Emperyalizme boyun eğdiren Türk Kurtuluş Savaşının üzerinden daha  yüz yıl bile geçmeden birileri, maalesef, bu büyük mücadeleyi ötesinden berisinden çekiştirerek “çarpıtmayı” başarmıştır. Ülkemizin kadim şeriatçıları ve “dönme liberalleri” tarihi “ters yüz” ederek yüzyılın başında Türkiye’ de yaşanan “büyük direniş ve değişimi” ve bu direniş ve değişimin baş aktörü Mustafa Kemal Atatürk’ü tarihin çöplüğüne atmak için gizli açık çok büyük mücadele vermektedirler. Bu karşı devrimcilerin en çok saldırdıkları konulardan biri Kurtuluş Savaşı’dır. Bu çevreler kurtuluş Savaşında düşmanın çok zayıf olduğu, İngilizlerle kapışılmadığını ve bu savaşı padişahın başlattığı gibi bir çok iddia ortaya atmışlardır. Hiçbir belgesi ve kanıtı olmayan bu “kurmaca” iddialar hayali tanıkların anlatımlarıyla süslenerek ve “resmi tarihe alternatif” diye parlatılarak kamuoyuna sunulmuştur. Bu aslında bir  psikolojik  savaş yöntemi olan, beyin yıkamadır. Peki ama, neden bu toplumun yakın geçmişindeki en büyük mücadele, Batı Emperyalizmini dize getiren ve dünya’daki tüm mazlum milletlere örnek olan bir bağımsızlık savaşı küçümsenmek , hatta unutturulmak istenmektedir. Türk Kurtuluş Savaşı, yok edilmek isteneni tarihten silinmek istenen, bir ulusun, Türk ulusunun yeniden sahne  almasını sağlamıştır. Türk Kurtuluş Savası sonrasında, bu savaşın önderi Mustafa Kemal Atatürk, bağımsız, çağdaş ve laik bir ulus devlet kurmuştur. Türk Kurtuluş Savaşı, sadece bir kurtuluş savaşı değildir. Türk Kurtuluş Savaşı bir milletin her şeyiyle yeniden uyanışıdır.  İşte “Kurtuluş Savası’na ve bu savaşın lideri Mustafa  Kemal’e düşmanlığı “ bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Türk Kurtuluş Savaşı’nı ve Mustafa Kemal’in bu savaştaki “olağanüstü” rolünü küçümsemenin arka planında “Türkiye’nin bağımsızlığına ve çağdaşlaşmasına düşmanlık” vardır. Bağımsız ve çağdaş Türkiye’den kimlerin rahatsız olduğunu bilmeyen yoktur herhalde. 

Kurtuluş Savaşı Mondros Ateşkes Mütarekesin’den sonraki işgallere tepki olarak başlamış ve Mustafa Kemal’in Anadolu’ya geçmesiyle örgütlü bir mücadele haline gelmiştir. Kurtuluş Savaşı hazırlık, örgütlenme ve muharebeler olmak üzere üç hareketten oluşan bir harekettir. 

Hareketin önderi, tartışmasız Mustafa Kemal Atatürk olmasına karşın, bazı çevreler “Kurtuluş Savaşını Mustafa Kemal’in başlatmadığını “ kanıtlamak için çırpınıp durmaktadırlar. Tarih’in şahit olduğu bu olaya üç-beş kendini bilmez kripto azınlık ya da yardakçıları hangi delillerle bunu ispatlayacaklardır bilemiyorum fakat ortaya attıkları yalanlarda boğuldukları da ortada. Milletin gönlünde taht kurmuş bir lideri, milletin gönlünden silmek kolay değil, hatta hiç mümkün değil. Türk Milletine gösterdiği hedefler yönetenler tarafından yerine getirilse ülke, bu günkü içler acısı durumda olmazdı. Çünkü o muasır medeniyet seviyesine çıkmayı hedefleyen bir hedef göstermişti. Aklı ve bilimi yan yana getirip Ulusu medeniyetin şahikasına çıkarmayı hedefledi. Osmanoğlu’nun 600 yıl gasp ettiği bu milleti kulluktan birey haline getiren sistemim adıdır Cumhuriyet. Onu da taçlandıran demokrasidir ki son İstanbul seçimlerinde hep beraber gördük. Cumhuriyet ve demokrasinin kıymetini hep birlikte bilmeli ve sahip çıkmalıyız. Mustafa Kemal’in gösterdiği hedeflere de bir an evvel odaklanmalıyız.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.