Âdemoğlu kendini hep çiçeklere yakın hissetmiş, onlara çeşitli manalar yüklemiş, hislerini onlarla ifade etmiştir. Çiçekler cennet bahçelerinden gelmiş olup, oranın hatırası mıdır? Bir çiçekten daha zarif ne ola ki? Tıpkı bir güzel tatlı söz, bir tebessüm, gülümseyen bir yüz, yumuşacık, sıcak bir dokunuş. Sanki hepsi bir araya gelmiş de çiçeğin şahsında toplanmıştır.
Rahman olan bahçesinde öyle bir gül yarattı ki, kendi güzelliği ve olgunluğunu emanet edip Muhammed’i misal eyledi.
Ya İlahi, Seni mahlûkuna Rahman biliriz
Seni âlemlere can, canlara canan biliriz
Rahmetin bahçesi lütfeyledi rahmet gülünü
O gülün ruhunu âlemlere sultan biliriz… Mustafa Tahralı
Türkçemizde gülmenin gülümsemenin gül’den gelmesi nasıl güzel hakikattır
Gülden sonra en çok itibar edilen çiçek lâledir. Önceleri yabani bir bitki olması sebebiyle, taşralılığın ve çekingenliğin sembolü olmuştur. İlk Mevlana’nın eserlerinde geçer. Zamanla gül ile beraber anılıp çok sevilir olmuştur.
Ya sevk içinde harab ol, ya ask içinde gönül.
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül… Y.Kemal
Karanfil ve lale asırlardır milli çiçeklerimizden olmuştur. Süheyl Ünver’in bir hatırasında: İstanbul hamamları hakkında Almanca mühim bir resimli eser yayınlayan meşhur müsteşrik H. Glück, müdürü olduğu Viyana Müzesinde, 1929 senesi son ayında beni gezdirirken " Bunların Türk Kumaşı olduğunu nereden anlıyorsunuz" sualime güzel Fransızcası ve hatta Türkçesiyle : "Karanfil ve Lale motiflerinden cevabını vermişti.” Diye anlatır. Tarih boyunca bu motifler bütün süsleme sanatlarında, hatlarda, çinilerimizde, kumaşlarımızda, tezhip süslemelerimizde, el işlemelerimizde, kap kacakta hatta mezar taşlarında, kitaplarımızda ve ne çok da şarkılarımızda, şiirlerimizde yer edinmiştir.
Karanfilsin kararın yok
Gonca gülsün tımarın yok
Ben seni çoktandır sevdim
Senin benden haberin yok
*
Memâlik-i Anadolı'da misli nadirdür
Alel-husus ki ol lâlezar-ı Magnisa
O lâlezar ki yokdur benzeri 'âlemde
Hak eylemiş ânı hass-ı diyar-ı Magnisa…. Nabi
Sümbül çiçeği ise manevi büyüklerden Sümbül Sinan ile özleştirilmiştir, “bile yazdım adın ile adını”. Sevgilinin saçlarını, boyunu, kokusunu, teninin rengini ifade etmek için sümbül çiçeği sıkça kullanılmıştır: Bir eşi yok menendi yok âlemde · Soyu güzel kendi güzel sevende. Lale sümbül çiçek açar gülende…
Perîşânlık koma sünbüllerine
Erişdirme yavuz yel güllerine… Fakiri.
(Sümbül gibi saçlarını perişan hale getirme, dağıtma, sert rüzgârı gül yanaklarına eriştirme)
Gelincik çiçeği ilgi ister, naziktir sertliğe gelmez, rüzgârla savrulur, topraktan koparsa hemen solar, kadın erkeğin gelincik çiçeğidir.
Saflığın temizliğin, parlaklığın timsalidir Nilüfer ve Nergis o güzel, mest edici kokusunu altın bir kâseyle insanlığa sunar.
Bize yepyeni dünyalar açan, güzelliğe yükselten, sevdalandıran çiçekler, milletimizin evinde ve gönlündeki en kıymetli hazinelerdendir.