Atatürk, Cumhuriyetin Temeli Milli Kültür dür, demiş idi.
Milli Kültür, onbin yıldan öteye var olan ve İslam'ın temel esaslarını da içine alan, tarih yazan, tarih yazdıran, kılıç ile zaptettiği yerleri hoşgörü, adalet ve ilim ile fetheden Türk Milletini var eden temel unsurdur.
Maalesef, geçen zaman içerisinde bu söz " Cumhuriyetin temeli kültürdür" diye yazılır ve anılır, anlatılır olmuştur.
Sadece söz ile değil; Atatürk'ün vefatından sonra, sırasıyla, Roma, Helen, Fransız, Rus, İngiliz, Marksist, Marksist - Leninist, Maoist, Arap ve Fars kültürleri ile harmanlanır, zaman zaman da Japon ve Amerikan kültür ve veya yaşam tarzları ile taklit edilir hale gelmiştir.
Harp okullarında öğrenim gören; pilot, kaptan, gemi, uçak, makine vs. Mühendis ler ile Gülhane de öğrenim gören bir kısım asker kökenlilerin, emekli olmadan , alt rütbeler de iken istifa ederek özel sektöre geçmeleri, başta doktorlar olmak üzere yüzlerce meslek sahibinin daha çok kazanmak için yurt dışına gitmeleri milli kültürümüz ile yoğrulmamıs olmalarının sonucu değil midir?
Türk Milletinin verdiği vergiler ile öğrenim gören, meslek sahibi olan bir kısım fertlerin örgütlü ve veya , tehdit unsurunun planlı ve akılcı çalışmaları sonucu aidiyet duygusu dan yoksun olmaları onları Türk Milletinin hizmetinde olmaktan alıkoymustur.
Geldiğimiz noktada, Atatürk'ü anlamayan fakat ismine sığınarak, bölücü, bölgeci, yıkıcı unsurlar ile birlikte hareket etmekte ısrar edenlerin varlığı bu kapsamda mütalaa edilmelidir.
Bu gün, milli eğitimden yoksun, üretmeden tüketen, yolsuzluk ve yasakların giderek hakim olduğu bir ülke,tehdit unsurunun olmasını arzuladığı ülkedir.
Bu kapsamda düşünüp değerlendirip yol haritamızı buna göre belirlemeliyiz diye düşünüyorum.
Selam ve Dua İle!
