Legıon d’honneur ; O güne kadar hiçbir Osmanlı Sultanı yabancı devlet nişanı kabul etmemişti..Ama Abdülmecid Han kabul etti…Nişanı, Fransa İmparatoru adına, Fransa elçisi taktı…Törenin ihtişamı konuşuldu günlerce…Nişanı takan İngiltere piskoposu Abdulmecid’e şöyle dedi…”Siz bundan sonra İsa yolunda çalışacak, onun için her türlü özveriyi yapacak bir şövalyesiniz…” İslam halifesinin HAÇLI ŞÖVALYE unvan’ını almış olması bir artı olabilir miydi? Sonucunu millet savaş meydanlarında ödedi..Abdülmecid’e ikinci ödül İngiltere’den geldi..Diz bağı nişanı…Garter haçlı Şövalyelerine yani Hrıstiyanlık uğrunda savaşanlara takılan bir nişandır…Osmanlı sultanı ve İslam aleminin halifesi, artık bir Garter Haçlı Şövalyesidir…Padişahlık arması Windsor Şatosundaki St. George Kilisesinin duvarında asılıdır…Tarih;  21 Haziran 1867 Osmanlı tahtında oturan Abdülaziz Yanına tahtın müstakbel varisleri 5.ci Murat ve 2.ci Abdülhamid’i alarak Avrupa gezisine çıkar…Bu geziden on gün önce, yabancılara toprak satışı yasası çıkarılmıştır…Kardeşinin (Abdülmecid) yolunda ilerlemenin huzuru içindedir…

Tarih; 21 Haziran 1867 Fransa’yı kıskanan İngiltere karşılıkta gecikmez…Bizzat İngiltere kraliçesi Viktorya’dan ödül haberi gelir…Bildik bir ödül…Diz Bağı Nişanı…Hani şu Ulu Haç için savaşanlara verilen verilen nişan…Knight Grand Crose of the Order of the Bath…

Tarih 21 haziran 1867 Nişan Windsor Kalesi St George kilise’sinde baş rahibin huzurunda törende verilmektedir…Ancak İslam dünyasının halifesi için bu kural bozulur…Özel bir hassasiyet gösteren Majesteleri bir İngiliz savaş gemisinde (Saint Aziz) elleri ile takar nişanı Abdülaziz efendiye…Artık İslam Halifesi de artık bir Garter Şövalyesidir…

Artık Osmanlı Hanedanı, köksel olarak Avrupa güçleri tarafından Türk değil SİYON hizmetkarı olarak görülmekte ve genetik olarak bittiğinin tespitini gösterecek  en önemli kanıt budur…Artık Osmanlı hanedanına ve bürokratik yapıya verilen görev ise Türk Milletini tüm Osmanlı coğrafyasından söküp atmak, hatta Anadolu topraklarından Türk Milletini silmekti…Osmanlı bu görevi saltanatıyla ve bürokrasisiyle Avrupa adına muhteşem bir şekilde yaptı …Bunu hala iliklerimize kadar hissediyoruz…

Osmanlıyı bildiğimiz gibi Oğuzların kayı boyu kurdu..Bunlar Türkmen ve Yörüklerden oluşmaktaydı…Fakat savaşlarda İkinci padişah Orhan’dan başlayarak yabancı kadınlarla evlenmek bir gelenek haline geldi…Gelen yabancı kadınlar kendi nüfuslarını da sarayda  hakim kılmaya çalışıp ve kendi gibi Türk olmayan unsurları köşe başlarına oturttular… Endurun’dan yetişmiş diğer dönme devşirmelerle işbirliği halinde Türkleri saraydan ve devletin önemli mevkilerinden atmışlardır…Osmanoğlu’da buna çanak tutmuş ve saray ve çevresi önemli işbirlikçiler ve hainlerle dolmuştur..Bu önce duraklama dönemini yaşatmış Osmanlı’ya daha sonra da gerileme devrini girmiş…1689 İkinci Viyana kuşatmasında ta birinci İnönü savaşına kadar hep toprak kaybı olmuştur 230 yıl Osmanlı hep gerilemiştir…Yukarıda örneklerini verdiğimiz olaylarda, Avrupalıların Osmanlıyı yıkmak ya da tersinden bakacak olursak Osmanlının Türk’ü harcamak uğruna takındığı tavırları yazdık…Hala Osmanlıyı canlandırmak hayalinde olanlara ithaf olunur… 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.