Saruhan Sancağındaki 16 yüzyıl eşkıya hareketlerine suhte yani softaların yaptıklarıyla devam ediyoruz. Suhte’nin kelime anlamı medrese talebesidir ve Softa olarak da söylenmektedir. Celali isyanları olarak adlandırılan, 17 ve 18 yüzyıllarda Osmanlı topraklarında görülen ve düzeni derinden etkileyen bu isyanlara bir zaman softalar da katılmıştı.

     Osmanlı’nın zirveye ulaştığı on altıncı yüzyılda ülke sınırları genişlemiş, refah artmıştı. Yeni topraklar kazanılmış, imar faaliyetleri artmış, zenginlik ve zengin kişiler fazlalaşmış, hem devlet hanedanı, hem paşa ve idari erkân güçleri nispetinde,  dünya ve inançları gereğince yardım fikrini ileri boyutlara taşımış, hanlar, imaretler, mektep ve medreseler yapılmıştı. Bunların çoğu vakıf şeklinde kurulup idare edilmekteydi. Ancak bin altı yüzlü(1600) yıllara doğru ise memlekette büyüme durmaya yüz tutmuş, iktisadi daralma yaşanmıştı. Bu zamanlar ise dış dünya ve Avrupa’nın gelişme ve genişleme zamanlarıydı.  

     Birçok müessese gibi medresede de bozulma ve düzensizlik başlamıştı. Devlet dış harplerle uğraşıyor,  dâhilde inzibat ve güvenlik sağlanamıyordu.  Softalar ya medreselerde ya da imaret ve hanlarda oturuyorlardı. Onlar, öğrenci olmalarına karşılık her türlü harp silahı, tüfek, kılınç vs. bulunduruyor ve kullanıyorlardı.  Suhteler sayıca azalmıyorlar fakat iş ve çalışma imkânları ise azalıyordu. İşsiz ve güçsüz kalmak, ihtiyaçlarını karşılayamamak, olumsuzlukların önünü açıyordu.Bulundukları yerlerde düzensizlikler artmaktaydı. Şehir ve köylerde evler basıyorlar, halkın oğlan ve kızlarını dağa kaldırıyorlardı.  Köylünün ve halkın ihtiyacı olan maddeleri gasp ediyorlar, haraç alıyorlardı.

     Yapılan zulüm ve şikâyetler üzerine 1604 yılında merkezden Silahtar Ağası Ali Ağa müfettiş olarak Manisa’ya geldi. Şehrin ileri gelenlerini ve askeri yetkilileri Sultan Camisinde topladı. Şehrin ileri gelenleri iyi niyetli softalara kefil olacaktı. Aksi takdirde suhteler medreselerde okutulmayacaktı. Yine önemli bir tedbir olarak, softalar silah, tüfenk ve harp aletleri taşımayacaktı. Buna karşılık İnzibatla görevli altı bölük askerleri de suhtelerin işine karışmayacaklardı.

     Fakat memleketin çeşitli yerlerinde suhte isyanları bitmek bilmiyordu. Devlet kayıtlarında bizzat bu medrese talebelerine “Suhte Eşkıyası” diye hitap edilmekteydi. Köyleri korumak için yiğitbaşı ve onbaşılar seçiliyor,  İstanbul’dan bunların kanlarının helal olduğuna(katline) fermanlar düzenleniyordu. Onlar, sipahi ve yeniçeri kıyafeti giyerek eylem de yapıyorlardı. Bir zaman sonra Edirne; Bursa ve İstanbul’da suhte kıyafetiyle gezilmesi yasaklandı. Bu Softalar, mevcut eşkıyalara da katılıp çokluk sağlayıp, isyanları büyütüyorlardı. Tedbir olarak diğer şehirlerdeki suhtelerin okuması yasaklandı. Artık onlar yalnızca İstanbul’da okuyabileceklerdi.

     Devlet bunların üzerine kararlı bir şekilde gidince 1618’den sonra softa eşkıyasının bu şekil yolsuzluklarına rastlanmaz oldu. Medrese’nin bu acıklı hikâyesi on yedinci yüzyıldan itibaren ise daha da kötü boyutlara taşınacak, dünyadan irtibatı kesilmiş, kendi fasit dairesinde kendini tekrarlayan bir eğitim sisteminde karanlıklara bürünecekti.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.