Çocukluğumuzda gazetelerin üçüncü sayfalarında yer alan cinayet, hırsızlık ve trafik kazasıyla ilgili bir haber; bir şehirde, bir bölgede hatta bütün ülke genelinde sansasyonel etki yaratır ve bu haber günlerce halkın gündeminden düşmezdi. Halkın bu tip haberlerden bu kadar etkilenmesinin sebebi ise, yaşanan bu gibi olayların ender olarak vuku bulması ve nadirattan kabul edilmesiydi. 

Hiç unutmam; 1960’lı yıllarda İzmir-Dikili Bademli’de iki küçük çocuğun bir meczup tarafından hunharca katledilmesi, 1970’li yıllarda İzmir-Sabuncubeli’de yolcu otobüsündeki vatandaşların gasp edilerek soyulmaları, yine aynı yıllarda İstanbul’da bir bankanın soyulması ve bir kurban bayramında Çanakkale’de meydana gelen bir trafik kazasında üç kişinin ölmesi, bu bölgelerdeki halkın gündemini günlerce meşgul etmiş ve halkı üzüntüye boğmuştu.

Günümüzde hırsızlık, cinayet, şiddet, soygun, gasp, taciz, tecavüz, cinsel istismar, ensest ilişkiler, yolsuzluk, dolandırıcılık, rüşvet, nitelikli dolandırıcılık, haksızlık, hukuksuzluk, fuhuş, kumar, milli ve dini duyguların istismarı, eğitim ve kültür istimrarı, intihar, boşanma, aldanma, aldatma, ihanet, iftira, yalan, algı operasyonu, mobbing, kumpas, insan kaçırma, trafik kazası ile ilgili yüzlerce haber medyada sıradan hâle geldi. Bu tip haberler, artık bugün gazetelerin üçüncü sayfalarına sığmamakta ve birinci sayfalara taşınmaktadır. 

Bütün bu yaşanan olumsuzlukların içtimai tefessüh, toplumsal çürüme, ahlaki çöküş, kültürel dejenerasyon, bozulma şeklinde nitelendirilmesi ve isimlendirilmesi mümkün müdür, bilmiyorum; ancak bilgi, belge, gözlem ve istatistik gibi eldeki bütün veriler, en azından bu nesnel olumsuz gerçeğin var olduğuna işaret eden kuvvetli emarelerdir.

Her sosyal durumun birden çok sebebi olduğu gibi hiç şüphesiz bu toplumsal çürümenin de başta ekonomik, sosyolojik ve psikolojik olmak üzere birçok sebebi vardır; ancak birinci öncelikli sebebi, dini ve milli değerlerden uzaklaşmanın sonucu olan kültürel dejenerasyondur. Bu toplumsal çürümenin birinci öncelikli temel sebebi olan dini ve milli kültürden uzaklaşma durdurulmadan çürümenin diğer bütün sebepleri ortadan kaldırılsa bile hiçbir zaman bu çürümeye mani olunamayacaktır. Temel mesele hâlledilebilirse diğer tali meselelerin hâlli de bir anlam ifade eder ve toplumsal çürümenin önce durdurulabilmesi, sonra da tamamen yok edilebilmesi mümkün olabilir. Çürümenin tali sebepleri başka bir bahiste ele alınması kaydıyla, dini ve milli değerlerlerden uzaklaşmanın durdurulması ve yok edilmesinde dikkate alınmasının elzem olduğunu düşündüğüm birtakım hususlar şunlardır:

“Şüphesiz sen yüksek bir ahlak üzerindesin.” (Kalem/4) 

“Ben sadece güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.” (İbn Hambel)

Mezkûr ayet-i kerime ve hadis-i şerif mucibince insana Allah’ın, Rasülü’nü örnek olarak gönderdiği ve Allah Rasülü’nün hayatının örnek alınması gerektiği şuuru verilmelidir. 

Allah katında tek din olan İslam’ın kaynağı Kuran-ı Kerim’deki bütün emir ve yasaklar, bu dünyada bir ahlak sistemini inşa etmeye mütealliktir. İnsanın fıtratında var olan bu İslam ahlakının keşfedilmesi ve bu ahlakın inkişaf ettirilmesi gereklidir. İnsana, İslam dininin bu çerçevede ve bu şuurla yaşanması istendiği öğretilmelidir. 

Allah’a kulluk, ahlak ile alakalı olan “takva” (sorumluluk bilinci) ve ahiret kavramları insanda şuur hâline getirilmelidir. 

Ulum-i diniyeye göre İslam dininin temelini ahlak, akide, ibadat ve muamelat olmak üzere dört unsur oluşturur. Bu temel unsurlar, mütemmim cüzler (birbirlerinden ayrılmayan ve birbirlerini tamamlayan) niteliğindedir. İnsan, bu unsurların bir bütün olarak yaşanması gerektiği şuuruna ulaştırılmalıdır.

Allah’ın Kuran-ı Kerim’de emrettiği ve nehyettiği davranışların tamamı, evrensel ahlak kurallarıdır. İnsanın bu evrensel ahlak kurallarıyla eğitilerek insana, İslam ahlakını hayatının merkezine yerleştirmesi gerekliliği benimsetilmelidir. 

İnsana ferdi ahlakı, aile ahlakını ve devlet-toplum ahlakını hayatında içselleştirmesi kazandırılmalıdır.

İslam’ı tebliğ edenlerin temsil etme ilkesi gereğince insana söz ile tebliğden önce hayatlarıyla örnek olmaları ve hâl diliyle tebliğde bulunmaları sağlanmalıdır.

İnsan, inanç değerlerimizden süzülüp gelen milli kimliğimizin, milli kültürümüzün, tarihimizin, geleneklerimizin ve medeniyetimizin bütün özellikleriyle mücehhez kılınmalıdır.

  Eyvallah!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.