Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 1970'li yıllardan bugüne Terör ile Mücadele ediyor. Sözde, Marksist-Leninist, Maocu, Enver Hocacı, İslamcı, kökten Dinci, Bölücü-Bölgeci, kimlikleri ortaya çıkan yüzlerce örgüt, Gazeteleri, Dergileri, Kitapları, Dernekleri, Sendikaları, Siyasi Partileri ve silah güçleri ile Devlete kendi düşünceleri ve istekleri doğrultusunda savaş açtılar. En ahlaksız bir savaş türünü tercih ettiler. Bombaladılar, yaktılar, yıktılar, işgal ettiler, cinsiyet ve yaş ayrımı yapmaksızın, binlerce masum insanı katlettiler, Güvenlik görevlilerini Şehid ettiler. Bir yandan silahlı güçleri ile terör estirir iken, öte yandan, yayın organları ve sivil toplum kuruluşları ile kendi ifadelerine göre politik savaşlarını sürdürdüler. Sözde aydınlar onlara her türlü desteği verdiler. İnsan Hakları dediler, yaşama, tasarruf, seyahat, her türlü hakları gasp edilen insanların değil; Devleti, yıkmayı, bölmeyi amaçlayan katiller sürüsünün hakları olduğundan hareket ile kıyametleri kopardılar.
Devleti yönetenler, konunun uzmanlarının bütün uyarılarına rağmen; Eğitim, sosyo-kültürel, sosyo- ekonomik, sosyo-politik tedbirler almak yerine, bir tarihi gerçeği de göz ardı ederek, terörist ile silahlı mücadele yolunu seçtiler. Tarih bize gösteriyor ki, sadece silahlı mücadeleyi yürütenler hep kaybetmişlerdir.
Milli Eğitimimizi, millilikten çıkardık, ''Türkiye Cumhuriyetinin Temeli Milli Kültürdür'' deyişini sadece kültüre indirgedik. Dünyanın en zengin dili Türkçeyi unutturduk ve unuttuk. Atatürk Türkçü idi. Türkçülüğü, Türk Milliyetçiliğini, Türk olmayı, aşağıladık ve suç saydık.
Doğru yolu gösterenleri, görevden aldık, sürdük, bir bahane bulup hapishanelere attık.
Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Çetin Emeç neden katledildiler
Yazdıklarını, arşivlerini aklı selim ile okusa idik, anlar ve terör örgütlerinin arkasındaki finansal kaynaklarını, her türlü vurgunculuğa, rüşvete, hırsızlığa pirim veren siyasiler ve eyyamcı yöneticileri görür idik.
Devlet-i Ebed Müddet diyerek, hükumetlerin aczi, terör örgütlerinin saldırıları karşısında haklı olarak reaksiyon gösteren, Devlet, Vatan, Millet, Bayrak aşkı ile yandıklarından reaksiyon gösteren, binlercesi Şehid edilen, Milliyetçi-Ülkücü gençliği ve Atatürk'ü en iyi anlatan ve anlayan Merhum Alparslan Türkeş Beyi arkadaşları ile Mamak ceza evine atmak, idamla yargılamak yerine Onu dinler idik.
Bunların hiç birini yapmadık. Ne mi yaptık?
Bebek katili ve yandaşları ile en güçlü olduğumuz anda, uzmanların görüş ve tavsiyelerini dinlemek yerine onları görevden aldık ve müzakere masasına oturduk. Tarihten ibret almadığımızdan ne istediler ise verdik, verdikçe şımardılar, tehdit ve şantaj ile daha fazlasını ister hale geldiler.
Bu gün, Bayrağımızı gönderden indirmekte yakmakta, Atatürk heykellerini yıkmakta, okullarımızı yakmakta ve her gün sokakları ateşe verip tehdit estirmekteler.
Ve, İŞİD.
Eli kanlı, Yüce Dinimiz İslam'ı, Vahşi Batının arzuladığı şekilde isminin başına yerleştiren, eli kanlı katillerden oluşmuş, adeta bir koalisyon örgütü. Kendisine verilen görevi yapıyor. Sayın Manisa AKP milletvekili İsmail Özdağ, en sonunda inandığı gibi anlatmış. Diyor ki:
''...Suriye ilk defa kanla yıkanmıyor. Esat'la halkı arasındaki savaşın üzerinden bunca yıl geçti.. Yüz binlerce insan hayatını kaybetti. Milyonlarcası ülkelerini terk etmek zorunda kaldı.... PKK Esat'ın müttefiki olarak bölgedeki bütün cinayetlere ortak oldu.
...PKK'nın Suriye kolu PYD burada bir yapılanmaya giderek üç kanton oluşturdu. Bir yılı aşkın bir zamandır PYD bölgenin tek hakimiydi. Ne zaman ki İŞİD kapıya dayandı kıyamet koptu... Ayn-el Arap'a yönelmesi ile İŞİD bir insanlık sorunu haline getirildi. HDP/BDP ve türevi olan ne kadar Marksist parti varsa sınır bölgesine giderek Kürtlere destek adı altında gerçekte PKK yapılanmasına destek verdiler.
...İŞİD'e bakıp, terörle İslam'ı özdeşleştirmeye hazır bir Batı toplumu var. Gerçekte bu vahşet örgütü İslam adına İslam'a zarar veren bir örgüt... İslam'ın nurunu gölgelemeye çalışan bu habis ur temizlenmediği takdirde İslam dünyası kendi kendini tüketen bir aygıta dönüşür.
...Ortaya çıkan arızalı tiplerin çoğu İslam ile Batı medeniyeti karışımının ortaya çıkardığı tipler.''
Bu değerlendirme ve anlatım doğru ama eksik.
Ayn-el Arap, Musul, Kerkük ve daha bir çok yerde milyonlarca Türkmen var. Hepsi muhasara altında ve yok edilmeye çalışıyorlar. Türkmenlerden Orta Doğu ve Yeni Çağ gazeteleri yazarları ile MHP ve İYİ Parti dışında söz eden yok gibi.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bekası için PKK, İŞİD ve destekçileri , Feto/PYD yapılanmasına dikkat edilmelidir, içeride ve dışarıda bitirilmelidir dedik yıllarca.
Sonra her birimizi kahreden bir 15 Temmuz kalkışması yaşadık. Her şer de bir hayır vardır derler, Silkindik bir miktar.
Güneydoğu da, Irak ta, Suriye de ve dahi dünyanın bir çok yerinde varız.
Açılım hatasının ardından da toparlandık bir nebze. Terör örgütlerinin her biri ile mücadelemiz kararlılıkla sürüyor.
Ancak, hala bir kısım politikacı, sözde yazar ve çizer demokratik haklar, insan hakları vs. maskeler ile sözde muhalefet yaparak bu haklı mücadeleyi baltalama gayretleri içerisindeler.
Amma diye başlayarak, ............ devam etmekte ve zehir saçmaktalar.
Terörden, salgın hastalıktan ekonomik gidişatın kötülüğünden pay çıkarmak yerine, neyin nasıl yapılması gerektiğini anlatmalılar, umut vermeliler. Amma, birileri hala ayrıştırma, ötekileştirme peşinde üstelik hakaret ederek ve aşağılayarak.
Yine de diyoruz ki, 19 Mayıs 1919 öncesinden her yönde daha iyiyiz.
Dış tehdit aynı ve içeride destekçileri var olmasına var da.
Yetişmiş insan gücümüz, Ordumuz, sanayimiz var, yeter ki tarihten ders alalım.
Güneş her sabah yeniden doğar, İyi bir gelecek hakkımızdır.
Selam ve Dua İle!
