Er Töştük, Türk dünyasındaki büyük destanlar arasında yer alan ve coğrafya bakımından Türk illerinde geniş bir sahaya yayılmış kahramanlık destandır. Bu destanı ilk derleyenler Radlov, Potanin gibi ilim adamlarıdır ve bu destan için birçok kimse tarafından çalışmalar yapılmıştır.
Türk destanları çok geniş hacimli ve önemlidirler. Destanların, Türk dünyasında ve diğer milletlerce bilinenlerin en meşhuru, çok kıymetli Manas Destanı’dır. Bu büyük destanın başkahramanı Manas’ın arkadaşlarından biri olan Er Töştük, Manas Destanı’nın haricinde kendi adıyla bilinen bir destana da sahiptir.Bu anlatı, Kırgızlar, Kazaklar, Tümen Tatarları, Altay Tuvaları ve Uygur sahasında yaşayan Türk boyları arasında destan ve kahramanlık hikâyeleri şeklinde bilinen önemli bir Türk halk söylenceleridir. Biz ağırlıklı olarak Devin DEWeese’ın Altın Orda’da İslamlaşma kitabında yazdıklarından konuyu size aktaracağız.
Er Töştük destanının ilk tespit edilen metni olan Yir Tüşlük, karşılaştırma yapmak için başlangıç noktası olarak kabul edilir. Yirtüşlük destan kahramanın Aşağı Dünya'ya yolculuğuyla ilgili efsanenin gelişiminde bir sonraki aşama olduğu söylenebilir. Masal türünün efsane temelinde gelişmesi, dünyaların sınırlarını aşmayı başaran kahramanın anlatısının ilgi çekici ve yeni keşifleri destekler özelliktedir.
Er Töştük hikâyesi belki de en iyi Kırgız sürümleriyle, özellikle de Radlov tarafından yayınlanan nüshayla bilinir. Kırgız çevresinde bu masal her zaman olmasa da sıklıkla Manas destan silsilesine dâhil edilmiş, fakat Er Töştük, temaları ve yapısıyla açıkça bağımsız bir anlatı inkişafını yansıtmaktadır. Kazaklar arasında da popülerdi bu masal ve bir versiyonu batı Sibiryadaki Tumen Tatarları tarafından kaydedilmiştir. Er Töştük masalının ana olayları, kahramanın doğumu ve erken dönem manen karşılaşmalarının (bunlardan biri “manevi annesi”yle) aktarılışı ardından, ruhunu kaybedişi gibi zarif bir şamanvari tarzla başlar. Daha özelde. Er Töştük'ün babası, oğlunun ruhunun da olduğu ve ocak taşının altında saklandığı söylenen çelik mahfazayı kötü kalpli, canavar bir büyücüye teslim etmek zorunda kalır. Bu karşılaşmanın hangi şartlarda gerçekleştiği dikkat çekicidir Baba, büyücü kadınla, nehir kenarında dev bir kavağın - Dünya Ağacı’dır bu- yanında konaklarken, su üzerinde yüzen bir akciğer görür; kemendiyle çekip çıkardığında, bu akciğer bir canavar kadına dönüşür. Kadın olduğu ortaya çıkan bir şeyi sudan çekip çıkarma teması, ister bir eş, ister motifin bu uğursuz tezahüründeki gibi bir iblis yahut her ikisi olsun, iç Asya kökenli efsanelerde sıkça görülmektedir
O, yalnız değildir, toplamda yedi kişiden ibaret kahraman-yoldaşları arasında. Er Töştük masalından teşhis edebileceğimiz figürler vardır: biri dağları yerinden oynatır, biri toprağı dinler, biri dağ tepelerinden atlamaktadır ve biri göl sularını içme kudretine sahiptir. Her halükârda, Er Töştük hanla karşılaştığında ve imtihana tâbi tutulduğunda bu yardımcılarla “silahlanmış” olarak çıkar kaşımıza. Tıpkı imtihan sebepleri gibi, imtihanların kendileri de sürümden sürüme değişir, fakat bütün versiyonlarda hem yoldaşlar vardır hem de imtihan; yani bu açıdan, dünya mücadelesi gibi, bünyevî bir tutarlılık görülür
“Kısa bir süre sonra ruhunu büyücü kadından kurtarmayı başarır Er Töştük, fakat kadın ruhunu yeniden çalmak için peşine düştüğünde Er Töstük bir çukurdan yeraltı âlemine düşer. Nihayet başarıyla tamamlanan bir dizi çile ve vazife başlar orada ve bu maceralar Er Töştük’ün, âlemin merkezine inip bir ağaç dibine kıvrılmış bir ejderha bulmasıyla sona erer. Ejderhayı öldürür ve böylece yutmak üzere olduğu iki kartal yavrusunu ondan kurtarır. Minnettarlığını ifade etmek için anne kartal Er Töştük'ü yutar ve sonra onu, dönüşmüş, zarardan korunmuş, kemikleri çelik gibi, eskisinden daha sağlam olarak kusuverir ve alıp yeryüzüne uçurur ve kondurur.
Bu destan ve söylenceler birlik ve beraberliği sağlayan milli tarafı bulunduğu gibi ferdi olarak da kişilerin, sınırları aşmayı, mücadele gücünü, sevgisini, insani taraflarını da anlatmaktadır.