Bayramın üçüncü günüydü. Sabahleyin erkenden spor için Gençlik Parkı koşu parkuruna gittim. Koşuya yeni başlamıştım ki koşu parkurunun kenarlarındaki bankların birinde genç bir çiftin oturduğu gözüme ilişti. İkinci turda bir köpeğin bankta oturan bu çifte yalvaran sabit gözlerle baktığı dikkatimi celp etti. Önce, köpeğin aç ve susuz olduğunu düşündüm; ancak bu sevimli hayvanlar için yakın çevreye su ve yiyecek bırakıldığını fark edince bu bakışın açlık ve susuzluk saikıyla yapılmadığı kanaatine vardım.

Kadının merhamet hissini uyandıran ses tonuyla köpeğe “Gel, gel!” diye seslenmesi üzerine köpeğin gözleri parladı ve kuyruğunu sallayarak kadının yanı başına ilişiverdi. Kadın, köpeğin başını ritmik hareketlerle okşamaya başladı. Başı okşanan köpeğin gözlerindeki hüzün yerini sevince, huzura bırakmıştı sanki. Köpeğin bu sevincini ve huzurunu görmeliydiniz… Uzun sayılabilecek bir süre devam eden bu sevme ve sevilme seansından sonra köpek sekinete kavuştu ve kadının yanında çimlerin üzerine kıvrılıp yatıverdi. Annesini emmiş, altı alınmış ve hiçbir derdi olmayan bir bebek gibi mışıl mışıl uyumaya başladı. Ben birkaç tur koştuktan sonra bankta oturan çift, gitmek için kalktı ve yürüdü. Bunu fark eden köpek aniden yattığı yerden fırladı ve onların peşlerine takıldı. Gözlerine yine hüzün çöken köpek, yalvaran gözlerle “Lütfen gitmeyin, ne olursunuz beni yalnız bırakmayın, beni sevmeye devam edin, sizin sevginize ihtiyacım var, ben sizi seviyorum…” der gibiydi. Ben bu duygu ve düşüncelerle sporumu sürdürürken çift gözden kayboldu, köpek de bir süre arkalarından yürüdü, sonra durdu, hüzünlü gözlerle onlara bakakaldı. 

Allah, kâinatı “Vedüd” (seven-sevilen) esmasının tecellisiyle muhabbet ve sevgi üzerine yaratmıştır. Önce kâinatı yaratan Allah, kâinatın ve madenin en küçük parçası atomun çekirdeğini merkeze koyarak nötron ve protonları da çekirdeğin etrafındaki muhabbet ve sevgi dönüşleriyle Rabb’e vuslatla ve tespihatla görevli kılmıştır.  Kâinatı oluşturan bütün varlıklar, “Sevgili”ye kavuşmak arzusuyla ikinci bir ilahi emre kadar yanıp tutuşmaya ve tespihata devam edecektir.

“Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes onu tespih eder. Onu övgü ile tespih etmeyen hiçbir şey yoktur….” (İsra/44)

Allah, kâinatı yarattıktan sonra da insanı halifesi olarak yaratmış ve bütün varlığı da insanın emrine ve hizmetine lütuf olarak sunmuştur. İnsandan da irade-i cüziyesiyle bu sevgi dönüşüne, bu vuslata, bu muhabbete talip olmasını ve iştirak etmesini istemiştir.

“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat/56)

“Hatırla ki Rabb’in meleklere, ‘Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım.’ dedi. Onlar, ‘Bizler hamdinle seni tespih ve seni takdis edip dururken yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek birini mi yaratacaksın?’ dediler. Allah da onlara, ‘Sizin bilemeyeceğinizi ben bilirim.’ dedi.” (Bakara/30)

Bütün bu ilahi ve ilmi hakikatler ışığında kâinatın ve insanın fıtratındaki sevme ve sevilme ihtiyacı ortadayken günümüz dünyasında bu ihtiyacı kendimizden, insanlardan ve kâinattan niçin esirgiyoruz? Bu esirgeyiş, başta Allah ve Rasül’üne sonra öncelik sırasıyla insana, hayvana, bitkiye, eşyaya ve bütün varlıklara büyük bir haksızlık ve zulüm değil midir? Sevme-sevilmedeki bu esirgeyiş ve bu sevme-sevilmenin öncelik sırasının bozulması insanı mutsuz kılıp buhrana sürüklemez mi?

“Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız.” Rasülüllah (Müslim, Tirmizi)

Sevme-sevilmenin ve sayma-sayılmanın emek gerektirdiğini ve saygının sevgiden öncelikli olduğunu biliyor muyuz? Allah’ın yarattığı insana ve bütün varlıklara saygı göstermemenin Allah’ın emeğine haksızlık ve Allah’ın hakkına tecavüz olduğunun farkında mıyız?

“Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için/ Dost’un evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim.” Yunus Emre                                                                                                                   

Hayatın en büyük ihtiyacı, bir yudum sevgi ve bir yudum saygı…

Eyvallah!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.