Hikaye edilir ki geçmiş asırlarda bir köyde yıllarca kuraklık hüküm sürer, köyde hiç bir mahsul yetişmez, tarlalardan ürün, bahçelerden meyve alınmaz. Köyde açlık başlar, çok sayıda köylü açlıktan vefat eder, hayatta kalanlar ise bir deri bir kemik kalmıştır. İnsanlar çaresizlikten ölümü bekler haldedir. Köyde bulunan göldeki balıklar kutsal sayıldığından açlıktan ölseler bile bu balıkları yemiyorlar, Tanrı'nın gazabından korkuyorlar. 

Ama köylülerin bir şey dikkatini çeker, herkes açlıktan bir deri bir kemik kalırken hatta hayatını kaybederken kilisede görevli Papaz hiç zayıflamadığı gibi aksine kilo almaktadır. Bazı köylüler Papaz Efendiyi yakından takip etmeye başlarlar, göldeki balıkların gün geçtikçe azaldığını fark ederler, balıkların ölüsü de su yüzüne çıkmamaktadır. Papaz akşam karanlık çökünce gizlice göle giderek en büyük balıkları yakalar ve kilise bitişindeki evine götürür ve afiyetle yer, açlığını giderir. Papaz Efendiyi suç üstü yakalarlar ve kendisine: " Papaz Efendi, kutsal balıkları niçin yiyorsunuz? " diye sorduklarında Papaz cevap verir: " İNSAN, AÇ KALDIĞI ZAMAN İNANÇLARINI YER ."

Yaşadığımız dönemde dünyada iklim krizi yanında ekonomik kriz de bulunmaktadır, dünyada iklim değişiyor, tarım alanları azalıyor, kuraklık veya aşırı yağmurlar gıda krizini yanında beraber getiriyor. Üretim olmayınca veya azalınca ürün fiyatları artıyor. Enflasyon canavarı büyüyor, enflasyonun artması sonucunda  piyasada güven ortamı bozulur, Milli Paranın değeri düşer, Milli Gelir azalır, insanların alım gücü düşer, dar gelirli kişiler ve aileler sadece zorunlu ihtiyaçları olan beslenme ve barınma giderlerini öncelikle karşılamaya çalışır.  Yetersiz beslenme dolayısıyla bedensel ve ruhsal hastalıklar baş gösterir,  boşanmalar çoğalır, icra davaları artar, iflaslar çoğalınca işsizlik de artar. Faiz yükselince, banka kredi faizleri de yükselir. Ailelerde huzursuzluk ve kavgalar meydana gelmeye başlar. AÇLIK SOFULUĞU BOZAR.

İnsanlar ancak kendi acil ihtiyaçlarını karşılayabildikleri için toplumdu sosyal yardımlaşma ve dayanışma kalmaz, zina, fuhuş, hırsızlık, dolandırıcılık, kaçakçılık, sahtekarlık artar, işsizlik ve gelir seviyesinin düşmesi sonucunda evlilikler azalır ve evlilikler yürüyemez hale gelir, aileler dağılır, sosyal hayat sona erer. Yüksek enflasyon, Devletlerin, Hükümetlerin, Milletlerin ve bilhassa dar gelirli vatandaşların en büyük düşmanıdır. TAŞ BİTER, İNŞAATA PAYDOS demek zorunda kalırız. İki nişanlı gencin konuşmasına şahit olmuştum. Genç kız, nişanlısına: " Para yoksa aşka da yoktur." deyince şaşırmıştım, iyi günde kötü günde sözü havada kalıyormuş.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.