Dün akşam bir kızımız daha bir cinayete kurban gitti. Hiçbir günahı olmayan ve tek amacı okulunu bitirmek ve çok sevdiği balerin ve tiyatrocu olmak olan kızımız bu emeline eremeden bu dünyadan göçüp gitti. Nedir bu kadın cinayetleri ? Bir ayda 39 kadınımız bu hayattan göçtü. Bir yılda ise 300’ den fazla  kadın hayata veda etti. Neden ?... Tek sorulacak soru bu Neden? Bir toplum içinde kadınlara karşı bu şiddet neden olur ? Bunu anlamak için sosyolojik olarak irdelemek gerekir. Bizler devlet olarak halk olarak neyi nerede eksik bırakılıyoruz? Toplum olarak kadını neden koruyamıyoruz, neden kadın toplumda layık olduğu yeri alamıyor ? Bunu da artık gerçekten sorgulanması gerekmez mi?  Kanunlarımız mı yetersiz? Eğer kanunlarımız yetersiz kalıyorsa neden kanunlarımızı güçlendirmiyoruz?  Kadının bu toplumda şiddet gördüğü bilinen bir gerçek. Kadın kocasından, ailesinden, töreden yana kadın her zaman bu toplumun arkasında. Bu toplumun genelinde  kadını ikinci sınıf bir insan olarak görme  eğilimi var. Osmanlı döneminde haremde sadece seks kölesi olarak işlevi  vardı. Osmanlıda padişah karılarının nikahı yoktu. Ta ki Kanuni Süleyman dönemine kadar. Toplumda kadının kadın’ın hiç bir hakkı yoktu. Kadın tek başına dışarı çıkamaz, ancak bir erkekle ve altı adım geriden yürümek şartıyla. Hiçbir söz hakkı yoktu. Seçme, seçilme hakkı yoktu. Devlet dairesinde çalışamazdı. Okuma oranı hemen hiç yok denecek kadardı. Hiçbir sosyal, kültürel ve ekonomik hakkı yoktu. Kadın sadece çocuk doğuran ve erkeğin ihtiyaçlarını gören bir varlıktı. Hatta varlık bile değildi.  Cumhuriyet döneminde Mustafa kemal kadını toplumun gerçek bir varlığı haline getirdi. Ona toplumda okumasını ve Hakim, avukat , Doktor, Profesör  ve diğer dallarda topluma katılabilme hakkı getirmişti. Onu “kul” olarak görmekten çıkarıp onu toplumda “birey” haline getirdi. Toplumun içindeki yerini buldu kadın. Fakat topluma hakim zihniyet kadını hala toplum içinde ve topluma katılmış olarak görmek istemiyor. Buna iktidar partisi de dahil. Hal böyle olunca ve İslam’ın da tam olarak anlaşılamaması neticesinde kadın toplum dışına itilmeye çalışılmakta. Eğitimsizlik ve dini ritüellerin yanlış anlaşılması nedeni ön planda. Zihniyet bu insanların kadını hala kafes arkasına itilmesi görüşünde. Fakat Mustafa Kemal kadın hakkında:  “Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” , “ Kadının en büyük vazifesi analıktır” , “Dünya’da her şey kadının eseridir” , “Milletimiz her konuda güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızı her konuda yükselmelerini  sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir.” , “Kadınlar içtimai hayatta erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır.” , “Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin” gibi sözlerle kadını yüceltmişlerdir. İşte kadına gerçek değerini veren zihniyet.  Fakat bu günkü genel zihniyet  kadının hala arka planda kalma niyetleridir. Her şey eğitimsizlikten meydana gelir. Toplum maalesef eğitimsiz bir vaziyettedir. İktidarında toplumun bu şekilde eğitimsiz kalmasını destelemekte ve bu şekilde eğitimsiz bir toplumdan oy devşirme yoluna gidecektir . Bu toplum şunu da gördü: Kendini Prof. Olarak niteleyen birisi “ toplumun okumasından kaygı duyuyorum” diyebiliyor. Toplumun okumasından kaygı duyuyor. Bu adam üniversitede dekan ya da rektör.  İşte bu zihniyet ki Şark kültürünü bir türlü üzerinden atamayan toplum çoğunluğu ile kadının toplumdaki yerini alamayacağı malum.  Kadın kocasından ya da ailesinden şiddet görüyor , savcılığa dilekçe veriyor “an güvenliğim yok “ diye. Fakat kimsenin umuru değil. Kadın onlarca dilekçe veriyor. Hiç bir netice elde edemiyor. Sonuçta kocası tarafından öldürülüyor. Kimsede hala ses yok. Bir başka olayda kocası kadını kaynar sularla haşlıyor fakat denetimli serbestlik alıyor ve çıkışta da “Hayvan değiliz ya !” diyebiliyor. İşte memleketimden kadın manzaraları ve bir türlü kendini kabul ettiremeyen kadınlar…Bu konu öyle yabana atılacak bir konu değil. Bir toplumun geleceği var. Şayet kadın toplumdaki yerini alamazsa toplum kendi hayat damarlarını kesecektir. Bu hem toplum kalkınmasında, toplum barışında çok büyük engeller yaratacak. Kadınlar bu toplumun en değerli varlıklarıdır Bizlerin de anamız, bacımız, evladımızdır. Onlar bizim bir parçamızdır. Onları bu kısır zihniyet ile layık oldukları yerden uzaklaştırmak bizim geleceğimiz açısından sakıncalıdır. Kadınlarımıza ve kız çocuklarımıza gereken önemi vermeli ve korumalıyız. Bu şiddeti yapan her kimse kadınlarımıza şiddetle kınıyorum. Artık bunlar son olsun.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.