Heyhat! Yargıyı adaletli olmak için elinde tutan güç, neredesin?

hükümlerinden sonra vicdanı rahat olmayana adil demek abesle iştigâldir. Çünkü Peygamber Efendimizin buyurduğu gibi “Bir saat adaletle hükmetmek, bir sene ibadet etmekten daha hayırlıdır.” İşte bu ilahi sesleniş, vicdanımıza “ben adilim” dedirten akl-ı selimin sesidir.

Ey canlarım,

İnsanların kaabiliyetleri, huyları ve buna bağlı olarak topluma, ailelerine ve kendilerine olan katkıları farklı farklıdır. Ancak bu farklılık, üstünlük veya acizlik yönünde de olsa, onları farklı bir muameleye maruz kalma açısından kimseyi haklı kılmaz. Herkesin bu dünyada bileğinin hakkı ile kazandığı mülkü ile doğuştan Yaradan’ı tarafından verilen vücut mülkünün temeli adalettir. Herkes eşit doğar. O insan ki, elde ettiği mülkünün helal olması ve emanet edilen vücut mülkünün helal ile beslenmesi neticesinde ilâhi armağanlarla beslenir. Dünyevi mülkünün müspet yönde beslenmesi, sonuçlarının ve elde edişlerinin hakkaniyet çerçevesinde olabilmesi, vicdanının semeresi, uhrevi manâda ki mülkünün, ilâhi manâda ki kazancı ise ruhunun eseridir

Yani, madde ile manâ “bir kuşun iki kanadı gibidir.” Tek kanatlı kuşun uçamayacağı gibi, izah edilmeye çalışılan, bu iki unsurdan biri eksik oldu mu yaradılış gayemizde ki hedefe varmak mümkün olabilir mi? düsturudur. Bu eksiklik giderildiği zaman Hz. Ömer’in buyurduğu gibi “adalet mülkün temelidir” diyebilir ve Rab’bimizin (Maide 5/8) de idrakimiz için hediye ettiği  “Ey insanlar! Allah için adaleti gözeten şahitler olun. Bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sürüklemesin. Adaletli olun, takvaya daha fazla yakışan budur” emrini razı olarak aldık, kabul ettik diyebiliriz. Gönül doğruyu bulmada ferman dinlemez ama adalet fermansız olmaz. Fermanı verenler, yani Hak için adalet emanetçileri, şu Hadis-i Şerif’i hiç unutmasınlar:  “Adalet güzeldir. Fakat devlet büyüklerinde olsa daha güzeldir.” Bu güzele ulaşmak onların boyunlarının borcudur. Bu borcu ödemek kolay değildir, nefsi ıslah etmekle mümkündür. Islah edemeyip eşitsizlikle hareket edenlerin ise “Adaleti çiğneyen devlet adamlarını cezalandırmayan milletler çökmek zorundadır” hükmü ile karşımıza çıkan bir başka hadis’in neticesinde gerek madde, gerekse manâ bazında kaybettiklerine üzülmeleri geç olabilir.

Böyle insanlar yol yakınken herkese Mehmet Akif’in mısralarında olduğu gibi:

Cani geziyor dipdiri can vermede masum

Suç başkasınındır da niçin başkası mahkum? dedirtmesinler.

Adalet barışın anahtarıdır, barış her türlü huzurun; huzur vicdanımın binek atıdır, bizi cennetin kapısına götürür. İznimiz adil insan kimliğimizdir deyip, adaleti ve ona hasretimi elimde terazim, insanlığa takdim ederim şiarı ve hali, bizi vicdanen rahat kılar, bahtiyarlık diyarında mesut yaşatır.

Eğer bu hissiyattan uzak durursak Namık Kemal’in kaleminde ifade bulduğu gibi;

Bulunmazsa adalet milletin efradı beyninde

Geçer bir gün zemine, arşa çıksa paye-i devlet, manası gibi duçar olur.

Yani bir milletin fertleri arasında eşitlik, doğruluk, dürüstlük ve adalet yok olunca, devletin payesi itibarı arşa kadar çıksa, gün olur yerin dibine geçer.

Adalet öyle bir ışıktır ki, belki yolunda gidersen seni saraylarda ağırlar, belki küçük bir kulübede samanların üzerine atılmış bir kilim üzerinde ağırlar, belki de bir yıldızı seyrederken duyduğun zevk ile sahilde kumların üzerinde çıplak ayakların ile gezerken ağırlar. Ama hepsinde de seni bir kuş gibi hafif, bir gülistandaki bülbüller gibi şen, ıssız bir tepede doyumsuz yeşili seyrederken bir şairin ilhamı kadar gizemli ve bir ananın kucağındaki çocuğun hisleri kadar emin ağırlar. İşte o zaman ölsen de gözlerin açık gitmez, kalsan da gam yemezsin.

Tarihte nice insanlar vardır ki, bir kelimeleri dünyaya bedeldi ve bir sözleri ile ülkeleri fethediyorlardı. Şimdi hepsi de ayağını bastığın toprağın altında sırlanıp saklandılar. Halâ yaşayanlar onlardır ki, adaletleriyle var oldular, gönülleri ile insanlara barınak oldular. O adalet timsalleri bizlere örnek oldular, devlet ve saadeti eş yaptılar.

İşte Canlar; 

Adil insan; hakkın teslim edildiği, helal ile beslenen, ruhunda vicdana rehber olduğu, yükseldikçe adaleti uygulamada geri durmadığı, öfkenin hüküm sürmediği bir diyarda, doğruluk ve dürüstlüğün şarıl şarıl aktığı bir pınarın ferahlığında, talep eden herkese suyundan ikram eden bir saki gibi durmalıdır.

Bereketli Adaletler…

TERAZİ KİMİN ELİN DE ADİL OLUR

Günlerden bir gün üç satıcı tezgâhlarında ki malları isteyene istediği kadar satmak için bir terazi satıcısına giderler. Üçü aynı özelliklere sahip üç ayrı teraziyi birbirlerinin haberi olmadan alırlar. Pazar günü gelir çatar. 

İlki tilkileri çok sever, bir de satıştan sonra alıcının arkasından kıs kıs gülmeyi.

İkincisi yılanları çok sever, bir de satıştan sonra sinsi sinsi böbürlenmeyi.

Üçüncüsü ise atları çok sever, bir de helâl lokmayı ve ruh asaletini.

Biri dünya da kurnaz olduğunu sanır kandırmaktan keyif alır, ama kendini kandırır esasında.

Biri doğru tartar ancak malı hilelidir, alıcıyı o mala ikna etti diye zafer kazanmış gibi kendiyle öğünür.

Üçüncü terazi şanslıdır. Zira bu satıcı hep alıcının lehine fazla koyar malını. Satıcının asil ruhu, adaletin tılsımlı zevkini fazlasıyla hisseder. Böylece terazinin kefeleri balçıkla sıvanmaz.

Adalet, adil insanı buldu mu merhameti pazara çıkarır. Merhamet alıcı buldu mu zalime yüz veren kalmaz.

Adalet bir nehir yatağında bekleyen sular gibi, hakkaniyet vadisinde, gürül gürül akacağı insanların gönlünü sabırsızlıkla bekler.

GÜNÜN SÖZÜ

“Adalet kamu düzenini ayakta tutan en değerli hazinedir. Bir millet adalet sayesinde ayakta durur. Adaletin içinde ne kadar çok merhamet yer alırsa adalet o kadar çok sarsılır. Adalet herkese eşit uygulanmalıdır.”         - Muhammed İkbal - 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.