Asıl adı “Kitab-ı Dede Korkud Ala Lisan-ı Taife-i Oğuzan” (Oğuz Boyları Dilinde Yazılmış Dede Korkut Kitabı) olan; Türk dilinin, sanatının, tarihinin, Anonim Halk Edebiyatı’nın en temel kaynaklarından biri kabul edilen ve Türk Edebiyatı’nın şaheserlerinden Dede Korkut Hikâyelerinin bugüne kadar iki el yazması tespit edilebilmişti. Bunlardan birisi, 1815 yılında Almanya Dresten Kraliyet Kütüphanesi’nde bulunan, on iki hikâyeden oluşan, el yazması tam nüshadır; diğeri ise 1952 yılında Vatikan Kütüphanesi’nde bulunan, içinde ilk nüshadaki altı hikâyenin olduğu el yazması nüshadır. 

Milli kültür miraslarımızdan Dede Korkut Destanî Hikâyeleri; Kazakistan, Türkiye ve Azerbaycan’ın çalışmalarıyla 28.11.2018 tarihinde “UNESCO Dünya Somut Olmayan Kültür Mirası Temsili Listesi” ne kabul edilerek 2020 yılı UNESCO tarafından “Dede Korkut Yılı” ilan edildi. Bu güzel gelişmelerden sonra bir müjde de 25-27 Nisan 2019 tarihleri arasında düzenlenen Bayburt Üniversitesi Uluslararası Dede Korkut Sempozyumu’ndan geldi. Bu sempozyumda, Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Türk Halk Bilimi Ana Bilim Dalı Başkanı ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Somut Olmayan Kültürel Miras Komitesi Başkan Vekili Prof. Dr. Metin Ekici,  şimdiye kadar on ikisi bilinen Dede Korkut Hikâyelerinin on üçüncü hikâyesi olarak nitelendirilebilecek Türkistan/Türkmen Sahra nüshası adı verilen, altmış iki sayfalık “Salur Kazan’ın Yedi Başlı Ejderhayı Öldürmesi” boyunun el yazmasının Kazakistan’ın Mangışlak bölgesinde bulunduğunu duyurdu. 

Türk kültür tarihimizin köşe taşlarından biri olan Dede Korkut Destanî Hikâyelerinin üçüncü nüshası, iki farklı yayınevi tarafından geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Korkut Ata’nın soylamalarını ve on üçüncü hikâye boyunu okumak isteyenler; Kutlu Yayınevi’nin Yusuf Azmun imzalı “Dede Korkut’un Üçüncü El Yazması” ile Ötüken Neşriyat’ın Prof. Dr. Metin Ekici’nin hazırladığı “Dede Korkut Kitabı Türkistan / Türkmen Sahra Nüshası Soylamalar ve 13. Boy- Salur Kazan’ın Yedi Başlı Ejderhayı Öldürmesi” eserlerini temin edebilirler.

Bu destanî hikâyelere Dede Korkut Kitabı denmesinin sebebi, Dede Korkut adındaki mübarek, yaşlı ve bilge ozanın her soylamada ve boyda ortaya çıkarak “Boy boylayıp soy soylaması”, nasihat etmesi, dua etmesi, kahramanlık gösteren çocuklara ad koyması, yol göstermesi ve keramet sahibi olmasıdır. Hikâyelerde Korkut Ata, hikâyelerin düzüp koşucusu gibi görünse de hikâyelerin düzüp koşucusu ve müellifi değildir. Dede Korkut Hikâyeleri, sözlü anonim halk hikâyeleridir ve kuvvetle muhtemeldir ki bir halk ozanı (saz şairi- âşık) tarafından 15. yüzyılda Oğuz boyları arasından derlenip kaleme alınmıştır. 

Hikâyelerin, günümüz hikâye tekniğine yakınlığı sebebiyle hikâye denilse de Dede Korkut “boy”ları tam bir hikâye sayılamaz; çünkü içlerinde olağanüstü olaylar, kahramanlıklar ve kahramanlar vardır. Bunlar daha çok destanı andırırlar; fakat tahkiye yönünden destan da sayılamazlar. Bu münasebetle halk hikâyesi ile destan arasında bir tür olan bu eserlere “Destanî Hikâye” denmesi daha doğru olur.

Hikâyelerin hepsi aynı kalemden çıkmışçasına bir üslup benzerliği gösterir, mensur ve manzum anlatım iç içedir.  Boy kısımları genelde tahkiye edildiğinden nesirle, soylamalar ve hitaplar manzumla kaleme alınmıştır. Nesirde seciler, manzumda kafiye ve alliterasyonlar önemli ahenk unsurlarıdır. Hikâyelerin dili, 14. ve 15. yüzyılda konuşulan halk Türkçesidir.

Hikâyelerin konusu, İslamiyet’in doğuşunu takip eden çağlardaki Oğuz Türklerinin toplu hayatıdır. Oğuz boylarının Oğuzeli’ndeki (Doğu Anadolu ve Azerbaycan ) inançları, töreleri, hayat tarzları, savaşları, arzu ve istekleridir. Hikâyelerde “alplık” (kahramanlık) vazgeçilmez bir fazilettir. Hikâyelerde Oğuz boyları Müslüman’dırlar ve hikâyelerde gönül hoşluğuyla İslam’ın cihanşümul hâle getirilmesi gaye edinilmiştir.

Dede Korkut’un manzum dualarına “Âmin!” diyerek yazımı nihayetlendiriyorum.

Yom vereyim hanım! Yerli karadağların yıkılmasın! / Gölgelice kaba ağacın kesilmesin! / Kan gibi akan görklü suyun kurumasın! / Kanatlarının ucu kırılmasın! / Kadir seni namerde muhtaç etmesin! / Koşarken ak-boz atın sürçmesin! / Çaldığında kara polat öz kılıcın kedimlesin! / Dürtüşürken ala gönderin ufanmasın! / Aksakallı baban yeri cennet olsun! / Ak pürçekli anan yeri uçmak olsun! / Oğul ile kardeşten ayırmasın! / Hakk’ın yandırdığı çırağı yanadursun! / Ahir vaktinde arı imandan ayırmasın! / Ak alnında beş kelime dua kıldık, kabul olsun! / Derlesin, toplasın günahımızı Kadir Tanrı adı-görklü Muhammed Mustafa yüzü suyuna bağışlasın! /  Âmin diyenler Tanrı yüzünü görsün! 

Eyvallah!                                                                                           

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.