Eski Türk halkının, konuşma ve deyişlerinde, pek çok nağmeli ve hoş sözlere tesadüf etmekteyiz. Tarih boyunca da güzel söz söylemek, şiir şeklinde uyumlu ve uyaklı laflar etmek bir gelenek halini almıştı. Destanlarda, türkülerde, ninnilerde de bu örnekleri bir hayli görmek mümkündür. Tarih boyunca, güzel söz dağarcığını kuvvetlendirecek şekilde, bu geleneğe çeşitli çalgılar ve sazlar destek vermiştir.  

     Türkün büyük yol göstericisi ve bilgesi Dede Korkut güzel sözlerini kopuzla söylerdi. Asırlar boyunca dini ayinler, eğlenceler, hatta savaşlar müzik eşliğinde yapıldı,  Baksılar, ozanlar kopuz ve saz ile bu geleneği devam ettirdiler.

     Türklerin ateş ayininde şöyle anlatımlar vardı, tütsü yakıp, davul ve can- çanğ, çan veya zil çalarak, ateş etrafında dönüyorlardı.

     Savaş esnasında, Askeri Musıki Takımı, Kağanın ve tuğların bulunduğu tepede yer alırdı. Askeri musiki takımının verdiği işaretlere göre ordu hareketlerini tayin ederdi. 

     “Kağanlık timsali olan askeri musıki takımı kağanların yanında giderdi. Bunların baş aleti olan davula Türkçe (kobürge), (kübrüg), bazen da tuğ denmekteydi. Tuğun davula takıldığı çokça metinlerde yazılıydı. Çin kaynakları, Türk hükümdarlarının musiki takımında, borulardan da (borguy)  bahs ederlerdi. Tabari, Turgiş kağanının sanc (Türkçe çang) takımının da olduğunu kaydetmişti. Türkçe cımguk ve cıngırcak denen zil gibi aletlere de, sanc adının verildiğini Farabi’den öğrenmekteyiz. Doğu Kumlarında olduğu gibi, Turgiş’lerde de, ordunun hareketleri askeri musiki ile idare edilirdi. Hun ordusu, davullar vurulunca ok atar ve ziller çalınca, dururdu. Belki Turgiş ordusunun da benzer işaretleri bulunuyordu. Türklerde saray musıkisi hep mevcut olmuştu. Kök-Türk musiki takımı vardı. Hsuan-tsang’ın 630’da, Batı Türk Kağanı Tong Yabgunun otağındaki şölende dinlediği ve” “büyüleyici güzellikte” olarak anlattığı bu saray musikisi olsa gerekti. ()  

     Türkler, Mahmud Kaşğari’nin küg kelimesi ile ifade ettiği ezgiler-makamlar ve makamlı şiirler söylerlerdi.

     Tarih boyunca Türklerin müzik eşliğinde hastalıkları tedavi ettiği ve hastalara şifa verdiği bilinmekteydi.

     Tarihte bir çalgıcı sınıfının ortaya çıktığı, seçkin bir mevkiye sahip olduğu, meslek haline geldiğini söyleyebiliriz. “12. ve 13 asırlarda Türkistan Türkleri arasında geniş bir kobuzcu sınıfı meydana çıkmıştı, Yedisu civarı mezar taşlarında Mengu Taş-Tay adlı birisinin Kopuzcu olarak nitelenmişti.” 

   Eski Türklerde, güzel söz söyleme ve musıkınin kökleri çok eski olup, millet tarafından kuvvetle benimsenmişti.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.