Kendisini Aydın, Liberal, Laik, Sosyalist, Marksist, Muhafazakar, Milliyetçi olarak tanımlayan, her şeyin doğrusunu ben bilirim inancında, Üniversitede Öğretim üyesi, Devlette Bürokrat, Sahnede Sanatçı, Siyasi Partide yönetici ve milletvekili, Yazar, Çizer bir gurup ve inananları, yürüyen zamanda etkin propaganda ile hep sahnede ve toplumu etkilemede.

Türk'ün, Milli Benliğini oluşturan, örf, adet, inanç, dil, soya bağlılık, ahlaki, dini kültür değerlerinin bütününü yok sayan, Tarihimize, tarihimizi yazanlara, yazdıranlara, ‘ezber bozma, resmi tarihe karşı çıkma, tabuları yıkma, gerçeklerle yüzleşme’ gibi söylemlerle, ideolojik temelde siyasi söylemler karşı çıkmanın ötesinde sövüp sayılmakta.

Onlara göre; Türkler, barbar, göçebe, savaş ve talanla hayatını sürdüren bir millettir. Güçlü ordularla, başka devletleri haraca bağlamış, savaş ekonomisiyle varlıklarını sürdürebilmişlerdir,

29 Ekim 1923 te kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kültür politikası TÜRK Kültürü iken, Türk Dil Kurumu, Türk Tarihini Araştırma Kurumu gibi kurumlar ile Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi bu sav ile kurulmuş iken, 1940'larda bu politikadan vazgeçilmiştir.

Roma, Helen kültürleri esas alınarak bir kültür hareketi başlatılmış, 1944 te Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kuruluna Marksist temellere dayalı bir hareket başlatılmıştır. Tehdidi ve tehlikeyi gören Nihal Atsız Bey’in uyarısı kaale alınmadığı gibi önce o ve 3 Mayıs 1944 te tüm Türk Milliyetçi önderler gözaltına alınmış, ağır işkence ve hakaretlere maruz bırakılmışlar ve mahkûm edilmişlerdir.

1960'lardan itibaren Marksist kültür her vesileyle topluma enjekte edilmiş ve 1980'lere gelindiğinde bu ülkenin geleceğinin teminatı olan bir kuşak, neredeyse bir iç savaşın eşiğinde karşı karşıya getirilerek yok edilmek istenmiştir.

Bugün, Türkiye 40 yıldır süren bir örtülü savaş yaşamaktadır. Bu savaşın silahlı mücadelesi Güvenlik güçlerince yapılmaktadır. Ancak politik mücadelede ortalık, aydın, liberal, ilerici , dinci yaftası ile sahneden hiçbir zaman çekilmeyen etki ajanlarına bırakılmıştır.

Onlar, 26 Ağustos 1071 de Malazgirt’te Sultan Alpaslan’ın Anadolu’yu Türkleri öz vatana döndürdüğünü, 30 Ağustos 1922 de kazanılan büyük zaferin, 12000 yıllık öz vatanımızın ilelebet Türk Milletinin egemenliğinde kalmasını sağladığını Türk çocuğunun bilmesini istemezler.

Onlar, Türk Çocuklarının, Türk Soylarını bilmesini, Türk ve İslam Kültürü esasları ile yetişmesini istemezler.

Onlara göre, Türk Milliyetçiliği- ırkçılık, Müslümanlık- ümmetçilik, Dindarlık- gericilik ve irtica,  İlericilik-yoldan çıkmadır..

Onlara göre, Kadının açılması ilericilik, örtünmesi gericilik, diğerine göre açılması-ahlaksızlık, örtünmesi- Müslümanlıktır..

Onlara göre, çok uluslu şirketlerin Türkiye’nin öz kaynaklarını sömürmesi söz konusu değildir, Anadolu’nun çocuklarının Milli Burjuvaziyi oluşturması yeşil sermayenin göstergesidir.

Onların ötekileştirdikleri Türklerin ve Türkiye’nin geleceğidir.

Yeter ki onların oyununa düşmeden birbirimizi Tek Devlet-Türk Devleti, Tek Vatan-Türk Vatanı, Tek Dil -Türk Dili temelinde anlayıp ötekileştirmeden birleşelim, birleşelim ki Yüksek Türk hudut tanımadan yükselsin ve Cihan Devleti olsun, öyle olsun ki, tekrar bilimin, medeniyetin, hak, adalet ve hoşgörünün timsali olsun.

Selam ve Dua İle !...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.