Manisa, kültür ve medeniyet tarihimizde, ön sıralarda yeri olan hatırı sayılır vilayetlerimizden birisidir. Bu hatırlı oluş, onun muhtevasından gelmektedir:

Bereketli topraklara sahip olan Şehir birçok medeniyet ve Devlete ev sahipliği yapmış tarihi, kültürel ve iktisadi derin izler bırakmıştır.

   Şehzadelerin Manisa’ya gelişi ve ayrılışları şehirdeki sosyal hayatı derinden etkilemiştir. Ayrıca Manisa’da idarecilik yapan şehzadeler Osmanlı Devletinin en parlak dönemlerini yaşatan ve damgalarını vuran padişahlardır. Bunlar çevrelerinde, şairleri, âlimleri ve ilerde Osmanlı idaresinde önemli görevler alan idarecileri bulundurmuşlar, bunlar da kültürel hayatın sürekli canlı ve kuvvetli olmasını sağlamışlardır.

    Her yıl 21 Martı da içine alan bir hafta boyunca şenliklere mesir bayramı denmektedir. Mesir 21 Martta karılmaktadır. 1981 yılında mesir komitesince alınan bir karar ile Mesir faaliyetleri ve kutlamaları nisan ayının son haftası yapılmakta ve pazar günü sultan camisi kubbelerinden halka saçılmaktadır. Şimdilerde güzelim şenlik yerine Festival ifadesi kullanılmaktadır.

           Manisa’da mesirin ortaya çıkışıyla ilgili çeşitli rivayetler bulunmaktadır. Bunlar şöyledir: Hafsa Sultan hastalanınca Manisa Şifahanesinde vazifeli Merkez Efendiye müracaat edilir, Onun hazırladığı macun Hafsa Sultanı iyileştirir. Başka biri Hafsa Sultan Manisa’da bulunurken Yolu Manisa’ya düşen Merkez Efendi Hafsa Sultana bir şifahane yaptırmasını ister Sultan ancak burada hekimbaşı olmayı kabul edersen olur der ve Merkez Efendi şifahaneye hekim olur burda mesiri hazırlar. Diğeri Dağın eteklerinde olan şehrin ovaya doğru genişlemesi için Sultan Külliyesi inşa olunur, Merkez efendi de mesiri tertip edip halka faydalı olur ve şehir büyür ve genişler.

   Hafsa Sultan Darüşşifası-Şifahanesi, On altıncı yüzyılın mühim eserlerindendir. Hafsa Sultan’ın 1534 yılında ölmesinden sonra Kanuni Süleyman tarafından yaptırılmıştır. Hem hasta tedavi edilip hem de tıp eğitimi verilmektedir.

    Çeşitli kaynaklarda Merkez Efendi ile Hafsa Sultan’ın karşılaşmadıkları ve Merkez Efendi’nin Şifahaneye sonradan geldiği için aynı anda Manisa’da bulunmadıkları ve görüşmediklerini yazmışlardır. Bizce herhangi bir yerde ve şekilde her ikisi karşılaşmış ve görüşmüşlerdir. Çünkü Sultan Selim, Hafsa Sultan ve Kanuni Süleyman, Merkez Efendiyi ve üstün özelliklerini tanımış ve iyi bilmişlerdir. Onları birbirine bağlayan kuvvetli manevi bağlar mevcuttur. Hafsa Sultan’ın rahatsızlığında ondan destek istemeleri ve halk arasında devam edegelen bu şifa rivayeti boşuna değildir.

     Macunlar çeşitli milletler tarafından 54 ila74 adet gibi bitki ve baharat katılarak yapılırdı. Mesir Macunu darüşşifanın başhekimini nezaretinde hazırlanırdı. Mesir için değerli bir sayı olan 41 çeşit baharat kullanılması ifadesi yayınlaştı. Baharatlar şifahaneye getirilir ve gerekli miktarlarda karıştırılır ve dibeklerde dövülürdü son zamanlarda şifahanede yalnızca akıl hastaları olması sebebiyle, oradaki baharatın onlara dövdürüldüğü ve bu macunun da ayrı bir şifa kaynağı olduğuna inanılırdı. Döğülen baharat imarethaneye yollanır ve büyük kazanlarda kaynatılır, sonra tekrar şifahanede bir odaya konur macuna şekil vermek ve kâğıtlara sarmak için gönüllü Manisalılar çağrılırmış. Bu gönüllülere istediği kadar mesir yemek izni verilir fakat bu esnada su verilmediği için gönüllüler ancak mahdut bir macun yiyebilirlermiş.

     İlk zamanlarda mesir darüşşifa vakfiyesine göre ancak hastalara dağıtılmaktaydı ancak bu nimetten yaralanmak isteyen nüfuzlu kişiler ısrarlı talepleri olunca, hem macuna olan talebin başkalarınca da çoğalması, dağıtım güçlüğü, dedikodulara ve şikâyetlere yer vermemek için mahkemede karar alınmış ve bugünkü şekli olan Sultan Camisinin kubbesinin minarelerinden atılmasına karar verilmiştir. Bizim büyüklerimizden duyduğumuz çeşitli vasıtalarla halkın evlerine dağıtım da yapıldığıdır.

   Saçılan macunu kapanların kapamayanlara bu şifalı macunu yüksek fiyatlarla satarlar hatta çarşıda ballı bahar, yılan çıyan sokmaz diye seslenerek pazarladıkları da olurmuş.

    Çocukluğunu Manisa’da geçirmiş Yakup Kadri’ye göre 21 Martta bütün Manisalılar en güzel elbiselerini giyerler, mesir dolayısıyla açılan panayırları gezerler, kırlara piknik yapmaya giderlerdi.   

  “Osmanlı devrinin sonlarında da Manisa Gazetesinin 1911 tarih ve 62 numaralı sayısı Nevruzun ertesi gününe denk gelmektedir ve başyazıdaki başlık “Mesir“dir ve Mesirin Manisa’ya getirdiği hareketlilikten bahseder. “Birkaç günden beridir her taraftan şehrin etrafından ve kazalardan akın akın hücum eden halkın, birkaç saatlik mücadele için sonsuz bir şevkle şenliğe katılmaktadırlar. Bu sakin şehirde kuvvetli bir neşe ve heyecan görülmüştür. Pek çok kimseyi bu heyecan sardığı gibi, İşsizlikten canı sıkılan birçok hanımları da coşkun bir eğlence hissi kaplamış ve sokaklara dökülmüşlerdir. (N.Bilgi)

  Bir zamanlar, İzmir’den Manisa’ya Aviza denilen özel olarak ucuz tarifeye sahip tren seferleri düzenlenirdi

    Cumhuriyet kurulmuş Yine 21 Mart 1925 tarihli Manisa Gazetesinde bu tarih Nevruz ve Mesir şenliği günüdür ve Başyazısının konusu İzmir –kasaba ve Temdidli hattında tren vagonlarının kötülüğü ve işletmecinin vurdumduymazlığı sebebiyle Manisa’ya geleceklerin çektikleri sıkıntılar anlatılmıştır.( Yine aynı gazetede sultan nevruzda halka saçılan mesirin Belediye Reisi Bahri Bey tarafından Atatürk’e ve Millet meclisine gönderildiği yazmaktadır.(N. Bilgi) 

    Mesir, devam eden geleneğin işaretidir. Manisa Mesir Şenliklerinin ehil kişilerden ve kültür insanlarından oluşacak bir komisyon tarafından yeniden değerlendirilmesi, katılım sağlayacak kurumların ve kişilerin ve derneğin yeniden değerlendirilmesi- belirlenmesi ve şeffaf olması, keyfiliği önlemek adına işleyiş esaslarının düzenlenmesi şarttır.  

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.