Elimde Ali Ekber Yıldırım’ın  “Üretme Tüket “ adlı kitabı var. Tarımla ilgili bilgiler var. Zaten tarım konusunda  Ali Ekber Yıldırım Türkiye’de otorite. Yıllardan bu yana da yazılar yazıyor.  Tarımın bu günkü içinde bulunduğu durumu en çarpıcı şekilde anlatmış. Fakat bu günkü izlenilen tarım politikaları hiç de iç acıcı değil. Böyle giderse tarım da tamamen dışa bağımlı hale geleceğiz . Üretimden vazgeçmiş bir ülke olarak tarım ve hayvancılıkta tamamen dışa bağımlı hale geldik.  Üretimden uzaklaştırılan Türkiye, tarımda hemen her ürünü ithal eder duruma geldi. Kendine yeterli olabilecekken tarımda adeta kendi kendini imha edebiliyor. Bu nedenle ithalat bağımlısı oldu. Sadece mazot, gübre,ilaç, tohum  ve diğer girdilerde değil, tarım hammaddeleri ve gıda ürünlerinde de ithalatçı oldu. Tarıma verilen desteklerin, kredilerin de önemli bölümü ithalata, yani başka ülkelerin çiftçilerini desteklenmeye harcanıyor. Türkiye’de yüksek girdi fiyatlarıyla üretim yapan çiftçi, ürününü çoğu zaman maliyetin altında satmak zorunda bırakılıyor. Ürün çiftçinin elinden çıktıktan sonra fiyatı katlanarak artıyor. Tüketici satın almak istediğinde pahalıya alıyor. Üreticide ucuz olan tarım ürünü tüketiciye pahalı satılıyor. Üretici  tüketici karşı karşıya getiriliyor. Birileri üretici ve tüketicinin üzerinden para kazanıyor. Fiyatlar biraz yükselince de tüketiciyi koruma bahanesiyle ithalat yapılıyor. Yapılan her ithalat çiftçiyi tarımsal üretimden uzaklaştırıyor. Çiftçi üretimden uzaklaşınca üretim azalıyor. Üretim azalınca fiyat yükseliyor. Fiyat yükselince daha çok ithalat yapılıyor. Türkiye’nin sokulduğu bu ithalat sarmalından kurtulması  gerekiyor.  Çiftçi, “üretmezsem ne kaybederim “  diye düşünmeye başladıysa tarımda ciddi sorunlar var demektir. Bu sorunları çözmezseniz üretici olan köylü üretimden çıkıp tüketici olmaya başlar. Türkiye ne yazık ki bu süreye girdi. İthal edilen ürünleri tamamı Türkiye’de üretilebilir. Fakat üretmek yerine “ithalatla terbiye etme” politikası uygulanıyor. Üretim değil ithalat destekleniyor. AKP iktidarında Türkiye hayvancılıkta her yönüyle dışa bağımlı hale getirdi. Hayvancılık yapmak isteyen birisi işe hayvan ithal etmekle başlıyor. Süt hayvancılığı yapanlar damızlık düve, besicilik yapanlar besilik dana ithal ediliyor. Küçükbaş hayvancılık yapanlar damızlık koyun ve keçi ithal ediyor. Kanatlı sektörüne girenlerse yine damızlık ithal ediyor. Hayvanları ithal etmekle iş bitmiyor. Hayvan beslemek için yem vermeniz gerekiyor. Yem hammaddesinin yüzde 60-70 i, ithalatla karşılanıyor. Zaman zaman saman bile ithal ediliyor.  Sonra hayvanlara çoban lazım, bakıcı lazım. O da ithal Moldovya ‘dan, Afrika’dan son yıllarda Suriye’den çoban ithal ediyoruz. Hayvanımız hastalandı, aşı yapmanız gerekiyor. İlaç tedavisi uygulayacaksınız. O da ithal. Verimli ırk elde etmek, süt verimini, et verimini arttırmak için kullanılan sperma da ithal. Her şeyi ithal ederek yapılan “fason hayvancılıkta”  bir yere varmak mümkün değil. Bu nedenle süt ürünleri ve et ithalatı da kaçınılmaz hale geliyor. Bu kadar ithalata ilave olarak kırmızı et ithal ediliyor. 

Tarım ve kırsalı bekleyen en büyük tehlike üretici vasfını yitirerek tüketici konumuna geçmeleri. Bu gün köylerde, kırsalda çiftçiler üretimden çekiliyor. Şehirlerdeki gibi tüketici konumuna giriyor. Köylere şehirden ambalajında  yumurta, yoğurt, peynir, süt gidiyor. Manav, sebze meyve götürüyor.Pazar kurulan köyler var.  Yani bizim üretim yapmasını beklediğimiz kırsalda yaşayanlarda bizler gibi tüketici oluyor. Çünkü köylerde yaşayanların iyi kötü bir geliri var. Emekli olanlar var. Geliri olmayanlara devlet sosyal yardım adı altında para veriyor. Bu  parayla geçimini sağlayanlar üretmiyor. Tarlalar boş kalırlar. Çünkü üretmek çok zahmetli ve maliyetli. Bu çok tehlikeli bir durum. Tarımda ithalat sarmalını kırmak ve bundan kurtulmaya ihtiyaç var.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.