Çok eski dönemlerde Kafkasya'da güzel bir gelenek vardır. Gelin olacak genç kızın çeyizine küçük bir tahta sandık eklenir, çeyiz gönderilirken bu küçük sandığın anahtarı da geline teslim edilir. Bu sandığın kullanılma amacı da ilginçtir, eğer yeni gelin gelin gittiği obada, köyde veya şehirde kayın validesi, kayın babası ve eşinin akrabaları ile sorun yaşarsa, geçimsizlik olursa dertlerini anlatacak kimsesi ve sırlarını saklayacak ketum kişi bulamadığından içini boşaltmak ve ruhen rahatlamak için bu sandığın kapağını açar ve dertlerini, problemlerini ve sıkıntılarını bu sandığın içine anlatır, sonra da sandığı kilitler ve anahtarını saklar. Böylece dertlerini içi boş sandığa döker, kimse bilmez ve iki yüzlü kişilere fırsat vermemiş olur.

Fatih Sultan Mehmet diyor ki: " Beynimden geçene sakalım bilse sakalımı keserim." Sultan 2. Abdülhamit'in güzel bir sözü vardır: " İki kişinin bildiği bir konu sır değildir. Sadrazamım ile konuştuğumu ertesi gün yabancı elçilerden işitiyorum. Birini Sadrazam yaptım İngilizofil çıktı, onu değiştirdim diğeri de Rusofil çıktı, bir türlü Türkofil bulamadım." Güzel bir atasözümüz vardır: " Söyleme sırrını dostuna, o da gider söyler dostuna." 

İnsanın sıkıntılı anlarında içini boşaltıp deşarj olmaya ihtiyacı vardır, güvenilecek ve dertlerini paylaşacak samimi, dürüst ve ketum dost bulmak çok zordur. Dost bildiklerimiz iki yüzlü kişilere derdimizi, sırrımızı açtığımızda derdimiz sona ermiyor aksine çoğalıyor. Bir kişiyle konuştuğumu başkalarında duyuyorum, çevrede Dedikodu Üretim Merkezleri anında faaliyete ve yayına başlıyorlar. YARAMDAN DEĞİL SORANDAN USANDIM, arkadaş çok ama sırdaş pek yok. 

3 Padişah ve 9 Cumhurbaşkanı dönemi yaşayan rahmetli babam bizlere şunları söylerdi: " Önemli sırlarınızı çocuklarınız ve karınız dahil kimseyle paylaşmayınız. Aksi halde onların esiri olursunuz. sırrınızı saklarsanız o sizin esiriniz olur ama sırrınızı başkalarına anlatırsanız siz onların esiri olursunuz." Cumhuriyetin ilk yıllarında Tarsus'ta yaşanan bir olayı anlatmıştı, bir kişi cinayet işliyor ve öldürdüğü kişinin cesedini gizlice gömüyor ama karısı cinayeti görüyor. Aradan yıllar geçiyor, bir gün karısı ile arası açılınca karısı kendisini ihbar ediyor, Emniyet güçlerine cesedin yerini gösteriyor, tutuklanan kocası idam cezası sonucunda idam ediliyor. Çok yakın bir akrabam, karısı ile tartışınca eşi, kocasının ruhsatsız silahını ihbar etmişti, bu sebepten dolayı aile dağıldı, eşini boşadı. 

Ne acıdır ki artık günümüzde güven duygusunu kaybettik, aile fertlerimiz dahil birbirimize güvenemez duruma geldik, güven duygusunu yitiren toplumlarda birlik ve beraberlik duygusu da kalmamış demektir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.