ayakta kalamaz ve ülkesini koruyamaz. 

       2015 yılında Manisa görme engelli sporcuları başkanı olan değerli dostum Mehmet GÖRAL, Güney Kore’nin başkenti Seul’de yapılan müsabakalara gitmişti, izlenimlerini bana anlatmıştı, “Otellerde ve tüm ülkede kullanılan tüm elektronik eşyaların tamamen Güney Kore malı olduğunu, kesinlikle çok zorunlu olmadıkça yabancı ülke malı kullanmadıklarını, geleneklerine çok bağlı olduklarını,  şehirlerde alt yapı sorunu olmadığını, trafik sorunu yaşamadıklarını, hiçbir konuda aksaklıkla karşılaşmadıklarını, Güney Kore vatandaşlarının milli duygularının ve vatandaşlık bağlarının çok güçlü olduğunu” söyledi. 

       Güney Koreliler çok düşünüyor, çok çalışıyor ve çok üretiyor, bizler ise az düşünüyoruz, az çalışıyoruz, az üretiyoruz.  “ Çok bağıran az düşünür.”  MONTENUİE     

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.