ABD; “Bizim Çocuklar” dediği ajanları ve ülkemizdeki işbirlikçileriyle gerçekleştirdiği 1960, 1980 askeri darbelerleriyle ve 1997 post-modern darbesiyle ülkemizde demokrasinin gelişmesine ve ülkemizin kalkınmasına mani oldu. 

ABD’nin 1980’den itibaren başta ordu, yargı, emniyet, milli eğitim olmak üzere devletin bütün kurumlarına sızmış, ruhunu şeytana satmış, hain FETÖ eliyle günümüze kadar ülkemize sayısız operasyon çektiği bugün bütün açıklığıyla ortaya çıktı. ABD, son olarak da 15 Temmuz 2016 FETÖ darbe girişimiyle ülkemizi işgale kalkıştı ve hâlen de FETÖ sapığını koruyup kollamaya devam ediyor. 

ABD, uşağı FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’da darbeyi gerçekleştirememesinin ardından, bilhassa son dönemde siyasi ve ekonomik saldırılarını bir üst noktaya taşıdı. Döviz kuru üzerinden Türkiye’yi terbiye edip hizaya getirmeye çalışıyor. 

ABD başta olmak üzere beynelmilel küresel güçler, 1984’ten beri otuz dört yıldır Türkiye’nin başına bela olan terör örgütü PKK’yi besleyip büyüttüler. ABD, on beş bin güvenlik görevlimizi şehit eden, kırk bin vatandaşımızı katleden ve ülkemizi milyarlarca zarara uğratan PKK’nin hamiliğini yaptı ve hâlen yapmaya devam ediyor. 

ABD, çeşitli entrikalarla 1991 yılında uçuşa yasak bölge ilan ettiği Irak’ta 36. paralelin kuzeyinde oluşturduğu “Çekiç Güç” ile özerk bir Kürt yapısını hayata geçirdiği gibi milli güvenliğimizi tehdit eden PKK’nin Kandil’e ve Irak’ın kuzeyine yerleşmesini de sağladı.

ABD, 2003’te kimyasal silah bahanesiyle Irak’ı işgal etti.  ABD Dışişleri Bakanı Condeleezza Rice, Irak işgalinden dört buçuk ay sonra Washington Post gazetesindeki yazısında Türkiye de dâhil olmak üzere “Ortadoğu”daki 22 devletin rejiminin, sınırlarının ve haritalarının değiştirileceğini yazarak Irak’ın işgal edilmesinin gerçek sebebini açıkladı. Irak, bugün defakto olarak üçe bölünmüş durumda.

Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde 2010’da başlatılan “Arap Baharı” tezgâhı, halkların totaliter rejimlere karşı başkaldırılarının ABD tarafından suiistimal edilmesiydi. Bu ülkelerdeki totaliter yönetimlerle yıllarca işbirliği içinde olan ABD, projelendirdiği hedefleri için halkın bu hak arama ve özgürlük talebini kendi çıkarları için kullandı. Bu projeyi de maalesef bugüne kadar başarıyla uyguladı. Neticede Libya’nın her gün bombaların patladığı, onlarca parçaya bölünmüş hâli ve Abdülfettah Es-Sisi’ye yaptırılan askeri darbeyle ABD’nin kuklasına dönüştürülen Mısır’ın durumu ortada.

ABD’nin 2011’de Suriye’de başlattığı iç savaşın geldiği nokta içler acısı… Kaos… Sekiz yüz bin insanın öldürülmesi… On milyon insanın evini barkını ve ülkesini terk etmek zorunda bırakılarak mülteci durumuna düşürülmesi… Kan, gözyaşı ve açlık… Suriye’nin bölünmeyle karşı karşıya getirilerek ABD’nin taşeronu terör örgütü PKK/PYD tarafından Türkiye’nin milli güvenliğinin ve bekasının tehdit edilmesi…

ABD; Fırat’ın doğusuna Ayn-El-Arab, Tel Abyad, Rasülayn, Haseke, Kamışlı, gibi yerlere yerleştirdiği terör örgütü PKK/PYD’yi 2014 yılından itibaren on bin TIR dolusu ağır silahla donattı ve eğitti. Bu bölgede radar üssü kurdu. Suriye sınırımızın yedi yüz kilometrelik kısmında ülkemizin milli güvenliğini tehdit eden PKK/PYD’li yetmiş iki bin kişilik bir terör yapısı oluşturdu ve oluşturmaya da devam ediyor.

ABD’yi yöneten Siyonist ve Evanjelistlerin bu tasarruflarındaki öncelikli hedefi, Suriye’yi üçe bölüp Münbiç'ten başlayarak Irak sınırımızı da içine alan bölgede oluşturacakları bu terör yapısıyla İsrail’in güvenliğini sağlamaktır. Nihai hedefleri de Arz-ı Mevud’da “Büyük İsrail”i kurmaktır. Ortadoğu’daki diğer bir hedefleri de enerji kaynaklarını ele geçirmektir.

Bu veriler ışığında ABD’nin “dost”, “müttefik”, “stratejik ortak” şeklinde tavsif edilmesi mümkün mü? Asla! ABD, gelinen noktada bugün için Türkiye’nin hasmıdır; bu husumetini de açıktan yapmaktadır. 

Türkiye, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarında yaptığı gibi Münbiç’ten başlayarak Fırat’ın doğusunda Suriye, Irak ve İran sınırlarındaki milli güvenliğini tehdit eden terör örgütlerini behemehâl imha etmelidir. Türkiye’nin zaman kaybetmeye hiç tahammülü yoktur. Terör örgütlerinin sınırlarımızdan temizlenmesi Türkiye’nin beka meselesidir.

Eyvallah! 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.