Okur- yazar oranı çok düşüktür, erkeklerin yüzde 7'si, kadınların ise binde 4'ü okuma ve yazma biliyor, okur- yazar erkeklerin çoğunu Subaylar, memurlar ve gayrimüslimler, kadınların ise çoğunu Azınlık ve misyoner okullarında okuyan gayrimüslimler oluşturmaktadır. 40 bin köyümüzden ancak üç bininde üç yıllık ilkokul vardır, halkımızın eğitim sorunu çözülememiştir. Okul çağındaki çocukların % 75'i okula gidemiyor. 

Toplam 4 bin 854 ilkokul, 72 Ortaokul ve 23 lisemizde öğrenim yapılmaktadır, tüm liselerde sadece 230 kız öğrenci öğrenim görmektedir. Öğretmenlerimizin % 30'unun Öğretmenlik eğitimi yoktur, Eğitmenler okur- yazar olan kişilerdir. Sadece İstanbul'da bir adet Üniversite ( Darülfünun) bulunmaktadır. Osmanlı Döneminde İbrahim Müteferrika'dan itibaren 150 senede 417 kitap basılmıştır, matbaaların çoğu İstanbul'dadır ve sahipleri de genellikle Azınlık mensuplarıdır. Voltaire: "İstanbul'da bir yılda yazılanlar, Paris'te bir günde yazılanlardan azdır." diyor. Sadece İstanbul, İzmir ve Adana'da gazete yayınlanmaktadır.

93 (1877-1878) Harbinden beri devam eden savaşlarda gençlerimiz Balkanlarda, Kafkasya'da, Yemen'de, Çanakkale'de Filistin'de, Hicaz'da ve diğer cephelerde vatanı savunmak için canlarını feda etmişlerdir. 1914- 1923 yılları arasında liselerimiz erkek öğrenci mezun vermemiştir, Balıkesir Lisesinden o yıllarda sadece bir öğrenci mezun olmuştur o öğrenci de bedensel engelli olduğu için cepheye gidememiştir. 

Kurtuluş Savaşı yıllarında okuma- yazma bilen 18 yaşındaki gençler askere alınırlar ve Ankara'da Cebeci Çayırında 45 günlük askeri eğitimden sonra Yüzbaşı ve Bölük Komutanı olarak cepheye gönderilirler. Bu 18 yaşındaki genç Yüzbaşıların % 85'i Sakarya Savaşında şehit düşmüşler ve bölüklerin komutasını Çavuşlar alarak savaşı devam ettirmişlerdir. Bu sebeple Sakarya Savaşına Subaylar Savaşı denilmiştir. Birinci Orduda Sakallı Nurettin Paşa'nın emrinde gönüllü Hemşire olan ve üç sene görev yapan üvey annem Fatma Naciye Hanım Sakarya Savaşında gördüklerini anlatırken gözyaşlarına hakim olamazdı.

1924 yılında Adana'da askere alınan babam 200 kişilik Bölükte okuma- yazma bilen tek er olduğu için Çavuş rütbesi verilir ve Bölük yazıcısı olarak görevlendirilir. Tezkere alacağı zaman da kendisine Eğitmenlik teklif edilir ama babam evli olduğu için kabul etmez. İnsanları ve olayları içinde bulunduğu ortam ve şartlar göz önünde bulundurularak değerlendirilmeli ve yorum yapılmalıdır. 

Atatürk, 1928 yılında Alfabeyi değiştirerek bir gecede bizi cahil bıraktı diyen kara cahiller o günkü şartları bilmeden konuşuyorlar. Oysa yeni alfabeyi öğretmek için binlerce kurs ve Gece mektebi açılmış, yüz binlerce kişiye okuma ve yazma öğretilmiştir. sadece Sivas ilinde 300 gece mektebi açılmıştır. Okumadan alim, yazmadan katip olunmaz, okuyup araştırmalıyız sonra da yorum yapmalıyız.

KAYNAKLAR: 1- ERİŞ ÜLGER: " ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ" 

2- ORGENERAL ASIM GÜNDÜZ VE İSMET PAŞA'NIN HATIRALARI

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.