Emeviler Döneminden itibaren Araplar, Arap olmayan milletleri kendi potalarında eritmeye başlamışlar, Arap olmayan bir çok milletin milliyetlerini ve Milli Benliklerini ve Milli Kültürlerini kaybettirerek raplaştırdılar. Irak, Suriye, Filistin, Mısır, Libya, Cezayir halkının kökeni Arap değildir ama Araplaştılar.  

Bir Arap gazeteci şunları söylüyor: " Siz Osmanlı'nın dört yüz yıl bizi yönettiğinin söylüyorsunuz ama biz sizi çocuklarınıza verdiğiniz isimlerden, cenazenizi nasıl defnedeceğinize, düğünlerinize ve selamlaşmanıza kadar bin dört yüz yıldır masallarımızla yönetiyoruz zaten. " 

Biz Türkler, İslamiyet ile birlikte Arap ve Fars kültürlerini de birlikte almış olduk. Yaşam şeklini ve bazı hurafeleri de Din diye kabul ediyoruz. Kur'an-ı Kerim ve Hadisleri inceleyince İslamiyet ve hurafeleri karıştırdığımız görüyoruz. Bizim rehberimiz Kur'an-ı Kerim,  Peygamberimizin buyrukları ve Hadisler olmalıdır. İslamiyette milliyekçilik yoktur sözü tamamen uydurmadır, Allah insanları kavim kavim yaratmıştır, Rabbülalemin derken Alemlerin Rabbi diyoruz, Allah tüm insanların Rabbi'dir. 

Kabristan'da talkına kolay gelmesi için çocuklarınıza Kur'an-ı Kerim'de geçen isimlerin verilmesi gerektiği sözü tamamen uydurmadır, Araplaştırma politikasıdır sadece dinimizde" Çocuklarınıza güzel isim verilmesi" emredilmektedir.  Milliyetimiz kaderimiz, dinimiz ise seçeneğimizdir, insanlar dinini değiştirebilir ama milliyetini değiştiremez.  Hem inançlarımızı yaşayacağız hem de milliyetimizi inkar etmeyeceğiz. Atatürk'ün deyişiyle: DİNİMİZE SAYGILI MİLLİYETPERVER OLMALIYIZ" 

Yunan papazları Yunan milliyetçisi, Rus papazları Rus milliyetçisi,  Ermeni papazları da Ermeni milliyetçisi iken bizim bazı asimile olmuş çakma din adamlarımız da Arap milliyetçisidir. Bunlara en güzel cevabı rahmetli Elçibey EBULFEZ vermiştir: " Türk değilim diyene karşı, sakın ısrar etmeyin. Allah'ın bahşetmediği şerefi istemeyen şerefsize biz zorla verecek değiliz ya." 

İnsanlık tarihi, milletlerin mücadelesinden ibarettir, bazen milli çıkarlar için aynı dine inanan milletler birbirleriyle savaşmaktadır. Birinci Dünya Savaşında Suriye ve Filistin Cephelerinde İhtiyat Zabiti ( Yedek Subay) olarak görev yapan ve Cemal Paşa'nın Katibi olan Yazar Falih Rıfkı ATAY 1963 yılında yayınlanan hatıralarında şunları yazmıştır: " İslamcılık da yalnız Türklerde idi. Filistin ve Irak Cephelerinde ordumuza Hint Müslüman askerleri saldırdı. Peygamber'imizin torunları İngilizlerle birleşerek Hicaz'da isyan etmişlerdi. Lawrence'nn emri altında Medine'ye hücum eden Emir Faysal'a karşı Hz. Muhammed'in kabrini biz Türkler savunuyorduk."

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.