Turgay Duyar
Turgay Duyar
05 Haziran 2025 Perşembe 08:04
Kurban iç organlarını köpeklere vermeyin


Ülkemizde çok yaygın olan ve yeterince bilinmeyen bir enfeksiyon hastalığı olan Kist Hidatik'e (bilimsel adı kistik ekinokokkoz) Echinococcus granulosus adlı bir parazitin yol açtığını söyleyen Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok, bu parazitin normalde koyun, sığır gibi hayvanlardan köpeklere, köpeklerden de koyun ve sığırlara bulaştığını, ancak bazen köpeklerden insanlara da geçerek ölümle sonuçlanabilen tehlikeli bir hastalığın ortaya çıktığını vurguladı. Prof. Dr. Ok, "İnsanlar, bu karaciğer, akciğer gibi kistli organları çiğ olarak yese bir şey olmuyor, fakat köpeğe verildiği zaman hastalık döngüsü tamamlanıyor. Ardından köpeğin doğaya bıraktığı dışkısıyla da hastalık insana bulaşıyor." dedi.

Enfeksiyon Kurban Bayramında daha çok yayılıyor

Türkiye'de yapılan araştırmalarda yaklaşık her 163 kişiden birinde bu hastalığın olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ok, bu hastalığın Türkiye'deki en önemli enfeksiyonlardan biri olduğunu ancak çok ihmal edildiğini ve fazla önemsenmediğini vurguladı.
Bu enfeksiyonun en çok Kurban Bayramı'nda yayıldığına dikkati çeken Prof. Dr. Ok, "Kurban Bayramı süresince kesilen kurbanlıkların (koyun ya da dana), bakıyorlar karaciğerinde ya da akciğerlerinde 10 santimetreye kadar ulaşabilen sıvı dolu hastalıklı kistler var, “Bunu yemeyelim ama ziyan da olmasın mantığıyla köpeklere verelim” diyorlar. Zaten çevrelerinde de bekleyen köpekler var. Hastalıklı organları köpeklere verdiklerinde, köpeklerin iç organlarında şerit cinsi kurtçuklar oluşuyor. Bu kurtçuklar daha sonra parçalanıyor ve içindeki yumurtalar köpeğin dışkısıyla doğaya dağılıyor. Bu yumurtaları insanlar, kirli ellerle, kirli içme sularıyla alabiliyorlar. Veya köpek dışkısındaki yumurtaların bulaştığı çilek, böğürtlen, marul gibi sebze ve meyveleri iyi yıkamadan yedikleri zaman alabiliyorlar. Gözle görünmeyen bu yumurtaları alan hem insanlarda hem de koyun ve sığırlarda benzer olaylar gelişir. İnce bağırsakta yumurtaların kabukları erir ve içlerindeki larvalar serbest hale gelir. Daha sonra ince bağırsağı delip karaciğere gelir ve çoğunluk karaciğerde kalır. Burada tutunamayanlar akciğerlere ve az bir kısmı da kan yoluyla böbrek, dalak, kas, beyin ve kemik gibi organlara giderek içi sıvı dolu kistleri oluştururlar." dedi.

Kurban organları derin çukur açılarak gömülmeli

Özellikle Kurban Bayramı’nda veteriner kontrolü olmaksızın kesimler yapıldığına işaret eden Prof. Dr. Ok, "Kurban Bayramı ya da çeşitli kutlama, adak veya tören gibi nedenlerle yapılan hayvan kesimlerinde koyun ve sığırların hasta karaciğer veya akciğer gibi iç organları çevreye gelişi güzel atılabilir veya yeterince derin olmayan çukurlara gömülebilir. Hatta ziyan olmaması için çiğ olarak köpeklere de verilebilir. Türkiye'de hem koyun ve sığırlarda, hem köpeklerde, hem de insanlarda kist hidatik enfeksiyonu son derece yaygındır. Türkiye'de insanlarda enfeksiyonun sıklığını araştıran çalışma sayısı çok kısıtlıdır. Manisa'daki ilköğretim okullarında örneklem yaparak seçilen 6093 çocuğun 9’unda ultrasonla bu enfeksiyonu saptamıştık, benzer yöntemle Elazığ’da 2500 öğrencinin 6’sında saptandı. Yine Manisa’da Celal Bayar Üniversiteli 4275 öğrencinin de 9’unda enfeksiyonu saptadık. Yakın zamanda 5 farklı ilde benzer sonuçlar alındı ve artık “Türkiye’de yaklaşık her 160-165 kişiden birinde kist hidatik var” diyebiliyoruz. Bu çok yüksek bir oran ve kist hidatiğin Türkiye’deki en önemli enfeksiyonlardan biri olduğunu ama çok ihmal edildiğini kanıtlıyor.
Kist hidatik hastalığı insanlarda genellikle yıllarca hiçbir belirti vermez. Hastalık bazen deri döküntüsü, kaşıntı gibi belirtilere yol açabilir. Karaciğerde yerleştiğinde karaciğer bölgesinde ağrı, ateş, bulantı ve kusma gibi belirtiler ortaya çıkabilir." dedi.

Hastalıkla mücadelede el birliğiyle olmalıdır

Erken tanının başarılı tedavinin anahtarı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ok, tanıda radyolojik yöntemlerin ön planda olduğunu belirterek "Önceleri hastalığının tek tedavisi kist veya kistlerin ameliyatla çıkartılmasıydı. Ancak son yıllarda ultrason ve ince bir iğne yardımıyla kist içeriğinin boşaltılması esasına dayanan PAIR yöntemi ve ilaç tedavisi ile de başarılı sonuçlar alınmaktadır. Yalnızca ilaç tedavisi ile iyileşen hastalar da vardır. Yaygın görüldüğü birçok gelişmiş ülkede iyi organize edilmiş kontrol programlarıyla hastalık yıllar önce neredeyse tamamen ortadan kaldırılmıştır. Türkiye'de de böyle bir programa gereksinim vardır. Bu programın başarılı olabilmesi için bilim adamları, Sağlık, Tarım ve Orman ile Milli Eğitim Bakanlıkları, hayvanları koruma dernekleri, belediyeler, basın, din adamları ve çeşitli sivil toplum örgütleri el ele ve işbirliği içinde çalışmalı, program tüm toplum tarafından benimsenmelidir. Veteriner kontrolündeki köpeklerin enfeksiyonu bulaştırma riski yok denecek kadar azdır. Köpek sahibi olmanın özellikle çocukların psikolojik durumlarını olumlu etkisinin yanında köpek gezdirirken yapılan yürüyüş de insan sağlığı açısından çok yararlıdır." dedi.

"Korunmada ana yöntem köpek döngüsünü engellemek"

"Hastalıktan korunmada ana yöntem parazit-köpek döngüsünü engellemektir" diyen Prof. Dr. Ok, bunun için sokaklardaki sahipsiz köpeklerin önemli bölümünün barınma evlerinde toplanarak, tedavi edilip aşılanması gerektiğini, sokaklarda kalan köpeklere en az iki ayda bir antiparaziter ilaç verilmesi gerektiğini vurguladı. Bu konuda hazırladıkları bir araştırma projesinin sürdüğünü belirtti.
Prof. Dr. Ok, "Sahipsiz köpeklerin önemli bölümü ölene dek gözetim altında tutulmalıdır. Kurban Bayramları dahil tüm hayvan kesimleri veteriner kontrolünde sadece mezbahada veya belediyelerce düzenlenmiş özel kesim yerlerinde yapılmalı, kistli organların uygun şekilde imhası sağlanmalıdır. Koyunlarla iç içe yaşayan çoban köpekleri de dahil tüm sahipli köpekler veteriner kontrolüne alınmalı, 2 ayda bir verilen ilaçlarla bağırsaklardaki kurtçuklar ortadan kaldırılmalıdır. Topluma ait sokak park gibi alanlarda gezdirilen köpeklerin dışkıları köpek sahibi tarafından eldiven şeklinde geçirilmiş bir naylon torba aracılığıyla alınmalı torba ters çevrilip ağzı bağlandıktan sonra çöpe atılmalıdır." dedi.(Turgay Duyar)

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.