Türk Dünyasında üzerinde en çok söz söylenen kişilerin başında Yunus gelir. Onun, insani değerlere verdiği anlam, alçak gönüllüğü, doğruculuğu, tenkit özelliği, halka yakın olması, sade ve akıcı üslubu, güzel Türkçesi ile bu gönül eri çok sevilmiş, çok değer verilmiştir.
Onun hayatı hakkında çok şey bilmiyoruz. Fakat Yunus efsaneyle gerçekleri hamur eylemiş, kutsal bir varlığa bürünüp, halkın gönlünde taht kurmuştur.
Yaşamış olduğu zaman (1240-1320) dünyanın yangın yeri olduğu, zulümlerin yaşandığı dirlik ve düzenin olmadığı bir devirdir. Onun sözleri insanları teskin etmiş, sevgiye çağırmış ve ümit aşılamıştır.
En büyük yapıcı ve birleştirici özelliği Türkçesidir. Zamanın kullanılan Arapça ve farsça kelimelerin geriye itilmesi, Türkçenin kültür ve sanat ve devlet lisanı olmasının önünü açanların en başındadır.
“Yunus bu sözleri çatar. Sanki balı yağa katar, Halka mata’ların satar. Yükü gevherdir tuz değil.”
Yunus’un bir de öğüt kitabı vardır: Risaletün Nüshiyye, adlı eseri, küçük kitap anlamına gelen risale dense de şiir düzeninde ve belirli kalıplarda yazılan küçük bir mesnevidir. Yolcuya Öğütler ismi de kullanılmıştır. Kitapta, insanın ve insan olmanın yolunu gösterir. Bu yol, çeşitli remizler, işaretlerle anlatılır. Bunlar asırlarca kullanılmış dört element- unsur olan Toprak, Su, Yel(hava) ve Ateştir…
Toprak Suyla birleşir, adem olur, Hava gelir, suya karışır, balçık haline gelir, kendindeki sıcaklıkla birlikte Ateş bu üçlü terkibi kızdırır ve bu birleşimden cisim teşekkül edince can-ruh cisme ulaşır, varlık ortaya çıkar. Devamında, nasihatlerde akıl, iman ilim makamları ele alınır.
Dört kitabın ma’nîsi tamamdır bir elifte.
Sen elif dersin hoca ma’nîsi ne demektir.
Yunus Emre der, hoca gerekse var bin hacca
Hepisinden iyice bir gönüle girmektir
“Yunus Emre, tasavvuf tarihimizde ve Türk şiirinde bir “mektep” kurmuş, sonradan yetişen pek çok şair de bu mektebin talebesi olmuştur. Talebelerinin onu benimsemeleri öylesine yoğun olmuştur ki onların çoğu “Yunus” yahut “Emre” adını kendilerine ad yahut mahlas olarak kullanmışlardır. Bu yüzden edebiyatımızda “Yunus” adlı yahut mahlaslı pek çok şair bulunmaktadır.”(Mustafa Özçelik). Yunus ismini kullanan kimseler altı tane hatta daha da fazla olduğunu yazanlar mevcuttur.
Çün aşkın kitabını okudum, tahsîl ettim.
Ne hâcet kim karayı ak üstüne yazarım
O, paylaşılamaz, herkes onu benimser onun gibi onun adıyla yazar, bizim ince düşüncemizde kendini öne çıkarmak yoktur. Bazen kendini gizleyip onun adıyla bazen Aşık Yunus, Kul Yunus, Derviş Yunus gibi benzer isimlerle şiirler yazılmıştır. Vefatından sonrada gerek onu ve benzer isimleri kullananları millet sahiplenir. Bu sebepten türbesi, ,makamları 15 civarıdır ve birçok yerdedir
Miskin Yunus söyler sözün
Yaş doldurmuş iki gözün
Bizi bilmeyen ne bilsin
Bilenlere selam olsun"