07 Şubat 2017 Salı 10:19
“En büyük Manisasporlu benim”

Manisaspor’la adı anıldığında herkesin önyargıyla yaklaştığı, kamuoyunda ‘Takım düşüren hoca’ olarak görülen Manisaspor Teknik Direktörü Sait Karafırtınalar, o günlerden bu günlere geliş sürecini Spor Müdürümüz Mahmut Aslan’a anlattı. Manisasporluların merak ettiği soruları içtenlikle yanıtlayan Karafırtınalar, ligin ikinci yarısında herkesin daha iyi bir Manisaspor izleyeceğini söyledi. 2 puanla aldığı takımı gözle görülür bir şekilde yukarılara taşıyan Karafırtınalar’ın taraftara bir de mesajı var; “1989-90 sezonunda ben futbolcuyken Manisaspor’la girdiğimiz bir şampiyonluk mücadelesi vardı. Averajla ligi Manisaspor’un önünde bitirip şampiyon olmuştuk. O günkü değerli Manisaspor taraftarını çok iyi hatırlıyorum. Manisaspor tribünlerinin eski günlerine döneceğine inanıyorum. Taraftara şu mesajı da göndermek istiyorum; En büyük Manisasporlu benim.” İşte Sait Karafırtınalar’ın çok konuşulacak röportajı;

Mahmut ASLAN: İlk olarak Manisaspor’a geliş sürecinizden bahseder misiniz?

Sait KARAFIRTINALAR: Başkan Abdullah Mergen, randevu verdi. Geldik, kendisiyle görüştük. O bizden istediklerini söyledi, biz istediğimiz imkanları söyledik. Sonra görüşme olumlu geçmiş olacak ki bize döndü. Ertesi gün de burada göreve başladık. Geldiğimizde takımın 5 puanı vardı. Geldiğimiz gün -3 puan silme cezası aldık ve bir anda 2 puanımız kalmış oldu. Çok sıkıntılı bir dönemde geldik. Takım uzun süre kazanamamıştı. Biz geldikten sonra da üç maç kazanamamıştık ama son olarak 4-0 kaybettiği Bandırma maçıyla daha sonra kaybettiğimiz Adana Demir, Malatya ve Sivas maçlarında çok farklı takımlar vardı. Bandırma maçında sahada varlık gösteremeyen bir takım görüntüsündeyken Adana Demir, Sivas ve Malatya maçlarını kazanabileceğimiz maçlardı. Tabi bunlar olurken ekonomik bir sıkıntı yaşadık. İdman boykotları falan. O olay bile bizi 12-13 idman geriye götürdü. Yani biz geldiğimizde hem moral hem de fiziksel açıdan kötü bir takım vardı. Daha sonra Mersin deplasmanından alınan bir beraberlik, ondan sonra başkanın takıma ödeme yapmasıyla takımımız biraz rahatladı. Sonra burada içerde Samsun maçı kazanabileceğimiz bir maçtı. Ancak ardından gelen Denizli ve Gaziantep Büyükşehir Belediyespor galibiyeti bizi bir anda farklı bir konuma getirdi. Devrenin son maçı olan Şanlıurfa maçına kadar da kaybetmedik. Bu bizim için önemliydi. Bu arada kadro kurma anlamında sıkıntılar yaşadık. Yabancı oyuncuların bazılarıyla yollarımızı ayırdık. Zor bir süreçte geldik ama bu süreci iyi atlattığımızı düşünüyorum.

M.A.: Düşme potasında olan, puanı silinen ve averaj takımı olan Manisaspor’u neden tercih ettiniz?

S. K.: Tabi buraya gelmeden 2. Lig’den çok teklif aldım. Ancak TFF 1. Lig’de olmak, yarışın içinde olmak önemli. Öte yandan Manisaspor, geçen sezon 2. Lig’de şampiyonluk yaşadı. Bu şampiyon kadroda olan oyuncuların fazlalığı önemliydi. Birlikte oynamış oyuncular fazlaydı. Bunu avantaja çevirebiliriz diye düşündük. Başkandan da ‘devre arasında transfer yaparız’ garantisi aldık. Ondan sonra ‘arkadaşlarımızla bu işi kaldırabilir miyiz’ diye düşündük. Tabi bunların ötesinde çalışmaya da ihtiyacımız vardı. Manisa İzmir’e çok yakın olduğu için bu iş aile düzenimizi de çok etkilemeyecekti. Bir de Manisaspor önemli bir camia. Son yıllarda sürekli üst liglerde yer alan önemli bir takım. Her antrenör Manisaspor’da çalışmak ister. Bulunduğu konum ne olursa olsun Manisaspor bir markadır. Bu bizim için önemli. Ben ve arkadaşlarım nerede olduğumuzun farkındayız. Benim hayat felsefemde ‘Manisaspor varsa ben de varım’ bu nedenle Manisaspor benim için değerlidir. Bu nedenle Manisaspor’u tercih ettik.

M. A.: İki teknik adam değişikliğinden sonra Manisaspor’a geldiniz. İlk geldiğinizde Manisaspor’da gözlemlediğiniz eksiklikler nelerdi?

S. K.: Tabi öncelikle kadro yapısında bir dengesizlik vardı. Sezon başında, Dimov dışında daha önce bu ligde oynamamış yabancı oyuncular vardı. Bu bence büyük bir problemdi. Sezon başı transfer geç açılmış, birlikte kamp yapmış bazı oyuncular ayrılmış böylelikle takımın bağlantısı kopmuştu. Daha sonra ilk hoca ayrıldıktan sonra başka bir hoca gelmiş. Bu hoca takımıyla hiç hazırlık dönemi geçirmemiş. Bir Eskişehirspor beraberliği var ondan sonra takım hep kaybetmiş ki bu normal çünkü takım fiziksel açıdan da çok kötü durumdaydı. Bunları gözlemledik. Daha sonra da biz de arkadaşlarımızla detaylı bir çalışma yaptık. Bu takımı nasıl kazanan bir takım haline getirebileceğimizi düşündük. Tabi öncelikle fiziği düzelttik. Sonra ödenen paralarla takımın mental sorunu da çözüldü. Daha sonra da iyi bir toparlanma yaşadık.

M. A.: Devre arasında nokta transferler yaptığınızı söylemiştiniz. İlk yarıda kadro derinliği olmayan bir Manisaspor’dan ikinci yarıda kadro şişkinliği olan bir Manisaspor izleyeceğiz. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

S. K.: Bu zaten bizim istediğimiz bir gelişmeydi. Baktığımız zaman devre arasında 10 oyuncu alınmaması gerekiyor. Ama takımımızda hiç kadro derinliği yoktu. Bunun dışında sezon başında dengeli bir kadro da oluşturulmadığı için bu transferleri yapmak zorundaydık. Tabi hedefimizde bu transferleri yaparken ilk önce bu ligde tutunup, gelecek sezonun da takımını yapmaktı. Mesela bir kaleci alınmış ama ikinci kaleci çok genç bir kaleci ve deneyimi az. İsmail’in herhangi bir sakatlığı veya cezası bizi zor durumda bırakacaktı. Yağızcan da çok yetenekli bir kaleci ama özellikle ligin ikinci devresinde stresi yüksek maçlar oynayacağız. Bütün yükü onun omuzlarına vermemek adına kaleci transferi yaptık. Emrah Tuncel, deneyimli bir kaleci. Akhisar Belediyespor’la Süper Lig’de de güzel maçlar çıkarmış bir isim. Onun dışında savunmaya da üç transfer yaptık. Orta sahada da yaratıcı oyunculara ihtiyacımız vardı. Oraya da Billal ve Umut’u aldık. Kanatlarda da alternatifsiz bir kadromuz vardı. İsmail Haktan ve Gökhan’la orayı da güçlendirdik. Santrforda da Bahattin ve Mertan, skor anlamında ilk yarı istediğimiz performansı vermediler. Oraya da Perovic’i aldık. Perovic de Manisaspor’da gol krallığı yaşamış, Manisa’yı seven ve bu ligi bilen bir oyuncu. Bana göre gereksiz yere alınmış bir oyuncu yok. Hepsi ihtiyaçlarımız doğrultusunda bize katkı sağlayacaktır. Takımda rekabetin üst seviyeye çıkacağını ve bu rekabetin başarıyı getireceğine inanıyorum. Bunun yanında takımdaki arkadaşlığı da iyi aşıladığımız zaman çok daha iyi yerlere geleceğiz.

M. A.: Özellikle 5-2’lik Ümraniyespor galibiyeti Manisasporluların geleceğe dair umutlarını arttırdı. Ligin zorlu ikinci yarısında Manisaspor taraftarlarını nasıl bir takım bekliyor?

S. K.: Ben ve ekibimin sezon sonuna dair herhangi bir puan hedefi falan yok. Yani ‘şu kadar puan alırsak şöyle olur’ tarzı hesaplamalar yapmıyoruz. Çünkü biz her maçımızı final gibi düşünüyoruz. Ligin ikici devresine 3 maç oynadık 5 puan aldık. İstediğimiz 5 puandan daha fazlasıydı ama bu da bizim için yeterli. Her maçın bizim için ayrı önemi var. Bizim ilk hedefimiz önce lige tutunmak, sonra iyi futbol oynayıp neler yapabileceğimizi kanıtlamak. Sonra da oluyorsa ilk 6’nın içerisinde yer alabilmek. Yani eldeki kuş, daldaki kuş ve havadaki kuş. Bizim sıralamamız bu. Onun dışında Manisaspor taraftarının ve futbol severler artık bizim takımda şunu görmüştür; bizim katı savunma yapan, oyunu çirkinleştiren bir oyun anlayışımız kesinlikle yok. Bu oyun sistemimizden de belli. 4-3-3 gibi ofansif bir taktik anlayışımız var. Bu da skorlara yansımaya başladı. 3 maçta atılan 9 gol ciddi bir istatistik. Özellikle son oynadığımız Ümraniyespor maçına bakarsak 5 golün dışında çok fazla da gol pozisyonumuz var. Üstelik rakibimiz son 7 maçı kaybetmemiş, ve bu maçlarda sadece 3 gol yemiş bir takımdı. Ofans gücü artan bir takımız. Daha Perovic süre almadı. Ozan, Savaş, Bakaki, Billal bu oyuncular da skora katkı yapabilen isimler. Bu nedenle Manisasporluların seyir zevki yüksek bir takım izleyeceğine inanıyorum.

M. A.: Manisa’da ve TFF 1. Lig’i takip eden kamuoyunda Sait Karafırtınalar ile birlikte Manisaspor’da yaşanan değişim konuşuluyor. Takımda yarattığınız etkiden bahsediliyor. Bu görüşleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

S. K.: Öncellikle şunu söyleyeyim. ‘Sadece Sait Karafırtınalar yaptı’ diye bir şey yok. Bu iş her şeyden önce bir ekip işi. Tek adam devri çoktan bitti. Ekibim varsa ben varım. Ben, teknik ekibim bunu yanında sağlık ekibi, malzemeciler, çimciler, tesis personeli, futbolcu grubu. Biz hep birlikte bir ekibiz. ‘Biz her şeyi doğru yapıyoruz ama futbolcu grubu yapmıyor’ olmaz veya ‘futbolcu grubu doğru işler yapıyor ama ekip olarak biz iyi işler yapmıyoruz’ yine olmaz. Yani bu sadece Sait Karafırtınalar’la ilgili bir olay değil. Biz sadece bu takıma şu anlayışı getirdik; ‘Sahada birinin canı yanıyorsa herkesin canı yanacak. Bunu eğer başarıyorsak takım olmuşuz demektir. Ben ilk geldiğimde şunu söylemiştim; “Biz maç kaybedebiliriz ama bizi asla yenemeyecekler”. Biz yenildiğimiz maçlarda bile rakibimize ezilmedik. Sadece maç kaybettik. Bu çok önemli bir şey. Oyuncularımıza bu mantaliteyi yerleştirdik. Sahada hepimiz mücadele ediyoruz ve edeceğiz de. Soyunma odasında birimiz ağlarken diğerimiz gülmedi. Hep birlikte ağladık, hep birlikte güldük. Bence bu ekip işi. Yönetiminden tutun da taraftarından basınına kadar herkes bize destek oldu. Ekibim varsa ben varım. Bu benim şahsi başarım olamaz.

M. A.: Manisaspor’a ilk geldiğinizde ‘Takım düşüren teknik adam’ eleştirilerine maruz kalmıştınız. Ancak şu an size maç esnasında kaşkol veren bir taraftar var. Manisaspor taraftarıyla ilişkiniz nasıl ilerliyor?

S. K.: İlk geldiğimizde çok ciddi eleştiriler aldık. Geçen sezon Kayseri Erciyesspor takımıyla yaşadığımız bir sıkıntı vardı.Daha önce çalıştığım Bucaspor ve Karşıyaka da vardır. O takımların düşüşünü bize mal ettiler. Halbuki ben Bucaspor’la hem 2. Lig şampiyonluğu yaşadım, hem 1. Lig şampiyonluğu yaşadım, ardından play-off oynadım. Karşıyaka’da da ben görevi bıraktığımda orta sıralardaydı. Geçen sezon Erciyes’e son 10 maç gittim. Ben Erciyesspor’u düşürmedik sadece kurtaramadık. Tabi buraya geldiğimizde insanların bardağın boş tarafına bakmayı seçtiler. Bucaspor’la Süper lig’e çıktığımız sezon çok iyi işler yaptık. Şu an Süper Lig’de oynayan birçok oyuncuyu Türk futboluna kazandırdık. Mehmet Battal, Salih Uçan ve daha birçok oyuncu. Yani Bucaspor’a hem sportif hem de ekonomik olarak çok büyük katkılarımız oldu. Ama maalesef Manisalılar bizi tanımadığı için bize karşı böyle bir önyargıyla yaklaştı. Ama gün geçtikçe bizi tanımaya başladılar. Ümraniyespor maçında da tribünden bana kaşkol gönderdiler ben de onu gururla boynuma taktım. Tabi bu iyi geri dönüşler aldığımız skorlarla da alakalı. Bu bizim için mutluluk verici. Biz burada çok zor şartlarda çalıştık. Kolay değildi. Bu nedenle bize karşı önyargıları kırdığımızı düşünüyorum. Bizim için taraftar yani 12. adam çok önemli. Ben Manisaspor taraftarını çok iyi tanıyorum. 1989-90 sezonunda ben futbolcuyken Manisaspor’la girdiğimiz bir şampiyonluk mücadelesi vardı. Averajla ligi Manisaspor’un önünde bitirip şampiyon olmuştuk. O günkü değerli taraftarı da çok iyi hatırlıyorum. Tabi ki süreç içerisinde bu sayı biraz azalmış. Ama seyirci iyi futbol istiyor. Biz de onların bu isteğini karşılarsak, Manisaspor tribünlerinin eski günlerine döneceğine inanıyorum. Taraftara şu mesajı da göndermek istiyorum; En büyük Manisasporlu benim.

M.A.: Manisa kamuoyunda eleştirilen bir başkan ve yönetim var. Sizin teknik heyet olarak Yönetimle ilişkileriniz nasıl?

S. K.:  Tabi ben Manisaspor’a gelmeden önce ‘yönetim şöyle, sıkıntılar var, yemek çıkmıyor, sahalar yok’ falan gibi birçok şey söylendi. Hakikaten geldiğimizde sadece saha konusunda sıkıntı yaşadık. Onun dışında burada her gün yemek çıkıyor. Deplasmanlarda en iyi otellerde kaldık. İdman boykotunun ardından başkan takıma belirli periyotlarda ödemeler yaptı. Bana verdiği sözleri aşağı yukarı hepsini yerine getirdi. Benim maaşımı, primimi gününde ödüyorlar. Bizim şu an için bir sıkıntımız yok. Şu anda seviyeli bir şekilde gayet güzel gidiyor. Ümraniyespor maçının ardından başkan ve yönetime yapılan transferler için teşekkür ettim. Çünkü onların işi de kolay değil. Mesela Mersin İdmanyurdu büyük bir camia ancak transfer tahtasını açamadı. Bu anlamda bizim hem transfer tahtasını açmamız üstelik istediğimiz transferleri yapmamız, yönetim anlamında bir başarıdır. O nedenle kendilerine tekrar teşekkür ediyorum.

M. A.: Son olarak geldiğiniz dönemde Manisa basını da sizi ‘Takım düşüren hoca’ olarak gördü. Manisa spor basınıyla ilişkiniz nasıl giyiyor? Manisa basınını takip ediyor musunuz?

S. K.: Bütün basın organlarını bir şekilde takip ediyorum. Bir şekilde yazılan her yazıyı, yazılan her haberi bir şekilde okumaya çalışıyorum. Bu benim için önemli. Eleştirinin bizi geliştirdiğine inanıyorum. Ancak sadece eleştiri olarak kalmalı. Şahsımıza yapılan eleştiri hakarete dönüşürse, her birey gibi biz de ona reaksiyon gösteririz. Çünkü bizim niyetimiz önemli. Ben ve ekibimin niyeti Manisaspor’u yukarılara taşımak. Geldiğimiz günden beri yazıları okuyorum. Her geçen gün bizim için daha güzel şeyler yazılıp çiziliyor. Takımım için de güzel haberler yapılıyor. Özellikle spor basınında çalışan bütün arkadaşlarla uyumlu bir şekilde çalışıyoruz. Telefonum her zaman onlara açık. Müsait olmadığım ve telefonu açmadığım zamanlarda bile daha sonra arayıp dönüyorum. Ben egolarını gömmüş bir adamım. Bu anlamda Manisa basınıyla çok iyi ilişkilerimiz var. Onların da tek amaçlarının Manisaspor’u daha iyi yerlerde görmek olduğunu biliyorum. Ortak bir amaç için çalışıyoruz. Onların yaptığı işe son derece saygım var. Üstelik çoğu ile göre Manisa’nın spor basının çok gelişmiş olduğunu düşünüyorum. Hem donanımsal anlamda hem de spora verilen değer anlamında güzel işler çıkıyor. İnşallah sezon sonunda hep birlikte Manisaspor’u daha güzel yerlerde görürüz. Çünkü hepimizin ortak paydası Manisaspor.

Son Güncelleme: 07.02.2017 10:09
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.