Bir muharebe esnasında İngiliz ve Türk askerleri arasında süngü Savaşı başlamıştır, ağır yaralı olan bir Mehmetçik çevresinde bir inilti duyar, yaralı bir İngiliz askeri inlemektedir, Yavaşça O'na yaklaşır, İngiliz askeri Mehmetçiğe koynundan çıkardığı yaşlı bir kadının resmini gösterir, bu resim İngiliz askerinin annesine ait olduğunu anlayan Mehmetçik, gömleğini yırtar ve İngiliz'in yarasına bastırır, kendi yarasında bir tutam ot bastırır. İngiliz askerini sırtına alır ve Türk Ordusunun Sahra Hastanesine götürür, İngiliz askeri kurtarılırken Mehmetçik kan kaybından şehit olur.
Çanakkale'de savaşan askerlerimizi Mecidiye Bataryası Kumandanı Yüzbaşı Mehmet Hilmi şöyle anlatıyor: " Bir deniz harbinin arefesinde olduğumuzu hissetmiştik. Bütün erlerde savaş için büyük bir istek vardı. Bu hali sürdürmek lazımdı. Bölükte namaz kılmayan hiç kimse yoktu. telkinlerim netice vermiş, askerin dini hisleri olgunlaşmıştı. maneviyatlarının sarsılmaz bir hale gelmesi için elimizden geleni yapıyorduk. Bunu sağlamak için şu talimatları verdik. Bugünden itibaren daima abdestli bulunulacak ve harbe abdestli başlanacak. topların birinci doldurma işi, erler tarafından Ezan-ı Muhammedi okunarak yapılacak. yeni gelen erlerin maneviyatını yükseltmek için yüksek sesle tekbir getirilecek; ayrıca kur'an-ı Kerim okunacaktır. Ateş esnasında bütün batarya, sesli olarak tekbirlere iştirak edecektir."    
Bu ruh hali ile savaşan ve şehit düşen askerlerimizin asaleti şu notlarda da görülmektedir. düşman askerlerinin zafiyetinde Mehmetçiğin asaletini bir İngiliz eri Joe Murray şöyle anlatıyor: " Kasım 1915 çok yağmurlu geçti. Bir gün Zığındere'deki siperlerimizi sel bastı, siperlerimiz su ile doldu. Silahlarımız  su altında kalmıştı. Hasta olan arkadaşlarımız selde boğuldu. kurtulabilenler, derenin iki yakasına çıkmışlardı. Hepimiz açıkta idik ve Türklerin hedefi idik. Türkler istediği gibi yanımıza gelebilir veya bize atış edip imha edebilirlerdi. Türkler ikisini de yapmadılar. Uğradığımız felaketi atlatmamızı beklediler." 
Düşmanına bile zor durumunda merhamet gösteren Mehmetçiğin bu iyiliğine karşılık düşmanın vicdani hissiyattan uzak olan davranışını bir İngiliz Üsteğmen T. Watson şöyle anlatıyor:" Aralık ayı çok soğuk geçiyordu. 2 Aralık 1915 günü Osmanlı askerleri bu soğuğa dayanamaz oldular. Zığındere'deki siperlerinden çıkıp çalı- çırpı toplayarak ateş yakmaya başladılar. Donmamak için buna mecburdular.  Duman ve ateş onların yerlerini açıkça ortaya çıkartıyordu. Biz de üşüyorduk ama ateş edebilecek kadar gücü olan arkadaşlarımız için bu iyi bir eğlence oldu. Açığa çıkmış olan Türklerin pek çoğunu o gün vurduk."

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.