Terör ile mücadele, Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin, dün, bugün ve yarınlar da, gündeminde var olan ve biz bu coğrafya da yaşadıkça var olacak olan bir olgudur.

Egemen olduğumuz topraklar, jeo-politik ve jeo-stratejik önemi sebebiyle, Batı, Doğu ve Kuzeyimizdeki devletlerin, çıkarları kapsamında, ilgi odağıdır.

Büyük Selçuklu Devletinin bu topraklara tekrar geldiği günden itibaren Batıni - Haşhaşin Hasan Sabbah dan bu güne değişik maskelerle Dış mihraklı- İç Destekli ve veya İç Mihraklı - Dış Destekli terör örgütlerinin; silahlı, politik, ekonomik saldırıları her daim var olmuştur.

Kırk yılı aşkın bir süredir, köylerde, şehirler de uyguladığı silahlı propaganda, sözde açılım sürecindeki ve sonrasındaki uygulamaları hafızalardan silinmemelidir.

Bilinmesi ve unutulmaması gereken bu katiller sürüsünün politik savaşın da kullandığı dergi, gazete, dernek, siyasi partilerin varlığı ve bunların toplum üzerinde yürüttükleri psikolojik savaş, günün deyimiyle algı operasyonlarıdır.

Net olarak görülen odur ki, Organize Suç ve Terör Örgütü PKK’nın maalesef mecliste gurup kurabilen siyasi temsilcisi, güzel vatanımızın her köşesinde yaşayan insanlarımızı temsil etmemektedirler. Bütün söylemleri vatanımızı insanımızı bölmeye yöneliktir. Bunu görmemek veya görmezden gelmek aymazlıktır.

Açılım sürecindeki büyük yanlıştan ve 15 Temmuz hain kalkışmasından sonra Türk Devleti terörle, silahlı, mücadelesini sürdürmektedir.

Türk Silahlı Kuvvetleri ve Polis Teşkilatı, haber almadan, lojistik desteğine kadar bütün imkan ve kabiliyetlerini, uyum ve koordinasyon için de sürdürmektedir. Bütün komuta kademesi ile sahadadır.

Terörle mücadele, her türlü siyasi mülahazanın üzerinde olmalıdır.

Sırf muhalefet uğruna, tehdit unsurunun kara propagandasına, demokrasi adı altında alet olunmamalıdır.

Görünen odur ki Güvenlik güçlerimiz, özellikle kırsal da leş kargalarının saldırmasını beklemek yerine; yurt içinde ve dışında kararlılıkla üzerine gitmektedirler.

Bütün siyasi partiler; bir takım kerameti kendilerinden menkul kişilerin yazdıkları ve söylediklerini kaale almadan, terör örgütlerinin siyasi uzantılarını dışlamalı, ötekileştirici, toptancı söylemlerinden vazgeçmeli bir bütün olmayı başarabilmelidirler.

Siyasi irade, şeffaf, hamaset yerine akıl ve bilgi ile tecrübeye saygı göstererek, tehdit unsurunun arka planı ile de hukukun üstünlüğünü gözeterek, ayrıştırmadan, ötekileştirmeden, sosyo ekonomik, sosyo kültürel tedbirlere ağırlık vererek politik mücadeleyi vermelidir.

Bilinmelidir ki mücadele, sosyal hukuk devleti, demokrasi, kuvvetler ayrılığı ilkelerinden sapmadan, hoşgörü ve adil olmak ile başarılı olur.

Altı siyasi parti genel başkanlarının, farklılıkları bir tarafa bırakarak Türkiye’nin sorunlarını bir masaya yatırmaları ve çıkış yolu aramaları ‘’SÖZ KONUSU VATAN İSE GERİSİ TEFERRUATTIR’’ sözünün tezahürüdür.

Selam ve Dua ile!'

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.