Şehrin Hatıraları

   Şehirde yaşananlar ve bunların sonraki nesillere aktarılması hele ki zengin bir geçmiş ve yaşanmışlıklar barındıran şehirler ve Ülke için çok değerlidir. Manisa Şehri, birinci cihan savaşından sonra işgal acılarını yaşamış, yeni bir yapılanmanın, genişlemenin bütün safhalarına şahit olmuştur.

   Daha önce okuduğum Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun ‘Anamın Kitabı’nı tekrar okumaya başladım. Bazı kıymetli kitapları tekrar okumanın muhakkak ki hafızanın cilvelerine faydası bulunmaktadır. Bizim küçük bir esnaf dükkânı olmasının ötesinde, sanata, edebiyata, kültüre sevgimizden dolayı mekânımız okuyan, düşünen insanlarla şereflenmektedir.     

     Kültür insanı ve çelebi biri olan Ali Emirosmanoğlu arkadaşımız, Şehrimize dair Hünkâr Güvercini Manisa isimli kıymetli kitabını yayınlamıştı. Ziyaretimize geldiğinde elimde Anamın Kitabı’nı görünce onun üzerine konuşmaya başladık. Yakup Kadri’nin kitabı çok değerli hatıraları, mekân ve şahısları anlatan bir eser. Yazar, çocukluk hatıralarında, şimdi çoğunun izi kalmayan tarihi yerleri, şehrin meydanlarını, kişileri anlatmakta. Binaların birçoğu günümüze ulaşmamış, yalnız ibadethaneler biraz daha şanslı. İbrahim çelebi Camisi ve karşısındaki Entekkeliler Tekkesi hala varlığını sürdüren yapılar. Karaosmanoğlu Konağı da yakınlarda imiş fakat yeri dahi tam bilinmiyor.  Şehir bir hayli dar alanda mevcut dağa yaslanmış, önündeki dar cadde ana yol olarak kullanılmış şimdilerde konağın üstüne daha geniş bir yol açılmış,  o da yetersiz kalmış bulunmaktadır. Şehrin nüfusu da çok azmış. Bunlardan bahsederken Entekkeliler Tekkesi sahiplerinden torunu olan gönül insanı Kadir Başoğlu da geldi. Sohbet, dedeleri ve yazılan ‘Entekkeliler*’ kitabının daha geniş ikinci baskısı için yapılacak ilavelerden ve hatıralardan bahsedildi.

     Hatıralardan bahsederken söz döndü dolaştı İşgal ve kurtuluş zamanlarına geldi. Yanlış bir kanaat olarak Manisa’nın hiç çaba sarf etmeden düşmana teslim edildiğinden söz edilir, konuşulur, yazılır. Entekkeliler Tekkesinin son Şeyhi Hüseyin Efendi, çatıya çıkarak Yunan askerlerine ateş etiğini, ateş hattındaki sokağa giremediklerini, sağ olan annesinin ifadesiyle anlattı, hatta çocukken bahçede oynarken toprağa saklanmış bir tüfek bulunduğundan bahsetti. Biz de Manisa İşgal edilmeden, Saraya gerekli tedbirlerin alınması için telgraf çeken dört kişilik yurtsever heyetten bahsettik. Manisa Müftüsü Alim Efendi için Yunanlılar tarafından İdam kararı verilmiş, Hacı Hilmi Efendi de Adalara sürgüne yollanmış, devamında Alaşehir ve Balıkesir kongreleri yapılmıştı. Ağırlıklı olarak Demirci, Gördes gibi dağlık merkezlerde çeteler Yunana hücum etmişlerdi. Sarayın Mustafa Kemal ve milli mücadele için verilen olumsuz fetvasına karşılık,  Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi ve 200 müftü mücadeleye destek vermişti. Bunlara Manisa ve Demirci Müftüleri de dâhildi.

   Şehre ait bu tür hatıralar çok kıymetlidir. Bunlar muhakkak yazıya dökülmeli ve geleceğe ulaşmalıdır. Bu değerler toplum hafızasını diri tutar ve bizi biz eyler.