1918 yılı sonunda Rus ordusu Erzincan’ı işgal edince Murat isimli bir Ermeni çete reisinin emrinde bulunan Ermeni çeteleri, ilk iş olarak ileri gelen Türk erkelerini toplayıp asmışlardır, geriye kalan Türkler topluca katledildiler, şehir meydanında, kışlada ve evlerde yakılarak öldürüldüler.   Köylere giderek köylülerin şehir meydanına toplanmalarını söyleyerek, şehir meydanında toplanan silahsız sivil Türkleri topluca imha etmişlerdir.  Kıyımın başlamasından on gün sonra Vehib Paşa komutasındaki Türk Ordusu Erzincan’a girmiş ve Ermeni çeteler kaçmış ama şehrin her tarafında binlerce ceset arasından girmek zorunda kalmışlardır. Vehib Paşa hatıralarında şunları yazmıştır:

       “ Çardaklı Boğazı’ndan Erzincan’a kadar tüm köyler harap edilmiş halde buldum; öylesine bir tahribat ki, bir tane köylü kulübesi bile ayakta kalmamış. Meyve bahçelerindeki tüm ağaçlar kesilmiş ve tüm köylüler öldürülmüştü. Ermenilerin Erzincan’da işlediği mezalim kadar vahşice olanı tarih boyunca görülmemiştir. Üç gün boyunca, Ermeniler tarafından öldürülüp etrafa saçılmış bulunan Müslüman cesetleri toplamaktan başka bir iş yapmadık. Bu masum kurbanların arasında, henüz sütten kesilmemiş bebekler, 90’lık ihtiyarlar ve kadınların parçalara ayrılmış vücutları vardı. 

       Vehib paşa, binden fazla evin yıkıldığını tahminen hesapladı, Erzincan’ın kamu binalarının tümü gibi Müslümanlara ait evlerin çoğu da tamamen harap edilmişti. Bazen, Askeri kışlalarda yapıldığı gibi içindeki insanlarla birlikte binaların da yakılması Müslümanların kıyıma uğratılmasının bir parçasıydı. Cami ve hükümet binaları gibi başka binalar da Osmanlı’nın veya İslamiyet dininin sembolü oldukları için harap edilmiyorlardı. Tahribattan anlaşıldığına göre, Ermeniler Erzincan’ı ellerinde tutacaklarına inanmamışlar, tersine, düşmanlarına teslim etmektense mahvedilmesine karar vermişlerdi. Şehir harabe halindeydi. Erzincan’a giren Osmanlı askerleri dehşet verici bir görüntüyle karşılaştıklarını anlattılar. Erzincan bir felakete tanık olmuştu. Su kuyuları Müslüman cesetleriyle dolmuştu. Parçalara ayrılmış cesetler kollar, bacaklar, kafalar hala evlerin bahçelerinde darmadağınık vaziyette duruyordu.        Askerler tarafında, gömülmemiş 112 ceset bulundu, 606 adet ceset su kuyularına ve hendeklere yuvarlanmış olarak bulundu ve elbette öldürülenlerin sayısı bunlardan çok daha fazlaydı. Yol inşaatlarında çalıştırılmak üzere şehirden alınıp götürülen 650 Müslüman erkeğin akibeti bilinmiyordu.

       Tercan kasabası, gerileyen Ermeniler tarafından tamamen yıkılmıştı. Bir Rus silah deposunda bırakılmış olan dimnitlerle havaya uçurulmuş olan bina yıkıntılarının çoğu Müslüman cesetleriyle doluydu. Harabelere giren Osmanlı askerleri tarafından, sadece çocuklara ait 700 ceset sayılmıştı. Sağ kalan Türkler ile Osmanlı Birlikleri, vahşetten Ermenileri suçladılar; “ Halk, Ruslardan vahşet görmedi. Tüm bu vahşet ve yıkım işini, Rusların çekilmesinden sonra Ermeniler yaptılar.”  

       Bayburt’a gelen elebaşı Arshak önderliğindeki Ermeni çeteleri, çevre köylerde ikamet eden köylüleri n şehir merkezinde toplanmasını emretmişler anca köylüler başlarına gelecekleri anlayınca dağlara kaçıp saklanmışlardır.  Bayburt şehri tamamen tahrip edildi, 250 Türk hapishaneye kapatılıp katledildi, 400 civarında bina yakılmıştır. Türk Ordusu Bayburt’a girince aceleyle üzerleri örtülmüş veya etrafa saçılmış 200 ceset daha bulmuşlardır. Bayburt’ta 600’den fazla Türk öldürülmüştür.”         

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.