Öyle garabet bir ülkede yaşamaktayız ki sabır taşı olsan  çatlar bir gün. Yönetenler kendi aleminde, kendi dünyasında dar bir çerçeve içinde bakmaktalar ülke insanına ve ülke yönetimine. Oturdukları saray ve lüks dünyalarından görünen tek şey yaşattıkları hayal aleminden ülkeyi ve ülke halkının yaşantılarını anlamaları mümkün mü ?  Aldıkları standart üzeri, maaşlar halkın geçim sıkıntısı içinde olmalarını bilmeleri mümkün mü? Saray ve çevresi bir eli yağda bir eli balda lüks yaşam içinde hayatlarını idame ettirirken asgari ücret ve daha aşağı kazanç elde edenler için ülkedeki yaşam bir kabusa dönüşmüş vaziyette. Birinci, ikinci ve üçüncü derece ihtiyaçları için yeterince kazanç elde edemeyen bu zaruret içindeki gelir sahipleri dördüncü ve beşinci derece ihtiyaçları ancak hayal edebilirler. Yeme, içme, giyinme, barınma ve ısınma ihtiyaçlarını bile karşılayamayan bu insanlar okuma , tiyatro ve kültür gibi ihtiyaçları karşılamaktan çok uzaktalar. Bu ülkede yedi yüz binin üzerinde insan bin liranın altında emekli maaşı almaktalar. Peş peşe gelen zamlar sonrasında hayatın yükünü daha da üzerinde hisseden milyonlar için hayat adeta bir azap haline dönüşmüştür. Memura işçiye yapılan yüzde sekizlik zamlar yapılan zamların altında eridi gitti. Vergilere gelen zamlar bile yüzde yirmi iki oranında olurken bu ülkede enflasyonun yüzde 8.9 çıkması normal mi? Elektriğe, doğalgaza çaya ve diğer zaruri maddelere gelen fahiş zamlar vatandaşın belini iyice bükmüştür. Hele birde arz daralması ve bunun karşısında işsizlik oranının yükselmesi ve üretimden vazgeçen bir ülke ve onu yönetenlerin umarsızlıkları karşısında halk ne yapacağını şaşırmış vaziyettedir. Üniversite mezunlarının bile iş bulamadıkları bir ülke.. Yıllarca okuyacaksın ve bunun karşısında ülkede iş bulamayacaksın. Daralan iş hacmi karşısında milyonlarca iş bulma umudu ile yola çıkanların içine düştükleri bu durum ülkenin hazin tablolarından bit tanesidir. Ülke de sekiz milyon issiz bulunmaktadır. Genç issizlerin oranı ise yüzde yirmi yedidir. Bu oran cumhuriyet tarihinin en yüksek oranıdır. Yoksulluk, yolsuzlukla mücadele için umut olanların bu gün geldikleri nokta sadece kitlelerde hayal kırıklığıdır. Tarım bitme noktasına gelmiştir. Hayvancılıkta öyle. Yetmiş beş milyon olan büyük baş hayvan sayısı şu an otuz milyonlara düşmüş Güney Amerika’dan canlı hayvan  ve Sırbistan da karkas et ithali yapmamıza rağmen hala et fiyatları sadece zenginlerin sofrasını süsleyecek derecededir. Kanatlı hayvanlarda da aynı durumdayız. Adaletin hukukun çiğnendiği de bir gerçek. Normal fikirlerini, eleştirilerini sıralayan insanların göz altına alındığı bir ülkede söz ve fikir özgürlüğünden bahsedilebilinir mi? Çalışanın lehine hiçbir önlemin alınmadığı fakat he nedense patronlara şirket kurtarma adına dört yüz milyon aktarma yapılmış merkez bankasının yedek akçesi olan kırk milyon TL. hazineye aktarılmış bütçe açıkları kapatılmıştır. Kurumlar vergisi yüzde otuzdan yüzde yirmiye düşürülerek patronların ekmeğine yağ sürülmüştür. Buna karşın asgari ücretli kesimden hala vergi alınmaktadır. Bu ülkede çalışana hiçbir şey yok.  Esnafın hali zaten perişan ve siftahsız  günler yaşamakta ve gelen vergilerde vatandaşın belini daha da bükmektedir.  Buna karsın maliye bakanı hala gözümüzün içine baka pembe tablolar çizmeye devam ediyor. Bundan sonra ücret ayarlaması olan gerçek enflasyona göre değil de hedeflenen enflasyona göre ayarlanacakmış. Yani siz enflasyonu yıl sonunda kaç hedeflerseniz tutsun tutmasın ücret buna göre belirlenecek.  Kıdem tazminatına da göz koydular şimdilerde. O da bir fonda toplanacak ve peyderpey ödenecekmiş. Ne güzel ülke siz birilerini size yönetsin size daha iyi hayat standartları sunsun diye  seçiyorsunuz . Fakat gelen iktidarlar devletin imkanlarını kendi yandaşlarına aktarıyor. Seçmen veya halk umduğunu bulamıyor. Halk için bir kabus oluyor. Seçtiğin iktidar sana hayatı zehir ediyor.Senin kazanımlarını geri alıyor. İşte EYT’lilerin durumu ortada. Çalışma hayatına başlarken konular kuralları daha sonra geri alacaksınız ve bu kurallara göre yaşayacaksınız denilmekte.  Ödene primler şu anda boşu  boşuna ödenmiş oluyor.  Cumhurbaşkanı da EYT’lşler için erken yaşta emekli olunmaz ve “Baltık ülkeleri bu yüzden battı” diyebiliyor.  Dediği Benelüx ülkelerinde yıllık milli gelir yetmiş bin dolar. En düşük milli gelir ise elli yedi bin dolar. Hazineyi boşaltanlar on yedi yıldan bu yana iktidarda bulunuyorlar. Bütçe açıkları bu iktidar zamanında meydana geldi. Yaptıkları politika ile dört milyon Suriyeliyi bu ülkeye getiren ve kırk milyar dolar harcayan bu iktidar. Hala da bunlar için tampon  bölgede bu göçmenlere 2 milyon kişi için bahçeli evler yapacakmış.  Bedeli kırk milyar dolar. Kimin parasını kime harcıyorsunuz soran yok. Bununla ilgili halk oylaması yapılmalı. S-400 ler için iki buçuk milyar lira ödedik. Bakın bunlarda depolara kaldırılmasın. Şimdide Patriotların alınması söz konusu.  Suriye politikası baştan başa bir felaket. Ona hiç girmek istemiyorum Çünkü başlı başına bir yazı konusu.  Bu ahval içinde en önemli gördüğüm şey bu hükümetin öteleme politikası. Kendinden olmayanların iktidar tarafından ötelendiği ve hiçbir şekilde kale alınmaması söz konusu.. Şimdi haberleri dinlerken bile elektrik kurumlarına üç milyar yedi yüz milyon destekleme yapılmış. Parlar nereye gidiyor siz düşünün. Termik santrallerinin bacalarına filtre takılması olayı iki yıl ertelendi. Geçen gün bütçe konuşmalarında Çevre bakanı “Gerekirse filtreleri biz takarız “ dedi. Milletin parası yağma Hasanın böreği ya…! Harcayın gitsin.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.