Tarihte göçlerin en büyük etkenlerinden biri savaşlar olmuştur. Bu acımasız olay insanları yeni yerlere doğru sevk etmiş ve mevcut topraklarda yeni oluşumlara kapı açmıştır.

     Çok gerilere gitmeden Moğol istilası bizim coğrafyamızda çok değişikliklere yol açmıştı. Cengiz Devleti, Harzemşahlar Devletini yıkınca, bu devletteki Kıpçak boyları yoğun bir şekilde Anadolu Selçuklu devletinin topraklarına geçerek Anadolu’ya gelmişlerdi. Yine Cengiz’den sonra ilhanlı orduları Türkistan topraklarına girince, doğu Anadolu, Suriye, Irak civarlara yoğun Türkmen göçü olmuştu. Bir kısım Boy’lar da uç bölgelerine yerleştiler.

     Gerçi Türkistan coğrafyasından Anadolu’ya, geçmişten günümüze Türk toprakları olan İran’ın kuzeyi ve Batı’ya olan göçlerin Türk tarihinde olan önemi çok fazlaydı. Bu göçler yaklaşık bin yılından itibaren, planlı, programlı ve bir medeniyet kurmak üzere Horasan erenleri denilen kişilerce yapılacak olanlardı. Onlar Anadolu’ya geldikleri toprakları işleyen, üreten yapıcı ve faydalı kişiler olarak faaliyette bulundular.

     1256 yılında Mogol Hükümdarı Hulagu’nun Kumandanı Baycu Anadolu’ya geliyordu. “Baycu fena bir niyetle gelmediğini, isteğinin kendisine yaylak ve kışlak gösterilmesinden ibaret olduğunu bildirmişti. Ancak Baycu ve askerleri aileleri, göçgünleri ve hayvanları ile Türkiye'de, daimî olarak oturmak üzere geliyorlardı. Türkiye Moğol İmparatorluğuna tâbi bir devlet olmakla beraber, ülke ilk defa olarak mühim bir Moğol kuvvetinin işgaline uğruyor ve Moğollar’ın daimî oturma yerlerinden biri durumuna giriyordu. Diğer taraftan bu askerin masrafını karşılamak ve Moğol Beğlerinin sonu gelmez isteklerine katlanmak da çok güçtü.”*(1) Selçuklular onlara karşı koydu fakat yenildiler. Artık Anadolu Moğol hâkimiyetindeydi.

     Günümüzde ise göçlerin durumları daha farklı hususiyetler göstermektedir. İnsani değerler için bazı uluslararası andlaşmalar imzalanmış bulunmaktadır. Fakat genelde “Batı Dünyası’nda”  göçmen kolay kabul edilmemekte ancak sınırlı ve işe yarar kişilerin girişine izin verilmektedir. 

          Biz de ise insan odaklı geçmişin etkisiyle,  göçenlerin inançları ve uzun geçmişlerini hesaba katıp, insani boyutlar ve kardeşlik gibi kavramlar ön plana çıkmaktadır. Bu konuda göçenlerin lehine pek çok adım atılmıştır. Onlar, geçici koruma statüsüne alınıp, sağlık, eğitim, sosyal yardım, sosyal hizmetlerinden, tercümanlık hizmetleri ve çalışma izinlerine çıkardığımız kanunlarla hak kazandılar ve onlardan faydalandılar. Hatta bazıları,” insani açıdan onları dünya vatandaşı olarak kabul edip, çözümü ulus devlet merhametinden aramaktan vazgeçip kendi kapasitelerinin ve örgütlenmelerinin güçlerinde kendi projelerini harekete geçirebilmelerinin yolunu uluslar arası zeminlerde arayarak, onların önünü açmakta olduğunu “(2)düşünmektedirler.

Ülkemizdeki sığınmacıların toplumsal kabul ve uyum sorunu ne durumdadır?  Göçün gerekli teknik, ekonomik, hukuki vs. altyapı çalışmalarını ve neticelerini, gelecekte toplum içindeki sonuçlarını belirlemek, göçenlerin ülke geleceğindeki rollerini tespit edebilmek,  toplumsal uyumu sağlayabilmek veya geri dönüşü gerçekleştirmek ve sorunu hangi yönde çözmek için, ne tür çalışmalar yapılmış ve hangi başarı sağlanmıştır, ne hedeflenmektedir?

      Ülkemize yoğun şekilde göçenler, bütün sosyal haklardan yararlanmalarına rağmen genelde uyum sağlamaya çalışmadılar, misafirlikleri uzadı ve geriye dönüşü düşünmediler. 

      “Suriye krizinin başlarında savaştan “etkilenen” konumunda olan Suriyelilerin zamanla Türkiye’yi hukuk, dış politika, güvenlik, sağlık, eğitim, istihdam, ekonomi, kültür, toplumsal yapı gibi birçok alanda “etkileyen” konumuna geldiği görülmektedir.”(3)

   Karmakarışık bir yapıda bulunan ve büyük bir kitleler halinde Sığınmacıların: ırk, din, düşünce ve niyetlerinin, hareket tarzlarının, uzun vadeli planlarının bilinmesi ve kontrolü çok zordur, aidiyetleri de pek çok sorular barındırmaktadır. Onlar, millet kavrayışında kabul görmemiştir. Bu konudaki icraatlarda öncelik Ülkemizin menfaati olmalıdır.

Kaynakça         

1-Faruk Sümer, Anadolu’da Moğollar

2-İlhan Tekeli, Bir Yapısal Mekân Olarak Göçler 

3-S. Yıldırımalp- E. İslamoğlu-C. İyem Suriyeli Sığınmacıların Toplumsal Kabul ve Uyum Sürecine ilişkin Araştırma

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.