Türkiye olarak kabul etmeliyiz ki bir deprem kuşağı üzerinde konumlanıyoruz. Bu gerçeği değiştiremeyeceğimize göre kendimizi depreme uygun hale getirecek tedbirleri almamız gerekiyor. 1999 Gölcük Depreminden aslında çok dersler almamız gerekirdi. Fakat bizim aymaz yöneticilerimizde tedbir almak diye bir kavram yol maalesef. Bu kadar büyük bir depremden ders almayan yöneticilerimiz hiç olmazda yakında olan İstanbul depreminden bir ders çıkarsaydılar bari, Nerde… Onların derdi saray yapılsın, orada günlerini gün etsinler, lüks hayat yaşasınlar gerisi önemli değil. Halkın can derdi, geçim derdi varmış, hiç umurlarında değil. Kentlerde, özellikle deprem kuşağı üzerinde olan kentlerde “kentsel dönüşüm” halen belli bir noktaya gelmiş değil. İstanbul gibi mega bir kentte hala ciddi bir adım atılmamış bu konuda, olması gereken toplanma meydanları bile koca koca binalara kurban edilmiş AVM’ler yapılmış, halk gelecek büyük depreme hazır değil, toplanma yerleri belli değil. Olası bir depremde kimin ne yapacağı belli değil. Fakat erk sahipleri hala saray yapma ve Kanal İstanbul’u yapma derdindeler. Halkın ne olacağını umursayan yok. Son Elazıg ve Malatya depremleri gösterdi ki hala bu konuda bir adım bile yol kat etmemişiz. Bu ara Deprem üssü Kırkağaç olan iki deprem de Manisa’da meydana geldi. Uzmanlar uyarıyor. Doğu Anadolu fayı Kahraman Maraş’ta kırılabilir bunda da dikkat çektiler. Fakat erk sahipleri hala sözden öteye gidemediler ve depremi hala “kader” olarak tanımlamaya devam ettiler. Sen önce tedbirini aldın mı   kaderden söz edebiliyorsun, oda ayrı bir konu.  Sen 1999 dan bu yana hiçbir tedbiri alma, sonrada kaderden bahset ve bu sözü söyledin mi orada bulunanlar alkışlasın. Biz nasıl bir toplum olduk ya !  Ne zamandan beri üzerimize ölü toprağı serpildi ? 1999’dan bu yan 65-70 milyar sadece deprem ile para toplandı. Ne oldu bu paralar ? Hangi önlemi aldınız deprem konusunda. Tabii bazı bakanlar açıkladı : “Deprem paraları yol, köprü ve hazinenin diğer ihtiyaçlarında kullanıldı” diye. Bu paralar ne diye toplandı bu fakir halktan, nerelere kullanıldı. Hala da toplanılmaya devam ediyor. Fakat hazretlerde hiçbir kıpırdama yok. 75 – 100 milyar kanal İstanbul için harcayacaklarmış. Götümüzde don yok, onlar hala akılları nerede gezmede ? Depreme dayanıklı binalar öncelikli sorunumuz. Deprem birinci sorunumuz. Önce bunların çarelerine bakmamız gerekiyor. Olası bir İstanbul depreminde 150 bin insan ölecek denilmekte. Sorumlu bir iktidar önce insanına olan bu ödevini yerine getirmekle mükellef. Fakat beylerin bu konu ile ilgili hiçbir kaygıları yok.  Zaten de hiç olmadı. Bir deprem kuşağı üzerinde olan Türkiye bu sorunu sür’atle halletmemiz gerekmektedir. Yoksa bu gerçek bizim daha çok başımızı ağrıtacak. Bu bir kader olmamalı. Çaresi tedbir almaktır. Tedbiri de olay meydana gelmeden almalıyız. 

Hayali şeylerle uğraşmaktansa, çılgın projeler peşinde koşmaktansa öncelikli yapılması gereken işleri ivedilikle yapmak sonra dizini dövmek para etmiyor. 

Bu kadar iş arasında Bir de Kızılay diye bir kuruluşumuz var; O da para aklama kurumu gibi. Kendilerine Başkent gaz tarafından verilen 8 milyon doların 75 bin dolarını kendilerinde bırakıp, kalanının da  Ensar Vakfına hibe etmişler.  Hani şu çocuk istismarı ile ünlenen vakıf var ya işte o. Sözün özü ülkede bir garabet dönüyor fakat halkın bilinçsizliğinden dolayı ülkede bir takım usulsüzlükler  var ve biz bunları değerlendiremiyoruz.  Fakat bu ülke bizim ve bizim olan bu ülkede yapılan işlerin olağan olup olmadığını sorgulamak ta halka düşer. Fakat halkımız maalesef geçim derdine düşürülüp bu işlerle ilgilenilmesini önlemek için engellenmektedir.  Ülkem ve ülkem halkı maalesef bir insan olarak görülmüyor. Ne demişti Edebali; “ İnsanı yaşat ki devlet yaşasın”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.