MHP’nin 50. Yılına Özel!

Milliyetçi Hareket Partisi. Son yıllarda Türkiye’nin kaderinde önemli bir belirleyici olarak rol alıyor. Seçime giden ülkemizde, AK Parti’ye verdiği destekle Cumhur İttifakı’nı önce genel seçimlerde oluşturdu, şimdi de Mart’taki yerel seçimler için devam ettiriyor. Başbuğ Alparslan Türkeş’in kurduğu MHP, Türk siyasi hayatında 50. yaşına giriyor. Bundan 50 yıl önce, 8 ve 9 Şubat 1969 tarihlerinde 2 gün süren kuruluş kurultaylarına katılan, tanıklık eden biri anlatıyor; Köşe Yazarımız Seyhan Çağlar Emen. Manisa’da uzun yıllar eğitim camiasında müdür olarak hizmet veren Emen, MHP’nin kuruluş kurultayıyla ilgili anılarının bir kısmını siz değerli okuyucularımızla paylaşıyor.

“8 Şubat 1969 Cuma günü sabah erken saatlerinde CKMP Adana İl Başkanlığı binasında toplandık. İl binası Adana Kuruköprü Semti’nde eski bir Adana eviydi. Bina önünde gençlerden kurulu küçük bir mehter takımı serhat havaları çalıyordu. Yaşar ağabey başkanlığındaki 9 genç elinde bayraklarla Adana caddelerini dolaşıyor ve halkımızı kurultaya davet ediyordu.

İl binası önündeki sokaklar mahşeri bir kalabalığı andırıyordu. Adana, Adana olalı böyle bir kalabalık görmemişti. Saat 10.00 sularında en önde Mehter Takımı, arkasında 16 Türk Devletinin Bayrakları, onun ardında Başbuğ Alparslan Türkeş, Dündar Taşer, başındaki kahverengi kalpağı ile Osman Yüksel Serdengeçti, Muzaffer Özdağ, İsmail Hakkı Gökhun, Sadi Somuncuoğlu, İbrahim Metin, Galip Erdem, Faruk Akkülah, Hasan Çulhaoğlu, Bedri Hucent, Kamil Turan, Ayvaz Gökdemir, Rıfat Baykal, Abdulhaluk Çay, Niyazi Adıgüzel, Hülagi Balcılar, Recai ve kardeşi Mehmet Akalın, Mehmet Irmak, Mustafa Kemal Erkovanlı  ve C.K.M.P. Genel İdare Kurulu üyeleri olmak üzere yürüyüşe geçtiler, üzerinde Bozkurt motifi olan mavi renkli gömlekli olarak arkada her grup 40 gençten olmak üzere önlerinde takım komutanı tam bir askeri disiplin içinde yürümeye başladılar. Potin ve slogan seslerinden yer gök inliyordu. 

Türkiye’nin tüm şehirlerindeki milliyetçiler, Türk Ocakları, Türkçüler Derneği mensupları orada idi, caddelerden binlerce genç akıp Kapalı Spor Salonuna doğru yürüyordu. Bir Ana caddeden geçerken yüksek bir apartmanın üst katındaki balkondan bir bayan avazı çıktığı kadar bize doğru bağırıyordu: “ Türkeş, bu gençleri, çocukları arkana takıp nereye götürüyorsun, bunları felakete götürüyorsun.” deyince hepimiz bu bayana tepki göstermiştik. Bu Bayanın küçümsediği bu çocuklar ve gençler okudu, büyüdüler, binler ve yüz binler oldular, devlet bürokrasisinde ve yönetiminde söz sahibi oldular, siyasete yön verdiler. Gerek koalisyon hükümetlerinde ve gerekse Adalet Partisi, Doğru Yol Partisi, Anavatan Partisi hükümetleri zamanında devletin üst kademelerinde görev aldılar. Bazıları milletvekili ve bakan olarak hizmet ettiler.

Partinin isim ve amblem değişikliği önceden kararlaştırılmış ve bir olup-bitti ile kongrede kabul ettirilmeye çalışılıyordu ki salon önceden üç hilalli bayraklarla donatılmış. Gençlik kollarına ise hilal içinde Bozkurt amblemi tayin edilmişti. Bu konuda tartışmalar başladı. Hüseyin Nihal Atsız’ın lideri olduğu Türkçüler Bozkurt’u, karşı grup ise Üç Hilali parti amblemi olarak istiyorlardı. Genel Merkez Yönetim Kurulu üyelerinden Rıfat Baykal, Muzaffer Özdağ ve diğer Türkçü grup Bozkurt’u amblem olarak isterlerken Dündar Taşer, Osman Yüksel Serdengeçti, Faruk Akkülah ve arkadaşları ise Üç Hilal’i parti amblemi olarak görmek istiyorlardı, tartışmalar iyice alevlenmişti.

Bunun üzerine Alparslan Türkeş, Osman Yüksel Serdengeçti’yi yanına çağırarak tartışmalara müdahale etti ve “Ben ne istiyorsam o olacaktır” diye emir verince Üç Hilal partinin, Hilal içindeki Bozkurt ise Gençlik Kolları’nın amblemi olarak kabul edildi. Partinin ismi de Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirildi. Kurultaydan sonra Muzaffer Özdağ ve Rıfat Baykal, MHP’den ayrıldılar ve 1969 seçiminde Milletvekili adayı olmadılar, siyasetten tamamen uzaklaştılar.

Aradan uzun yıllar geçti. Gençlik dönemlerimizde tanıklık ettiğimiz bu olaylar, acısıyla tatlısıyla, bildiklerimizle bilmediklerimizle, gördüklerimizle göremediklerimizle bizde birer anı, birer hatıra olarak kaldı."  / Aytaç KUMBARACIOĞLU