Sibirya kökenli halklar, kendi aralarında olduğu gibi, komşu halklar ile devamlı iletişim içinde olmuşlardı. Moğol, Tunguz, Tibetli gibi kavimlerle bu ilişkiler olduğu gibi Çin ile de bağlantılı olunmuştur. Türk milletinin var olduğu topraklardan bir kısmı Sibirya ve Altay bölgeleridir.

Gumilev, Hunların güneyden gelerek Gobi Çölünü geçip kuzeye yöneldiğini belirtir, Hun boyları tunç çağında hem Yenisey boylarında hem de Baykal çevresinde yayılmaya başlamış, Yenisey taraflarında mevcut halklarla kaynaşma olmuştu, Baykal taraflarında ise Türk kültürü üstün duruma geçmişti. Yine Sibirya da yaşayan Türk boyu Kırgızlar, Çin kaynaklarında Kekun olarak isimlendirilmiş olup M.Ö 3000 yıllarına dayanan bir maziye sahiptiler. Beyaz yüzlü, sarı saçlı, yeşil gözlü idiler ve önceleri Altayların kuzeyi ve yukarı Yenisey bölgelerine yaşıyorlardı. Çin yazılarında,  Soyluların sivri ve ucu kıvrılmış külahlar taktıkları, halkın ise kürk giydikleri, serpuş takmadıkları, et yiyip, kımız içtikleri, müzik aleti olarak flüt ve davulları bulunduğu belirtilmekteydi. Aynı zamanda darı ve buğday ektikleri, güçlü kuvvetli atları olduğu bilinmekteydi.

İnançlar konusunda ise tabiattaki her varlığın, insan, hayvan,  bitki ve eşyaların bir ruhu olduğu kabul edilir ve buna animizm denilirdi. Ruh taşıdığına ve gizli bir güce sahip olduğuna inanılan varlıkların kendisine zarar vermemesi için uygulama ve törenler yapılmaktaydı. Ayrıca kutsal saydığı dağ, nehir, hayvan gibi canlı ve cansız varlıklara büyük saygı gösterilmekteydi. Atalar inancı, yer ve su inancı ve geyik ve güneş inancı gibi kült tabir edilen inanışlar önemli bir yer edinmişti.

Güçlü bir inanış olan Şamanizm’de, zamanın sonsuzluğuna, ruhların göçüne, dünyanın sonsuz bir boşlukta düşmekte olduğuna inanılırdı. Bölgenin aşırı soğuk olması, her yerin karla kaplı bulunması, uzun geceler ve yiyecek kıtlığı insanların düşünce inançlarını etkilemiştir. Her varlığın ruhu olduğu olan inançta, ruhu yüceltmek esas olmakla birlikte ileri aşama olarak, Şamanizm’de Tanrı inancı ile gelişme kaydedilmişti. Gökle, tanrıyla, ruhlarla ilişki kuran, yardımcı olan ise Kam’dı. Kam ölen insanın ruhunu alıp göklere yükseltir, güneşe veya tanrıya ulaştırır ve onun ruhunu huzura kavuşturur, Hastalıkları iyi eder, sağlık kazandırırdı. Şamanizm’de ikiz inancı vardı, bu inançta, canlıda öteki benin yani ruhun bulunduğuna inanılır, ruh, bazen uykudayken,  bedenden ayrılıp pek çok yerde gezebilirdi. Şamanın her zaman yanında yardımcı bir ruhu bulunur, bu yardımcı ruh ona gökyüzüne çıkarken, yer altına inerken ona yardımcı olurdu. Şamanın maskelerinin, giyimlerinin, mimiklerinin bir anlamı vardı. Gökyüzü ve yeraltı ülkelerine maskeler sayesinde girilmekteydi. Yardımcı ruhlar, hayaletler, hayvanlar ve ata ruhları gibi çeşitli varlıklar olabilirdi. Öteki dünya inancı mevcuttu, Sibirya mezarlarında ölümden sonra hayatı temsil ettiğine inanılan kırmızı aşı boya izleri bulunmuştu. Şamanizm’de davul çok önemliydi. Şamanın üstündeki giyeceği hangi hayvanı taklit ediyorsa, davulun derisi o hayvandan yapılmaktaydı. Davul, hem binek hayvanı, hem ev hem de ok-yay takımı gibi silah olarak düşünülmüştü ve ayinlerin başlatıcısı olarak mühim bir yere sahip olmuştu.

Kendisi de bir avcı olan Kam, aynı zamanda din adamı, gelecekten haber veren, yol göstericidir. Kişileri teknesine bindirerek gökyüzüne çıkarır ve esenliğe ulaştırırdı.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.