Okuma ve yazmayla meşguliyet güzel. Çokça zaman sanat edebiyat ve kültür ile ilgileniyor, yazılar yazmaya çalışıyoruz. Türkiye’nin, Osmanlıyı da bir bütün olarak düşündüğümüzden, konuya ilave ediyoruz. Ülkenin batılılaşma yoluyla birlikte ilgi alanları ve bu konudaki faaliyetleri çeşitlenip, farklılaştı. Hele ki yirmi birinci asırda teknolojiyle birlikte hayatın kendisi gibi edebi konulara da bakışı çok çok değişti.

     Bu bilinen konulardan sonra, düşünür müyüz? Okur muyuz? Diye sorular soruyoruz. Dünya, görsel dedikleri sinema, televizyon, internet ve sosyal medyanın egemenliği altına girmiş bulunmakta, bunlar çaba harcamadan talebi kolayca karşılıyorlar. Bir de çok baskın bulunan milyonları peşinden sürükleyen dijital oyun sektörü var ki özellikle gençler olmak üzere herkesi esir almış durumda.

     Bir kitap dostu ve dağıtımını meslek edinmiş, fuarlara katılan bir arkadaşımızla konuşuyoruz. Bizim nitelikli okumaları sevdiğimizi biliyor. Konu şiire ve edebiyata geliyor, Ümit Yaşar’dan Attila İlhan, Dıranas, Yahya Kemal’in ve benzeri yazarların isimlerini anıyoruz fakat diyor şuan ağırlıklı gençler okuyor, okudukları da basit kurgulanmış edebi değeri olmayan sabun köpüğü benzer şeyler, bunlar ağırlıklı olarak okunmakta, beşer onar bin baskılar yapmakta, yazanların çoğu da çok genç kimseler. Ortalık basit ve iz bırakmayan kitaplardan geçilmiyor.

     Biz insanların okuyup okumamasını pek çok konuşmaktayız. Çoğu zaman şahit oluyoruz ki çok kimse tarafından “ kitap okuyor musun?” diye sorular sorulmakta. Bu konu bizim hep zihnimizi kurcalamıştır. Okumak, fakat nasıl okumak?  Nitelikli, edebi bir eser okuyor muyuz? Bunun alt yapısı gençlerimize veriliyor mu? Veya nasıl verilebilir? Bu çok geniş ve üzerinde çalışılıp, projeler yapılması gereken konular. 

    Bir zamanalar, Milli Eğitim ve Kültür bakanlıkları hem çok kaliteli ve uygun fiyatlara bol miktarda herkesin ulaşabileceği kitaplar basardı. Şimdi bu gayretleri göremiyoruz. Ancak bazı Belediyeler bu kültür faaliyetlerinde başarılı işler yapıyorlar fakat onlar da kendi çevresini aşamıyor ve genele yayılamıyorlar.

      Kanaatimizce belki bundan daha büyük bir sıkıntının olduğunu düşünüyoruz. Hani başta dedik ya batılılaşmayla birlikte sanat ve kültür çeşitlendi. Görüyoruz ki hala bu konular siyasi ve ideolojik bir şekilde yoğun olarak mevzilenmekte. Nitelikli ürünler sunmamız gerekirken, çalı ve çırpılara eteğimizi dolaştırıp, asıl maksattan uzaklaşıyoruz. Düşünmeyen sıradan, mekanik, tek tip insanlar yetiştirmeye çabalıyoruz.

     Zamanlar kolaylıklar çağı, işimiz ise zor.  Daha alınacak mesafeler, yollar çok gibi!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.