Türk milleti, yurdunu düşman istilasından kurtarmak için istiklal harbiyle var olma mücadelesini vermiştir. Fakat bazılarınca bu mücadelenin önemi anlaşılamamıştır.
Manisa’nın kurtuluşunun anması için Türkiye Dil Edebiyat Derneği Manisa Başkanı Muzaffer Yurttaş önderliğinde, Manisa irfan meclisinde, yedi eylül günü düzenlenen söyleşiye katıldık. Akademisyen Nurettin Gülmez ve Necdet Bilgi nezih bir dinleyici önünde bizleri bilgilendirdiler.
Biz şimdi sohbetleriyle birbirini tamamlayan Nurettin ve Necdet hocalarımızın anlattıklarını aktaralım:
Afyon’dan başlayan büyük taarruz karşısında yenildiğini anlayan düşmanın, kaçarken, öncesinden, planlı programlı yangın taburları hazırladığını, nereyi nasıl yakacaklarını insanları ve şehirleri nasıl imha edeceklerini planladılar ve sonrasında uygulamaya koydular.
İşgal günlerini yaşayan büyüklerimiz, hem dünya savaşını hem kurtuluşu anlatmalarına rağmen işgal altındaki üç buçuk seneyi anlatmamasının sebebi, çok dehşetli ve vahşi şeyler yaşadıkları ve o zamanları tekrar hatırlamak istemedikleriydi.
30 Ekim Mondros mütarekesinin ertesi günü Türk Genelkurmayında kurtuluş hazırlıklarına başlanmıştı, Milletin aydınları ve vatanseverleri kurtuluş çareleri arayıp, örgütlendi, Manisa’da ileri gelenler, işgal teşebbüsüne karşılık, İstanbul hükümetine telgraflar çektiler, Hükümet ise her hangi bir sorun olmadığı belirtip, işgali ciddiye almadı.
Hükümet, istiklal mücadelesine sahip çıkan idarecilerini değiştirdi, özellikle Hüsniyadis’i Manisa’ya vali tayin etti ve o meşum kişi de halkın herhangi bir direnişte bulunmaması için hareket etti hatta ordunun mevcut silahları istiklal yanlılarının eline geçmemesi için Ermenilerin korumasına verildi.
İzmir gazeteleri, Ocak 1919 da İzmir ve çevresinin işgal edilip bütün Türklerin öldürüleceğini yazmaktaydı. Manisa’da Türk direnişçileri tarafından, Hükümete sayıları 25 bulan ikaz telgrafları çekip hükümeti vazifeye davet ettiği halde hükümetten cevap gelmedi
Manisa halkı, idarecilerince yanıltılmış, hareket imkânı kalmamış ve şehir böylece kolayca işgal edilmişti.
Fakat işgale karşı, hemen bir mücadele başlatılmıştı. Direniş birlikleri kurulmuş, yapılan mücadele ile bir yıl boyunca, Yunanlılar, Akhisar, Soma Kırkağaç hattını geçememiş, ancak bir sonraki Yunan taarruzuyla cephe Sındırgı Gördes, Demirci hattında yeni bir direniş hattı kurulmuştu.
Kurtuluş savaşında milli mücadeleye destek veren pek çok kahraman bulunmaktadır. Bunlar, Büyük Taarruzda İbrahim Etmem idaresinde ikinci cephedeki mücadeleyle, on iki bin yunan askerinin Sakarya cephesine gitmesini engellediler.
Batı Anadolu’da Alaşehir ve Balıkesir kongrelerini çok mühim olup, bu yönü çok bilinmemektedir. Kongrelerde alınan kararlar, milli mücadelenin temelini oluşturmuştur. Burada askeri olarak nasıl hareket edileceği, nasıl yiyecek giyecek silah temin edileceğinin tespit gibi hayati kararalar alınmış, bu vesileyle, yerel hükümet benzeri vazife görmüş, bölgenin yönetim birimi olarak faaliyette bulunulmuştur. Manisa Belediye Başkanı Bahri Bey Kongrelere katılıp milli mücadeleye iştirak etmişti. Manisa Müftüsü Âlim Efendi de aynı şekilde hareket etti. Hakkında ölüm fermanı çıkarıldı.
Necdet Bilgi, Müftü Âlim Efendinin kitabını yazarken, ne büyük kahraman olduğunu, direnişin ne çok çabayı gerektirdiğini daha yakından gördüm diye konuştu
Ayrıca nezih bir katılımcı grubunu oluşturan konuşmacılar da sözleriyle katkı yaptılar, şöyle ki: Kenan Tozak, Kurtuluş gününde Kırkağaç’ta o gün kimse tarlaya gitmez ve kutlamalara katılırdı, resmigeçit ve canlandırmalar müzik eşlinde yapılır, akşam tiyatro gösterileri temsiller olurdu. Asker kıyafeti bizim için kutsaldı, askeri kıyafetle sokaklarda dolaşılır, cuma günü askeri bando eşliğinde marşlarla gönlere bayrak çekilir, pazartesi yine törenle indirilir ve marşlar söylenirdi. Annem beni yetiştirdi bu ellere yolladı ve benzeri marşları biz çocukken askerden dinleyip ezberlemiştik. Şimdilerde sokakta asker elbisesi görülmüyor ve marşlar okunmuyor. “Bizler de Merkez de bu anlatılanlara benzer uygulamaları yaşadık. “Devamla Erkan Akbalık: Milli mücadeleyle altı yüzyıllık Türk Yurdu savaşla yeniden fethedildi. İşgalde çok acılar çekildi, bunlar belgelerde ve halk dimağında mevcuttur. Dedi.
Bazılarınca milli mücadele küçümsenmiş ve özellikle Manisa’da düşmana karşı konulmadı, diye çok laflar edilmişti.
Bir kez daha görülmüştür ki Milli Mücadele’nin ne çok emeklerle, ne çok şehitlerle, acılarla ve gayretle kazanıldığı meydandadır. Bu zamanları unutturmamak için teknolojiden, sosyal medyadan faydalanacağı gibi sanat, edebiyat, müzik ve filmlerden yararlanıp, gelecek kuşakların dimağına vatan ülküsünü yerleştirmek gerekir.