1916 yılında Enver Paşa,  Yemen’e gönderilecek otuz bin Osmanlı altınını yerine ulaştırmak için Teşkilat-Mahsusa reisi Kuşçubaşı Eşref Bey’i görevlendirir.  Teşkilat-ı  Mahsusa’nın sekiz fedaisi öncü birlik olarak   Pozantı’ya giderler, Eşref Bey  önce Şam’a giderek Cemal Paşa ile görüşür ve ardından Medine’ye geçerek Fahrettin Paşa’nın görüşlerini alarak iki kafile halinde Yemen’e çölden gitmeye karar verirler.  Eşref Bey ve yetmiş sekiz fedai silahlı olarak yola çıkarlar, çöl tehlikelerle doludur. Eşref Bey’in başkanlığındaki kafilede yirmi bin, diğer kafilede ise otuz bin Osmanlı altını vardır.  

      Kafile çöl sıcağında gündüzleri istirahat ederlerken geceleri ise ay ışığı altında sabaha kadar yürümektedirler. Kafile 1917 yılı 12 Kanun-u Sani günü Hayber’de ilerlerken, Mekke Şerifi hain Hüseyin’in oğlu Emir Abdullah’ın yirmi bin kişilik ordusu ile karşılaşırlar. Sabah kuşluk vaktinden akşamın on bir buçuğuna kadar devam eden tam bir cengaverlik dolu muharebede Eşref Bey ve 78 arkadaşı inanılmaz şekilde savaşırlar. Yirmi bin kişilik Arap ordusuna karşı hiçbir şanslarının olmadığı bildikleri halde görevlerini if etmek için Emir Abdullah’ın kuvvetlerine karşı yemeden- içmeden devam eden muharebede insan kanının donduran olaylar yaşanır. Bu kahramanların içinde Türk, Arap, Afgan, Arnavut, Sudanlı, Cezayirli, Tunuslu, Habeşi, Çerkez gibi değişik milletlerden profesyonel fedailer vardır ve tek amaç Osmanlı İmparatorluğunu korumaktır.  Kurşun yiyen cengaverler bile çarpışmayı bırakmazlar.

      Tam bu sırada Arapça: “ Hazinenin yerini bulduk.” Çığlığı duyulur, Matir Kabilesinden yüzlerce bedevi savaşı bırakmış ve altınların üzerine üşüşmüştür. Bu kargadan faydalanan yiğitlerimiz bedevileri kurşun yağmuruna tutarlar buna rağmen bedeviler çok sayıda can kaybı vermelerine rağmen talana devam etmişlerdir.  Teşkilat-ı  Mahsusa’nın fedailerinden 38 kişi şehit olur, diğerleri ise yaralıdır. Eşref Bey ve arkadaşları çaresiz kalınca Emir Abdullah kuvvetlerine teslim olmak zorunda kalırlar ve yanlarındaki yirmi bin altın da bedevi kuvvetlerinin eline geçer. Emir Abdullah eskiden beri tanıdığı Eşref Bey’i Mekke’ye babası Şerif Hüseyin’e teslim eder, Eşref bey, önce Kahire’deki İngiliz İşgal kuvvetlerine teslim edilir ve ardından Malta adasına gönderilir.

      Eşref Bey’in Yemenli Şeyh Mezigir başkanlığında oluşturdu birinci kafile   çoğunluğu Yemenli fedailer çölü aşarak hazineyi Yemen’in son Osmanlı Valisi olan Mahmut Nedim Paşa’ya teslim ederler. Mahmut Nedim Paşa da bu otuz bin altını Arap yarımadasında bizim lehimize çalışan Arap ajanlarını beslemek ve hem de Yemen’deki aşiret reislerine devlete bağlılıkları dolayısıyla dağıtmaktadır. Ancak yanıldığımız bir husus vardır, Yemenli aşiretlerden bir kısmı Osmanlı Devletine sadakatle bağlı iken İmam Yahya gibi güçlü liderin etrafına toplanan bazı bedevi aşiretleri de İngilizlerin silah ve para bağışları ile yüz binlerce Türk askerinin kanına girmişlerdir. Yemen’de ayaklanmalar yaklaşık iki yüz yıldan beri devam etmekteydi,  adına ağıtlar ve türküler yaktığımız Yemen ve bilhassa Huş bölgesi Mehmetçiklerine mezar olmuştur.  

      Yemen’de verdiğimiz şehitlerin sayısı tam olarak bilinmemektedir, San’a şehrindeki Sultan 2, Abdülhamit’in inşa ettirdiği binada askeri müze kurulmuştur. Burada bulunan  kütüklerde Yemen’e gelen askerlerimizin kayıtlarının bir kısmı ile Osmanlı Ordusuna ait top, makineli tüfekler ve silahlar yer almaktadır.  Hatta San’a şehrinde antikacılarda Osmanlı tüfekleri yüz dolara satılmaktadır. İlçemizde Yemen’den geriye dönen bir tek gazi Ahmet Akyılmaz amca idi ama hatıralarını anlatmazdı. Yemen’de kalan Mehmetçiler geri dönemeyince Arap kızları ile evlenerek orada kalmışlardır.  

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.