Bizler, hepimiz çalışmadan, emek sarf etmeden ve terlemeden başarılı sonuçlar bekliyoruz, unutmayalım ki sadece tavuklar oturduğu yerde yumurta çıkarılar. Hz. Musa'ya peygamberlik görevi gelince Beni İsrailoğulları'nı irşat etmiş, kendisine inandırmış, Beni İsrailoğulları da peşine düşerek Mısır'a doğru yola çıkmışlar ama çölde su ve yiyecek yoktur, sıcak hava kavurmaktadır. Museviler yola çıktıklarına pişman olurlar, toplanıp Hz. Musa'nın huzuruna çıkarlar ve konuşmaya başlarlar:

" Ya Musa, bizler sana inandık, sen git bize temiz su getir içelim, temiz yiyecek getir yiyelim, gölge bir yer bul gidip oturalım. Sen git düşmanlarınla savaş, eğer kazanırsan gelir seni çılgınca alkışlarız ve destekleriz." demişler. Aynı zihniyeti günümüzde ve çevremizde de görüyoruz, rahmetli eski Başbakan ve Cumhurbaşkanı olan Süleyman DEMİREL'in bir sözü vardı: " Galibiyetin sahibi çoktur, mağlubiyetin sahibi yoktur. mağlubiyet yetimdir, öksüzdür." 

Meslek hayatımda bazı tespitlerim oldu, bazı veliler: " Ey öğretmen çocuğumuzu not ve ders yönünden sıkıştırma, üzme, notu cebinden mi yoksa canından mı veriyorsun? Benim çocuğumun bilgiye ihtiyacı yok, o zaten her şeyi biliyor, geçerli not ver gitsin. Ey Okul Müdürü sen de bizi uğraştırma çocuğumuzun diplomasını yaz gitsin, Ey Milli Eğitim Müdürü sen de diplomayı onayla gitsin." 

Diploma alan genç de birilerinin desteği ve yardımı ile bir Devlet Kapısına girsin, Devlet Memuru olsun: " Sallasın başını, alsın maaşını." zihniyeti yaygın hale gelmiştir. 

Gençleri evlendirmek anne ve babanın asli görevidir, o bekarlığında bohem hayatı yaşasın, derdi ailesine düşsün, çocuklarını baş göz etsin, ev ve arabasını alsın, erkek torunu da dedesi sünnet ettirsin, kız torununun da çeyizini dedesi alsın. BİR DÖNÜM BOSTAN, YAN GEL YAT OSMAN. Allah, çalışana rızkını verir, boş gezen ve boş işlerle uğraşan kişiler hayatta başarılı olamazlar. 

Tarla çorak ve taşlı, toprak, su ve sulama yok, yağmur yağmıyor, güneş kavuruyor, tohum hastalıklı ve bozuk. Gübre özelliğini kaybetmiş, çiftçi inat, bilgisiz ve ilgisiz, tecrübeli ve bilgili kişilere danışmıyor, bir kış boyunca evde yatıyor, tarlaya gitmiyor. Hasat zamanı tarlaya gidiyor ki ürün yetişmemiş, bu şartlar altında bu tarladan ürün alınamaz. 

K976 yılında Kars Ticaret Lisesinde beraber görev yaptığım müdür yardımcımız Hasan SEZER ağabey köylerindeki beleşçi bir kişiyi anlatmıştı. Yaşlı bir komşuları 40 sene sigara içmiş ve para ile sigara aldığını hiç bir kimse görmemiş. Bir gün kahvehaneye gelmiş ve konuşmaya başlamış: "Len yeğenlerim, bu cıgara beni çok öksürtmeye başladı, bu meredi bırakacağım. " Gençlerden biri cevap vermiş: " Emmi, tütünü bizden, kağadı bizden, sarması bizden, yakması da bizden. beleş değil mi savurttur gitsin."

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.