Kâinat ve kâinattaki hiçbir şey boş yere yaratılmamıştır. Ahsen-i takvim üzere yaratılan insan da boş yere yaratılmamıştır. İnsandan önce yaratılan ve boş yere yaratılmayan kâinat, yine boş yere yaratılmayan insanın emrine verilmiştir. Hiç şüphe yok ki bu yaratılışların bir hikmeti ve gayesi vardır.
Allah, Kuran-ı Kerim’de kâinatın ve insanın yaratılışıyla ilgili şöyle buyuruyor:
“Göğü, yeri ve ikisi arasındakileri biz boş yere yaratmadık….” Sad/27
“Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” Zariyat/56
İnsan, yaşadığı hayatı Allah’a kulluk etmeye ve onun hoşnutluğunu kazanmaya adamak zorundadır. İnsana lütfedilen bu hayatın bu istikamette yaşanması istenmiştir. Bu adanma emrinin yerine getirilmesi için insana verilen bu hayatın bir imtihan olduğu da çok açık bir şekilde onlarca ayet-i kerimeyle beyan edilmiştir.
“O ki hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır.” Mülk/2
“Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayırla da şerle de deneyeceğiz. Hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz.” Enbiya/35
“Biz, insanların hangisinin daha güzel amel edeceğini deneyelim diye yeryüzündeki her şeyi dünyanın kendine mahsus bir ziynet yaptık.” Kehf/7
“Ant olsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma ile deneriz. Sabredenleri müjdele!” Bakara/155
“Ant olsun ki içinizden cihat edenlerle sabredenleri belirleyinceye ve haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz.” Muhammed/31
Hayat, anlamsız bir var oluş olmadığı gibi ölüm de anlamsız bir yok oluş değil; “Hesap Günü”, “Din Günü”, “Ceza Günü” diye isimlendirilen ve yaşanılan hayatın hesabının verilmesiyle başlayacak olan ebedi bir âleme geçiştir.
İnsandan istenen Allah’a kulluk hesabının da ahiret gününde görüleceği birçok ayet-i kerimeyle bildirilmiştir.
“Allah, herkese kazandığının karşılığını vermek için onları diriltecektir. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.” İbrahim/51
“Elbette kendilerine peygamber gönderilen kimseleri de gönderilen peygamberleri de mutlaka hesaba çekeceğiz!” Araf/6
Allah, imtihan dünyasındaki hayatının hesabını verebilmesi için de insana lütfettiği sayısız nimetinin yanı sıra hem bu hesabı kolaylaştırıcı hem iki cihanda saadet sunan esasları vaaz etmiştir; öğüt alıp bu esasları yerine getirerek iki cihanda mesut olsunlar diye. Bu esaslardan biri de sabırdır.
Sabır, Allah’a kulluk yolculuğunda imtihan özelliği taşıyan musibetlere karşı yılgınlık göstermeden, şikâyet etmeden, isyan etmeden direnmektir.
Sabır; hayatın bedeli olan zorluklara karşı ahlak zaafı göstermeden, şikâyet ve isyan etmeden göğüs germektir, nefsi kontrol altında tutabilmektir.
Sabır; acılara, felaketlere, darlıklara, zorluklara, sıkıntılara tahammül ederek mücadele ve mücahedede sebat göstermektir.
Sabır; her türlü zorluk, acı, sıkıntı, musibet ve haksızlık karşısında ses çıkarmadan kabullenip bunların geçmesini beklemek değildir. Sabır; teslimiyetle, pısırıklıkla, pasiflikle, tembellikle ve her şeyin oluruna bırakılarak mücadele ve mücahededen kaçmayla karıştırılmamalıdır.
“Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin; çünkü Allah, muhakkak sabredenlerle beraberdir.” Bakara/153
“Ey iman edenler! Sabredin, sebat gösterin, hazırlıklı ve uyanık bulunun. Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa erişebilesiniz.” Al-i İmran/200
“Artık Rabb’inin hükmüne sabret, onlardan hiçbir günahkâra veya hiçbir nanköre boyun eğme.” İnsan/24
“Onlar öyle kimselerdir ki Allah anıldığı zaman kalpleri titrer, başlarına gelene sabrederler, namaz kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah için harcarlar.” Hac/35
“Asra yemin ederim ki insan ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi amel işleyenler, birbirine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.” Asr/1-3
Rivayete göre Allah Rasülü sabrı şöyle tarif buyurmuşlardır: “Sabır üçtür. Musibetlere karşı sabır, kullukta sabır, günah işlememekte sabırdır.” Süyuti-Deylemi
Şükürlü ve sabırlı hayat diliyorum herkese.
Eyvallah!
