Saru Saltuk’un Mucizeleri 1

   Türk milletinin zihninde derin izler bırakmış, Saru Saltuk’un hayatında efsanelerle gerçekler birbirine karışmıştır. Onun için peygamber soyundan geldiği, başka bir kaynakta Hacı Bektaş’ın elinin değip ve vazife verdiği bir çoban olduğu, bir başka kaynakta ise Ahmed Yesevi ile birlikte Türkistan’dan gelen bir ermiş olduğu kayıtlıdır.

          Saltuk küçük yaşta babasız kalır, ata binme ve silah kullanma eğitimi alır. Bir gece rüyasında Battal Gaziyi görür ve kendi kullandığı efsanevi ve çok kudretli silahlarının saklı olduğu yeri söyler. Bu müthiş silahlara sahip olmasına rağmen çokça olarak tahta kılıcıyla kazandığı zaferlerle ünlenmiştir. Asıl adının Şerif Hızır olmasına rağmen Türk geleneğine uygun olarak başarılarından dolayı Saru-Sarı Saltuk ismini alır. Dedesi ve babası da gazi olup gazalarda bulunmuştur. Küffara karşı çok sefere çıkmış,  çok savaşlar etmiş, dervişane bir hayat yaşamış, kendisine birçok keramet, olağan üstü hal göstermiştir, Bektaşi geleneğinde Hacı Bektaş’dan sonra en çok söz edilen ve benimsenen biridir. Kıpçak Türk’ü asıllı olduğu da söylenmektedir. Rıfai dervişidir. Onun bereketinden Hıristiyanlar da yararlanmak istemiş ve takdir etmişlerdir. Savaşçı bir yapıya sahiptir. Düşmanları kâfirler, zalimler, canavarlar ve kötü huylu kimselerdir. Zorda kalanların yardımına ulaşacağına inanılır.

     Velayetnamede anlatılanlardan: "0l saat Hızır Aleyhisselam yetişti geldi. Şerifi ol yirden kapdi, ırakda kodi. Aklı başına gelince ona bir kılıç; sunuvirdi, ağaçdan idi, fitratı-yapısı demirden idi. Eyitdi: Bu kılıç; Resul Hazretleri'nündür -Salavatullahi aleyh- sana ruzi-(kısmet) oldi. Pes şerif(hürmetle) alup, onu izzetle sakladı. Hurma ağacından idi. Taşı anun birle çalsa-vursa iki bölerdi. Daim yanunda götürür idi” Burada görüldüğü gibi Hz peygamber, Hızır, müzice kılıç, hurma ağacı, gibi kutsal ve İslami değerlerle hikâye desteklenir.

     Osmanlı İmparatorluğu’nun hâkim olduğu geniş coğrafyanın, özellikle de güneydoğu Avrupa’nın sûfi ve halk irfanında önemli bir figür olan Sarı Saltuk, efsanevi ve hürmet edilendir. Türkistan, Kırım ve Altın Orda’nın sair topraklarıyla irtibatlıdır. Sarı Saltuk’un hikâyeleri, Tuna’yla Karadeniz kıyısı arasında Dobruca bölgesini ele geçirmek hevesine düşen birçok göçebe Türk aşiretine liderlik ettiğini,  15. Yüzyılda yazılan Yazıcıoğlu Ali’nin tarihinde; 15 ve 16. Asır Bektaşî menâkıbnâmelerinde karşımıza çıkmaktadır.  Saru Saltuk, Padişahları ve reayaya mucizevi bir biçimde İslâm’a döndüren bir evliya olarak ortaya çıkar. Evliya Çelebi’nin 17. yüzyıl 0rtalarında kaleme aldığı seyahatnamesinde kerametleri ve uzun seyahatleri anlatılmaktadır. Ahmed Yesevî’nin müridi ve Hacı Bektaş’ın yoldaşı olarak tanıtılmakta ve 1480’lerde Saltuknâme adıyla Ebulhayr-ı Rûmî tarafından derlenen kıymetli bir menkıbevi-efsanevi eserde konu edilmektedir.

Devam edecek