Diğer Osmanlı şehirlerinde olduğu gibi, özellikle dericilik ve yan iş kolları, Manisa şehrinin  ekonomik hayatında önemli bir yere sahipti. Kasaplar tarafından kesilen büyük ve küçükbaş hayvanların derileri. Debbağlara verilerek işlenmesi sağlanırdı, ayrıca Manisa’ya il dışından da ham ve işlenmiş deri getirilirdi.  Şehrimizdeki debbağlar genellikle şehrin doğu ve batı tarafında bulunan ve suları bol akan Serabad ve Akbaldır dereleri etrafında toplanmışlardı. 

       Akbaldır ( Çaybaşı) deresi civarında faaliyet gösteren debbağlar sahtiyanın değişik çeşitleri ile sarı meşin, Serabad deresi debbağları ise gön, kösele ve beyaz meşin imal etmek üzere aralarında anlaşmışlardı. Sahtiyan, boyanmış ve cilalanmış deriye verilen bir isimdir. Serabad ve Akbaldır dereleri civarında faaliyet gösteren debbağlar, birer gün ara ile koyun ve keçi derisi işlemeyi de taahhüt ederlerdi.  16. Yüzyılda debbağ esnafı, imal ettikleri derileri takdir edilen fiyatlar üzerinden Muytaplar Çarşısında satışa çıkarırlardı.  Muytap, kıl dokuyan, kıldan eşya imal eden kişi demektir.  Pazarda satışa çıkarılmadan önce imal edilen deriler Ahi Teşkilatı tarafından görevlendirilen ve “Ehl-i Hibre” denilen kontrolörler tarafından kontrol edilir, deriler kaliteli ise satışına izin verilir, derilerin kalitesi bozuk ise derilerin satışı yasaklanırdı. 

       İmal edilerek pazarda satışa çıkarılan deriler, yiğitbaşılar  aracılığı ile ayakkabıcılar ve saraçlar tarafından satın alınır, ayakkabıcılar çizme, postal, mest, pabuç ve yemeni, saraçlar ise eyer, kayışlık, silahlık gibi eşyalar imal ederlerdi.  Manisalı debbağların işledikleri deriler pazarda öncelikli olarak satışa sunulur, dışarıdan getirilen deriler ise ancak yerli ustaların satışı sona erdikten sonra öğle saati itibariyle satışa sunulabilirdi, böylece yerli esnaf korunmuş olurdu. Öncelikle yerli esnafın ihtiyaçları karşılanarak mağduriyetleri önlenmiştir.  Sahtiyan, İzmir ve İstanbul gibi şehirlere sevk edilirdi, Saray-ı Amire için pabuç yapan ayakkabıcılar tarafından kullanılırdı ve Manisa Sahtiyanı İstanbul piyasasında meşhur idi. Derilerin kılları ise mutaflar tarafından kazılhane’de temizlendikten sonra heybe, çadır, çul ve çuval imalatında kullanılıyordu.

       Debbağlar arasında malın kalitesi konusunda ihtilaf çıkarsa İstanbul’da uygulanan Ahi Teşkilatı kanunları göz önüne alınarak karar verilirdi. Debbağların imal ettiği deriler ve o derilerden imal edilen ayakkabılar kendi “ Ehl-i Hibreleri” tarafından kalite kontrolü yapılır, satıştan sonraki ilk 10-15 gün içerisinde meydana gelebilecek hatalar varsa bunlar tarafından tespit edilerek, gününe ve ayakkabı çeşidine göre takdir edilecek belirli miktarda parası ayakkabıyı satın alan müşteriye iade edilirdi. 16. yüzyılda yazılan bir belgeye göre Manisa’da Hacı Mustafa isimli bir şahıs Debbağların Ahi Babası olarak görevlendirilmiştir. Ahi Kültürü ve teşkilatı Manisa’da önemli bir yere sahipti. Hammaddelerin kolaylıkla temin edilmesi, deri sektörünün dışa açılması, şehrin bir Şehzade Sancağı merkezi olması, tabiat ve coğrafi şartların uygun olması, su kaynaklarının ve derelerin bol olması Manisa’da deri imalatının gelişmesine sebep olmuştur.   

       Aynı şartlar ve ortam Cumhuriyet Döneminde de devam ettiğinden Manisa’da dericilik ve ayakkabıcılık sektörü aynı başarıyı devam ettirmiştir. Ayakkabıcılar sitesinin bulunması, sayacılık mesleğinin gelişmesi, özel sektöre ait ayakkabı fabrikalarının kurulması,  dericilik ve ayakkabıcılık sektöründeki başarıların devam etmesini sağlamıştır.   

Faydalandığım Kaynak: Prof. Dr. Feridun M. EMECEN “ Tarihin İçinde Manisa”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.