31 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimlere son birkaç gün kaldı ve meydanlar toz duman…Hiçbir seçim, bu seçim kadar kavga gürültü ve aşağılık ithamlarla maruz kalmamıştı. Ve hiçbir seçim de siyaset dili bu denli seviyesiz olmamıştı…Halk’ın bir kısmı “terörist” oldu, “öküz” oldu, “adi” oldu. Bu tabirlere daha çok şeyler eklenebilir. Belediye başkan adayları tehdit edildi. Seçim “beka” oldu, “ zeka” oldu, her şey oldu. Lakin bir türlü siyasetçilerin bazıları bir türlü dilini düzeltemeyip siyasetin ve siyasetçinin seviyesini daha alt seviyelere çekti. Siyaset gün geçtikçe hem seviye kaybediyor, hem de güvenirliğini yitirmekte. Söyleyecek herhangi bir şeyleri olmayanlar, halka verecek bir şeyi kalmayanlar halkı beka sorunu gibi kavramlarla korkutup oy alma peşine  düştüler. Halbuki bu seçim sonucu bir iktidar değişikliği söz konusu değil. Sadece yerel yöneticiler değişecek ve kendileri bize yerel bazda hizmet vermek için seçilecekler. Bu kadar büyük bir gürültü koparıp hem halkı rencide etmeye, hem de ülke halkını bu kadar germeye ne lüzum ver? Birkaç başkan daha fazla çıkarmak adına insanları bu kadar huzursuz etmeye gerek var mı? İnsanları öteleştirmenin ve daha da kötüsü onları “terörist” gibi görmenin ne gereği var? Halkın hali zaten ortada. Halk günlük yaşantısında geçim derdine düşmüş,” tenceresinin kaynamasını, aş’ımı,  işimi” nasıl kurtarırım onun derdinde. “Zillet ya da illet” gibi terimlerle halk aşağılanıyor. Toplum değil de yönetenler cinnet halinde. Peki seçimden sonra meydanlarda ne kalacak? Koca bir hiç. Yaratılan bu kadar düşmana değecek mi? Ya da toplumun bir kısmını bu kadar öteleyip onu bu toplumdan soyutlamak doğrumu? Bu toplumun birlik ve beraberliği bu kadar  aşağılanabilir mi? Bu toplumun birlik ve beraberliği bu kadar örselenebilinir mi? Seçim Pazar günü akşam saatlerinde bitecek. Daha sonra bu toplumu oluşturanlar yüz yüze bakmayacaklar mı yeniden, yan yana durmayacaklar mı? Onları bu sözlerle rencide edenler söyledikleri bu sözleri nereye koyacaklar ? Bu toplumun teminatı birlik ve beraberliğidir. Ülkemiz etrafında oluşturulan hava ülke insanlarının bu ülke insanlarının yan yana gelmelerini zaruri kılmada. Bu güç olgumuz kırılırsa, bizi yok etmek isteyen bir sürü düşman bu fırsatı kullanır ve tamiri mümkün olmayan neticelere gidebiliriz. Büyük Orta Doğu projesini hayata  geçirmek isteyen  ABD ve İsrail’in Orta Doğu’da nelere imza attıklarını gördük. Bir Kürt devleti kurmak için yapılanlarda gözümün önünde uygulamaya devam ediyorsa, bizimde birbirimizle uğraşma lüksümüz yok.  İktidarlar gelip geçicidir, baki kalan devlet ve o devleti oluşturan halktır. Yarın bu iktidar gidecek ve yerine yenileri gelecek…Peki bu iktidarın yaptığı tahrifatı kim onaracak? Kim bu milletin moral değerlerini tamir edecek, çözülen bu bağları kim yeniden onaracak ya da temin edecek? Yine halkın kendisi. Lütfen bu milleti ve ülkeyi ayrıştırmayın efendiler. Lütfen siyaset dilinizi uygun bir şekilde kullanın. Bu kullanılan lisan gelecek nesillere de klavuz olacaktır. Onlara bir kin ve nefret dili miras bırakmak istiyorsanız lütfen dilinize hakim olun…Her şeyin gelip geçici olduğu bu dünyada bir oy uğruna kalp, gönül kırmaya değmez. Hiç bir iktidar baki değildir..Bu bir nöbet değişimidir..Yapan gelir, yapamayan gider.Mete handan Mustafa Kemal’e kadar gelen Türk Devlet yapısı bundan sonra gelenleri  de siyaseten iyi olarak anılmalarına olanak verelim.Seçimler halkımıza ve devletimize hayırlı olsun.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.