Tarihten yolculuğa devam ediyoruz…Tarihimize iz bırakan insanların ne menem bir düşünce içinde olduklarını ve bu halk için nasıl bir düşünce içinde bulunduklarını anlatmaya devam ediyoruz…
Bakanlar Kurulu tutanaklarını okudukça İnkilap hükümetlerinin yapısı ve bu hükümetinin başkan ve bakanlarının gerçek kimlikleri çok daha anlaşılıyor…
16 Temmuz 1960 Cumartesi…Başkan; Cemal Gürsel…
Almanya’ya işçi gönderme konusunu konuşacaklardır…
Hasan Kızıloğlu; Türk işçisi Türkiye’de tembeldir ,ama Almanya’da çok çalışkandır ve beğenilmektedir…
Cahit Talas;Zaten günümüzde Ortak Pazar (Avrupa Birliği) konusu var…Bir süre sonra memleketler arasında şahısların gidip gelmesi serbest olacaktır….
İhsan Kızıloğlu; O halde bizdeki kalifiye işçinin köküne kibrit suyu eker…
Başkan;Bizim en büyük felaketlerimizden biri gelişme aşamasında milliyetçiliğe erememiş olmamızdır…biz hala din saltanatından kurtulup da milliyet aşamasına girememişizdir… Köylüye sorarsanız “ Türküm” der …Ama bunu sadece ağzıyla söyler…O sadece ismi Türk, fakat kendisi BASİT BİR MAHLUKTUR..Bu adam Almanya’ya şuraya buraya gittiği zaman köydeki Fatma’yı da unutur…netice de orada kalır..Ama şartlı şurtlu giderse bir iki yıl kaldıktan sonra mutlaka dönmesi sağlanırsa mesele kalmaz…
Şefik İnan;Ortak Pazar yani Avrupa birliği davası 20. Yüzyılın en büyük konusudur..Bunun devamı olarak Birleşik Avrupa Devletleri adı telaffuz dahi edilmeden kuruluyor…Buraya bir defa katıldıktan sonra, artık bir daha geri dönme ihtimali yoktur…Bunun dışında yepyeni bir siyasi oluşumun parçası olmak ya da olmamak davası vardır…
Ekrem Alican;Bu konuda, Avrupa’ya dahil olan memleketleri bir siyasi ve iktisadi ünite haline getirme gayreti olduğu muhakkaktır…Tabii sonuçta gümrükler ne olacak tarımımız ne olacak sanayi ne hal alacak konuları da mühim…
Salim Sarper; Müşterek pazara (Avrupa Birliği) girmek ne kadar tehlikeli ise, girmemek de o kadar tehlikeli olabilir…
Başkan; İzin verirseniz bu konuda daha fazla konuşmaya artık gerek kalmadı. Bir komisyon kurulmalı bu konu orada araştırılıp incelenmeli ve oraya girmenin şartları hazırlanmalıdır…Çünkü buraya girmeye esasen karar verilmiştir..Şimdi geriye artık sadece şartları tespit etmek kalıyor.Bu komisyonun kimlerden oluşacağına tespit etmek kalıyor…Arkadaşlar biz oraya giremezsek halimiz perişandır…Çünkü bu adamlar iki, üç yüzyıldan beri sanayinin içine girmişlerdir…Bu muazzam sanayi karşısında girmezsek de zaten bizim sanayimiz ölmeye mahkumdur…
Şimdi burada durup düşünmeliyiz…27 Mayıs 1960 harekatının bir askeri darbe değil, bir ihtilal…Atatürk ilkelerini temel almış bir devrim olduğu söylenip durdu…İhtilalin lideri emekli Orgeneral Cemal Gürsel Türk köylüsünü aşağılıyor , onu basit bir mahluk olarak niteliyor…Oysa bakın Mustafa Kemal 1 Mart 1922 günü Türkiye Büyük Millet Meclisinin üçüncü toplanma yılı açış konuşmasında ne diyordu?” Türkiye’nin sahibi ve efendisi kimdir? Bunun cevabını hemen birlikte verelim..Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi gerçek üretici olan köylüdür…O halde herkesten çok refah, mutluluk ve servete layık olan köylüdür..Dolayısıyla Türkiye Büyük Millet meclisi Hükümetinin iktisadi siyaseti bu temel hedefi gerçekleştirmektir…Mustafa Kemal’in “Milletin efendisi” olarak nitelediği köylüyü “Basit bir mahluktur “ diye aşağılayan bir kişi Atatürkçü olabilirmi?
Mustafa Kemal diyor ki;
Efendiler ; Diyebilirim ki, bu günkü sefaletin ve felaketin tek nedeni bu gerçeğin farkında olunmamasıdır…Doğrusu yedi yüzyıldan beri dünya’nın çeşitli bölgelerine göndererek kanlarını akıttığımız, kemiklerini topraklarında bıraktığımız ve yedi yüzyıldır emeklerini ellerinden alıp israf ettiğimiz ve buna karşılık daima horlayarak karşılık verdiğimiz ve bunca fedakarlık ve bağışlamalarına karşı nankörlük , küstahlık zorbalıkla uşak düzeyine indirmek istediğimiz bu gerçek sahibin huzurunda bugün büyük utanç ve saygı ile gerçek duruşumuzu alalım…
İşe zihniyet farkı….Nerede Mustafa Kemal’in köylüye bakışı nerde Cemal Gürselin Köylüyü “mahlukat” olarak görüşü…
Evet beyler… TARİH UNUTMAZ…
Faydalanılan eser ;Atatürkçüler yenildi…Yılmaz Dikbaş…haziran 2014