Aytaç Kumbaracıoğlu
Aytaç Kumbaracıoğlu
05 Nisan 2017 Çarşamba 16:43
Devlet ve Millet ayrımı ortadan kalkacak!

Gazetemizin sorularını yanıtlayan AK Parti 22., 23. Ve 24. Dönem Manisa Milletvekili ve MKYK eski Üyesi Hüseyin Tanrıverdi, referandum süreci, Anayasa değişikliği, değişiklikle nelerin hedeflendiği, vatandaşın ne için ‘evet’ demesi gerektiği, 16 Nisan Halk Oylaması’nda ‘evet’ sonucu çıkması halinde Türkiye’nin nasıl bir süreçten geçeceği, ne gibi kazanımlar elde edeceği gibi konularda çok çarpıcı bilgiler aktardı. Çok tartışılan maddeler hakkında da bir bir açıklamalar yapan Tanrıverdi,

İKİLİ YÖNETİM YERİNE TEK ELDEN YÖNETİM

16 Nisan Halk Oylaması süreci ve yapılması planlanan Anayasa değişikliğiyle ilgili hükümetin neyi hedeflediği hakkında görüşlerini bildiren Tanrıverdi, “Türkiye, en kapsamlı Anayasa değişikliğini oylamak için sandık başına gidiyor. 26 Ocak 2017 tarihinde TBMM’de 339 oyla kabul edilen Anayasa değişikliği 376’nın altında kaldığından 16 Nisan 2017 tarihinde yapılacak referandum ile halkoyuna sunulacak. Toplam 18 maddeden oluşan Anayasa Değişikliği temel olarak mevcut sistemdeki Başbakanlığı ortadan kaldırıyor, ikili yönetim yerine tek elden yönetimi getiriyor” dedi.

‘YÜZDE 100 OY ALSANIZ DA İKTİDAR BİZİZ’ BENZETMESİ

Tanrıverdi şöyle devam etti: “Şunu görmek gerekir ki, Ak Parti her ne kadar 15 yıldır tek başına iktidar olsa da birçok alanda meydanlarda verdiği bazı sözleri yerine getiremedi. Yol, köprü, hastane, okul yaptı. Ulaşımda, sağlıkta, ekonomide dev projeleri hayata geçirdi. Hizmetlerin en güzelini gerçekleştirdi. Ancak 1961 ve 1980 Anayasaları ile ayrılan devlet-millet birlikteliğini sağlayamadı. Çünkü yürürlükte olan sistem ile bu mümkün değildi. Cumhurbaşkanlığı makamı Başbakan'ı, Anayasa Mahkemesi de Meclis'i frenlemek üzere konumlandırılmıştı. Ak Parti döneminde bunlar kısmen aşıldı. Çünkü Cumhurbaşkanı ve Başbakan aynı siyasi yelpazeden gelmişti. Ama Anayasa Mahkemesi adeta ceberrut anlayışların temsilcisi gibi hareket etmeye devam etti. Milletin kahir ekseriyeti ile seçilmiş bir iktidar partisine bile kapatma davası açılmıştı. Bu şu anlama geliyordu; “Yüzde 100 oy alsanız da iktidar biziz.”

17-25’TEN SONRA İNTİHAR EDEREK 15 TEMMUZU YAŞATTILAR

Türkiye periyodik darbeler tarihini geride bıraktı derken 15 Temmuz ile karşı karşıya kaldık. Seçimle bir daha asla iktidar olamayacağını gören lümpen çevreler, ellerindeki maşalarla önce PKK terörünü sonra gezi olaylarını ardından 17-25 Aralık’ları ve sonunda da intihar ederek 15 Temmuzu bu millete yaşattılar. Bunlar mevcut sistemden kaynaklanan boşluklar dolayısıyla olan gelişmelerdir. Parlementer sistemden öte, siyasal iktidarı kontrol etmek aracılığıyla oluşturulan kurumlar bunlara yol açtı. Bu Anayasa değişikliği ile Türkiye müreffeh ve gelişmiş bir ülke olma yolunda daha hızlı ilerleyecektir.

OY KULLANMA HAKKINA SAHİP HERKES, BU ÜLKENİN EVLADIDIR

Ocak ayının başından beri bütün kamuoyu Anayasa değişikliği üzerinde konuşuyor. “Evet” diyenler kendi argümanlarını ortaya koyarken, “Hayır” diyenlerde niçin hayır dediklerini ifade etmeye çalışıyor. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, 16 Nisan’da oy kullanma hakkına sahip herkes bu ülkenin evladıdır, bu toprakların en değerli insanlarıdır. Kimse insanlarımızı kategorize etmeye, ayrıştırmaya çalışmasın. Çünkü bu topraklarda yüzyıllardır oynanan en kirli ve en adi oyunları bile birlik ve beraberlik içerisinde aşmayı başaran bir millet olarak kalmaya devam edeceğiz. Bunda da kararlı ve azimliyiz.”

VATANDAŞ NEDEN ‘EVET’ DEMELİ

16 Nisan Halk Oylaması’nda vatandaşın neden ‘evet’ demesi gerektiği hakkında da konuşan tecrübeli siyasetçi, şu ifadelere yer verdi: “27 Mayıs başta olmak üzere darbelerin arkasında olduğu bilinen Batı, Anayasa değişikliğinin ne anlama geldiğini en az bugün HAYIR diye ortalığı inleten CHP, PKK ve FETÖ kadar biliyor ve kendisi için “tehlikeyi” görüyor. Kolayca kontrol edebildiği bir “devlet egemenliği” karşısında, kontrol edemeyeceği, bağımsız bir “millet egemenliğinin” kalıcı hale gelmesine karşı çıkıyor. FETÖ ve PKK gibi maşalarının beceriksiz çıktığını gördü, artık mücadeleyi bizzat ve alenen kendisi yapıyor. Bu bile EVET için yeterli ve geçerli sebeptir.

MİLLET EGEMENLİĞİ ANAYASAL BİR ZEMİNE KAVUŞTURULMALI

Recep Tayyip Erdoğan, 14 yıl boyunca “milletin iktidarını” tahkim etmek için vesayetle zorlu bir mücadele verdi. Gelinen noktada, Cumhurbaşkanı ve Başbakan, gayet uyumlu bir şekilde devleti yönetiyor, ülkeye de hizmet üretiyorlar. Tüm kurumlar uyum ve koordinasyon içinde çalışıyorlar. Ulaştığımız bu nokta kalıcı değil. 7 Haziran benzeri bir durumun gelecekte de yaşanmayacağına garantimiz yok. Onun içindir ki, Adnan Menderes'ten Necmettin Erbakan'a uzanan, Recep Tayyip Erdoğan tarafından zirveye ulaştırılan millet egemenliği mücadelesinin artık anayasal bir zemine kavuşturulması gerekiyor.

DEVLET VE MİLLET İKTİDARI AYRIMI ORTADAN KALKACAK

16 Nisan'da, 27 Mayıs’ın ve darbelerin açtığı parantezler kapanacaktır. Milletin ayağındaki prangalar kırılacaktır. 16 Nisan'da, “devlet” ve “millet” iktidarı ayrımı ortadan kalkacak, devlet ve millet kucaklaşacak, millet egemenliği sağlam, sarsılmaz bir zemine kavuşacaktır. Kendine dar gelen bu elbiseyi Türkiye artık değiştirmek mecburiyetindedir. Kendi kararlarını kendisi alabilecek, politikalarını ve siyasetini kendi belirleyebilecek güce ve potansiyele sahip bir ülkedir.

AB’NİN TUTUMU BİLE YÜZLERCE EVET GEREKÇELERİNİN ÖNÜNDEDİR

AB’nin bu karşı duruşu bile yüzlerce EVET gerekçelerinin önündedir. Hayır kampanyaları için bütün imkanlarını seferber eden AB, Evet kampanyaları için kapılarını neden kapatıyor dersiniz? Sadece Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı ve kini mi?, sadece Ak Parti karşıtlığı mı? Bunların hiçbiri değil. Maksat bir referandum ve Anayasa değişikliği değil, milletin egemen olmamasıdır.”

18 MADDEYİ ÇOK İYİ ANALİZ ETMEK, DOĞRU AKTARMAK GEREKİYOR

Hüseyin Tanrıverdi, 16 Nisan Halk Oylaması’ndaki 18 maddenin üzerinde de önemle durulması gerektiğini ifade ederek şöyle devam etti: “Madde 1: Anayasanın 9. Maddesindeki Yargının Bağımsızlığı ibaresine Tarafsızlık ibaresi ekleniyor. Böylece Yargının bağımsızlığı yanında tarafsız olması da hükme bağlanıyor. Bu madde referandum kabul edilirse hemen uygulanacaktır.

MİLLETVEKİLİ SAYISINI 1995’TE 450’DEN 550’YE CHP YÜKSELTTİ

Madde 2: Milletvekili sayısı 550’den 600’e çıkıyor. Bu madde 3 Kasım 2019’daki seçimlerde uygulanacaktır. Parlamentolu demokrasilerin işleyişindeki en önemli etken halkın temsil gücüdür. Yani ne kadar kişi çok temsil edilirse demokrasinin tabana yayılması o derece güçlü olmaktadır. 1980 öncesinde milletvekili sayısı 450 idi. TBMM’nin 20. Döneminde, 52. hükümeti olan DYP-CHP koalisyonunun 26 Aralık 1995’te yapılan erken seçim öncesinde geçirdikleri bir kanunla milletvekili sayısı 450’den 550’ye çıkarıldı. Yani CHP iktidarında milletvekili sayısı artırıldı. Şimdi itiraz eden yine CHP.  Avrupa Birliği ülkelerinde nüfuslarına oranla baktığımızda yaklaşık 54 bin kişiye bir milletvekili düşerken, Türkiye'de bir milletvekili 143 bin kişiyi temsil ediyor. Ancak Cumhurbaşkanlığı sisteminin gelmesiyle milletvekili sayısı 600 olacak. Böylece vatandaşın Meclis'te temsil edilme oranı daha da artacaktır.

Almanya’da 123 bin 181, Hollanda 75 bin 463, İspanya'da 72 bin 67, Polonya'da 67 bin 799, İtalya'da 63 bin 724, Belçika'da 53 bin 761, Macaristan'da 49 bin 399, İngiltere'de 45 bin 94, Portekiz'de 44 bin 962, Romanya'da 42 bin 495, Çek Cumhuriyeti'nde 37 bin 558 kişiye 1 milletvekili düşmektedir.”

“Madde 3: Seçilme yaşı 25’ten 18’e düşüyor. Seçebilenler artık seçilebilecekte. Yani ülkemizin geleceği olan gençler, ülke yönetiminde de söz sahibi olacaklar. Gençlerden korkmamak aksine onlara güvenmek gerekmektedir. TBMM tarafından yapılan araştırmaya göre 59 ülkede seçilme yaşı 25, 62 ülkede 21, 51 ülkede 18, iki ülkede ise 17 yaşında milletvekili seçilebiliyor. Bunlardan; Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Belçika, Bosna Hersek, Çin, Finlandiya, Hırvatistan, Hollanda, İngiltere, İsveç, İzlanda, Kanada, Küba, Lihtenştayn, Macaristan, Malta, Norveç, Avustralya, Danimarka, Fransa, İspanya, İsviçre, Lüksemburg, Makedonya, Portekiz, Sırbistan, Slovenya seçilme yaşı 18 olan ülkelerden bazıları. Avrupa Birliğine üye ülkelere bakıldığında yüzde 73'ünde milletvekili seçilme yaşı 18 olduğu görülüyor.

Madde 4: TBMM seçimlerinin yenilenmesi 4 yıldan 5 yıla çıkıyor. TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri aynı gün yapılacak ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gerekli çoğunluğun sağlanamadığı takdirde ikinci oylama yapılacaktır.

Madde 5 : Yeni sistemde artık TBMM gereksiz yere Gensorular ve Güvenoyu ile oyalanamayacak. Çoğu kez asıl işlevinin dışında istismar edilerek TBMM’nin çalışmasını engellemek için kullanılan Gensoru ortadan kaldırılıyor. Politikalar ve işleyişle ilgili sorular, bilgiler doğrudan ilgili Bakan tarafından yazılı olarak cevaplanacaktır. TBMM asıl görevi olan Yasama faaliyetlerine vakit ayıracaktır. Ayrıca milletten alınan güvenoyundan sonra tekrar TBMM’den güvenoyu alınmasına gerek kalmayacaktır.

Madde 6: TBMM denetleme ve bilgi edinme faaliyetlerini sürdürecek. Cumhurbaşkanı ve Hükümet üyeleri için Meclis soruşturması daha kapsamlı bir hale getiriliyor. Ayrıca yazılı olarak verilen sorulara 15 gün içinde cevap verilmesi zorunluluğu getiriliyor.

CUMHURBAŞKANININ ADAYLIK VE SEÇİM ŞARTLARINI DÜZENLENİYOR

Madde 7: Cumhurbaşkanının adaylık ve seçim şartlarını düzenleniyor. Partili cumhurbaşkanı olmasının önü açılıyor. Cumhurbaşkanı en fazla 10 yıl süre ile görev yapabilir. Siyasi partilerin (en son seçimde toplam geçerli oyların en az %5’ oy almış olan) ve en az 100 bin seçmenin Cumhurbaşkanı adayı gösterebileceği hükmü getiriliyor. Cumhurbaşkanı 40 yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk Vatandaşları arasından doğrudan halk tarafından seçilecektir.

ÇİFT BAŞLILIK ORTADAN KALDIRILIYOR

Madde 8: Cumhurbaşkanı ile Başbakanın yetkileri birleştiriliyor ve çift başlılık ortadan kaldırılıyor. Cumhurbaşkanı YÜRÜTMENİN BAŞI oluyor. Cumhurbaşkanı yardımcılarını, bakanlarını ve üst düzey kamu yöneticilerini atayabiliyor, görevden alabiliyor. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabiliyor. Ancak bu yetkinin sınırları vardır. Örneğin Cumhurbaşkanı kanunda açıkça düzenlenen bir konuda yeni bir kararname çıkaramaz. Çıkarılan kararnamedeki hükümlerle ilgili farklı kanunlarda hükümler varsa, kanun hükümleri uygulanır. Meclisin aynı konuda kanun çıkarması durumunda Cumhurbaşkanı Kararnamesi hükümsüz kalır.

DENETİM VE CEZAİ SORUMLULUK GELİYOR

Madde 9: Mevcut Anayasadaki yetkili ama sorumsuz Cumhurbaşkanı ortadan kalkıyor. Cumhurbaşkanı yürütmenin de başı olduğu için Denetim ve cezai sorumluluk geliyor. Cumhurbaşkanı soruşturulabiliyor ve gerekli görülürse Yüce Divan’a yollanıyor. Hakkında soruşturma açılan Cumhurbaşkanı erken seçim kararı alamıyor.

BAKAN OLANIN VEKİLLİĞİ DÜŞÜYOR

Madde 10: Güçlü, istikrarlı ve etkili bir yönetim için Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi gereklidir. Bu madde, hükümetin oluşumuna, görev ve yetki sorumluluklarına ve yetkilerinin sınırlarına ilişkin maddedir. Cumhurbaşkanı hükümeti kurabileceği, başkan yardımcılarını atayabileceği düzenleniyor. Ayrıca onlara da Cumhurbaşkanı gibi denetim ve cezai sorumluluklar getiriliyor. Yasamayla yürütme ayrıldığı için bakan olarak atanan milletvekilinin TBMM’deki vekilliği düşüyor.

Madde 11: Fesih konusu ana muhalefet tarafından çokça ama yanlış beyanlarla dile getiriliyor. Ne TBMM ne de Cumhurbaşkanı tek taraflı bir fesih yetkisine sahip değil. Yani Cumhurbaşkanı meclisi feshedemiyor ancak kendisi ile beraber seçime gitmek mecburiyetinde olacak. Değişiklik içeren Kanun Maddesinde zaten FESİH kelimesi de bulunmuyor.

Madde 12: OHAL Yetkisi yürütmenin başı olacağı için Cumhurbaşkanına devrediliyor. Cumhurbaşkanı OHAL ilanına veya kaldırılmasına ilişkin kararnameyi hazırlayıp TBMM’nin onayına sunacaktır. Meclis’in OHAL’i uzatma, kısaltma ve kaldırma yetkisi de var.

Madde 13: Askeri Yargı disipline ilişkin mahkemeler haricinde kaldırılıyor. Yargıda birlik olacak, asker ve sivil mahkeme ayrımı olmayacak. Anayasa Mahkemesindeki 2 askeri üye kontenjanı da olmayacak.

FETÖ TİPİ YAPILARA SIZMA ÖNLEMİ

Madde 14: HSYK’nın yapısı ve seçim yöntemi değişiyor. HSYK’daki Yüksek ibaresi çıkarılıyor, adı Hakim Savcılar Kurulu oluyor. HSK üyelerinin 4 üyesi Cumhurbaşkanı tarafından 7 üyesi de Meclis tarafından seçiliyor. Üye seçiminde TBMM’nin iradesine daha çok imkan tanınıyor. Anayasa Mahkemesinin üye sayısı 2 askeri üyenin çıkarılması ile 17’den 15’e düşecek ve 15 üyenin 12’sini Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı 3 üyesini de TBMM belirleyecektir. Yeni düzenleme ile esas olan FETÖ tipi yapılanmaların HSK’ya etki etme imkanı kalmayacaktır.

Madde 15: Bütçeyi yürütmenin başı Cumhurbaşkanı yapacak ve mali yılın başlangıcından en az 75 gün önce TBMM’ye sunacaktır. Bütçe TBMM’nin onayından sonra yürürlüğe girecektir. Bütçe onaylanmazsa hükümet bütçesiz kalmasın diye geçici bütçe yapma yetkisi ve/veya bir önceki yılın bütçesi yeniden değerleme oranına göre artırılarak yürürlüğe konuluyor. Muhalefetin dediği gibi bütçeyi sunmama gibi bir durum yoktur.

Madde 16: Artık yeni düzenleme ile yürütme yetkisi Millet adına Cumhurbaşkanın da olacaktır. Sıkıyönetim uygulaması kaldırılacaktır. Başbakan olmayacaktır. Çiftbaşlı bir yönetime son verilecektir. Kanun teklif etme yetkisi de sadece TBMM’nin olacaktır. Jandarma Genel Komutanlığı MGK üyeliğinden çıkarılıyor. Zaten şu anda İçişleri Bakanlığına bağlıdır.

3 KASIM 2019’DA 2 SEÇİM AYNI ANDA YAPILACAK

Madde 17: Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimleri 3 Kasım 2019 tarihinde birlikte yapılacaktır. Mevcut Anayasal kurumlar yani Cumhurbaşkanı ve Meclis bu tarihe kadar görevlerine devam edecektir. Evet oyu çıkmasından sonra TBMM 6 ay içinde kanuni düzenlemeleri ve yeni iç tüzüğü çıkartacaktır. Anayasa da belirtilen hükümlerin içini dolduracak ve uygulamaya hazır hale getirecektir. HSK üyeleri 30 gün içinde seçilerek görevlerine başlayacaktır.

Madde 18: Yürürlük maddesidir. Hangi hükümlerin 17 Nisan 2017 tarihinden sonra hangisinin ise daha sonra yürürlüğe gireceğini belirtmektedir.”

MİLYONLARCA İNSAN OLUMLU SONUCU SABIRSIZLIKLA BEKLİYOR

Maddelerle olan detaylı bilgilerinin ardından referandumdan ‘evet’ çıkması halinde Türkiye’yi nelerin beklediğini ve ne gibi kazanımlar yakalanacağını da anlatan Tanrıverdi, konuşmasını şöyle tamamladı: “16 Nisan sabahı inşallah Türkiye yeni bir sabaha uyanacaktır. Önünü görebilen, demokrasiyi iliklerine kadar yaşayabilen, bürokrasinin hantal yapısını üzerinden atmış, yargısıyla, emniyetiyle, askeri ve ekonomik gücüyle sadece bölgesinde değil, tüm dünyaya örnek bir ülke olacaktır. 80 milyon insanımızın dışında hinterlandımız içindeki milyonlarca insan 16 Nisan’ın olumlu sonuçlarını sabırsızlıkla beklemektedir.

HAYIR DİYENLER KARARINI TEKRAR GÖZDEN GEÇİRMELİ

FETÖ’nün PKK’nın, DEAŞ’ın ve Türkiye düşmanlarının HAYIR diye haykırdığı bir ortamda ve durumda “Hayır” diyen sağ duyulu tüm vatandaşlarımızın bir kez daha kararlarını gözden geçireceklerini umuyorum. Bu gerçekten Türkiye için önemli bir virajdır.

Yıllardır elimizi, kolumuzu, ayağımızı bağlayan, bizim tarihi ve kültürel genlerimize uymayan sistemden yeni bir sisteme geçeceğiz. Bu asla bir rejim ve yön değişikliği değildir. Bu milletimizin Çanakkale’de ve 15 Temmuz’da ortaya koyduğu, gelişmiş, müreffeh, adalet, kalkınma ve Millet olma ruhunun yeniden şekillenmesidir, güncellenmesidir.”

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.