Sokak başından ismimi zikreden kuvvetli seslenişiyle irkildim. Dükkânımdan hemen dışarı çıktım. Mart ayının ilk günü ve Ilıman bir ilkbahar sabahıydı. Zaten onu da bekliyordum. Telefonla, ağabeyim Cemil Altınbilek haber vermişti geleceğini. Dedesi 1945 yılında vefat etmiş Manisa’nın tanınmış aşçılarındandı. Onunla ilgili söylenenler efsane derecesine ulaşmıştı.
Şimdi, torun Niyazi Dede ile 2017 yılında yaptığımız sohbet ve Dede ailesiyle ilgili bilgi ve hatıraları anlatacağız.
“Taşçılar Mescidinin hemen yakınındayız, Dedemin dükkânının olduğu Çarşı, Dedi. Ben, dedemi görmemişim. Vefatından beş sene sonra doğmuşum. Ailemiz hem ana hem baba tarafından balkan göçmeni. Dedem pepeyi,(kekeme) ve çok fazla içermiş. Bektaşi dervişi idi. Elinde içki şişesiyle sevdiğinin kabrine rakı döken biri. Dedemin ustası sarayda çalışmış, bolu Mengenliydi”. Berber Sadık’tan dedemin hatıralarını dinlerdim.
“Niyazi dedenin oğlu Mehmet ise babasının zıddı biri ağzına içki koymuyor. Namazında niyazında, dört oktan sesi var. Torun Niyazi takunyaları giyiyor, 4 yaşında taşçılar mescidinde ezan okuyor. Babası hep terzi Şakir, terzi Ali Uludağ birlikte gezip dolaşıyorlar. Babamın arkadaşları Ruh Hastanesi Baştabibi Semih Ergin, Rıfat Canuyar, Necati Biliker. Terzi Şakir, Tellal Şevket, Ali Uludağ, Sakaryaspor ve Manisaspor kurucularından. Babam Kızılay başkanlığı yaptı ve fakir çocukları sünnet ettirmiş. Belediye encümen üyesi olmuş.
Çeşitli hadiselerden sonra deist oldum ben, ilave de ediyor ben Bektaşi’yim diyor. “Bektaşiler deist olmaz, diyorum” haklısın diyor.
Torun Niyazi: annem Üsküplü şekerci bayraklıdan Alirıza’nın kızı Fatma Mürüvvet Tortuş 1990 da vefat etti. Niyazi küçükken pepeyidim ben diyor. Dedem gibi. Annem Manisa ovasında ağzıma taş koyup bağartırdı beni diyor. Böyle tedavi etti beni annem, Annesinin de sesi güzelmiş, babası gibi.
Dedimin sevdiği şarkı “Fariğ olmam meşreb-i rindaneden…”
Manisa da Ar Birliği vardı, musıki cemiyeti, eski eserler okurlardı. Çakal Adil kanun çalardı. Tekel Hasan hem kanun hem ud, eczacı Kamil Bey klasik kemençe, Edip Bey keman, Koreli İsmail tef, Babam da ud çalardı. Bağımızda babam ud çalar dört kız kardeşimle birlikte şarkı söylerdik.
Dedemle ilgili bir hatıra anlatayım: Dilşikar camii olmalı hocası çok güzel ezan okuyor. Delinin biri çok seviyor bu okumayı. Deli bir gün hastaneden kaçıyor. Eline bir çakı alıyor hocayı minareye çıkarıyor, “oku “diyor. Hoca ezan okuyor. Bir daha bir daha bitmiyor, oku diyor... Sonunda hoca makamlı şekilde şöyle okuyor” Bir deli beni yakaladı bırakmıyor.” Diye. Duyan insanlar toplanıyor. Bırak diyorlar bırakmıyor. Gelmeyin atarım diyor. Niyazi Dede oradan geçiyor. Eskiden insanlar yanlarında küçük bıçaklar taşırlarmış. Niyazi olaya müdahale ediyor. “ Pee pe pezevenk in aşağıya çabuk” diyor. Bıçağını çıkarıyor. İn yoksa bu minareyi keserim. Bunun üzerine, Deli korkuyor ve aşağıya iniyor.